Batık kredilere çözüm aranıyor
Tarih: 16 Ocak 2010 - 14:52
Bu yıl bu krediler ile ilgili olarak varlık yönetim şirketlerinin 2010da daha aktif olarak devreye girmesi bekleniyor.
Batık kredilere çözüm aranıyor
Türkiyede bankacılık sistemi global krize karşı çok sağlam durdu ve bankalar 2009u yüksek karlarla tamamladı. Fakat bu süreçte takipteki krediler çok dikkat çekici bir şekilde artığı görülüyor. BDDK bankaların brüt takipteki alacaklarını, Kasım 2009da 21 milyar 862 milyon lira olarak açıkladı. Bu bir yılda yaklaşık yüzde 70 ( 8.9 milyar lira) artışa işaret ediyor. Bu nedenle bu yıl bu krediler ile ilgili olarak varlık yönetim şirketlerinin 2010da daha aktif olarak devreye girmesi bekleniyor.
Mine Zeybekoğulları/ Ekonomist
Türkiyede bankacılık sistemi, güçlü olması sayesinde, tüm dünyada onlarca banka ve finans kuruluşu batarken, global krizden çok fazla yara almadan kurtuldu. Bu süreç fire vermeden atlatılırken, elbette krizin etkileri bankacılık sektörüne kaçınılmaz olarak yansıdı.
Fakat 2009 yılını 20 milyar lira karla kapatması beklenen bankacılık sektörü, ne yazık ki aynı performansı kredilerde gösteremedi. Son açıklanan Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) verilerine göre, kasım sonu itibariyle sektörün toplam kullandırdığı krediler 384.8 milyar lira olurken, bir yıl önceki döneme göre artış sadece yüzde 4te kaldı. Krizin bankacılık sektörüne etkisinin net olarak görüldüğü diğer bir nokta ise takipteki alacaklar oldu.
Global krizin başlangıcı kabul edilen Eylül 2008de yüzde 3.2 olan kredilerin takibe dönüşüm oranı, Ekim 2009da yüzde 5.4e ulaştı. Yine BDDKnın son açıkladığı kesinleşmemiş geçici verilere göre, bankaların brüt takipteki alacakları, Kasım 2009da 21 milyar 862 milyon lira olarak açıklandı. Son bir yılda yaklaşık yüzde 70 ve 8.9 milyar liralık artışa işaret eden bu verilere göre, 2009un ilk 11 ayında ise takipteki alacaklar yüzde 55.6 yükselerek 7.8 milyar lira arttı.
Daha istekli olacaklar
Bankalar takibe düşen krediler için bilançolarında gerekli karşılıkları ayırdıkları için bu orandaki yükselişe rağmen, bir tehlike söz konusu değil. Ancak sorunlu krediler olarak da tanımlanan takipteki kredilerin 2010da artmaya devam edeceği beklentisi, hem sektör temsilcileri hem de BDDK tarafından dile getiriliyor.
Hal böyleyken, bankaların 2010da sorunlu kredileri bilançolarından temizlemek için daha istekli olmaları bekleniyor. Bu da, TMSFnin yaptıkları sayılmazsa, Türkiyede iki yıllık bir mazisi bulunduğu kabul edilen sorunlu kredi piyasasını canlandıracağı yorumlarını beraberinde getiriyor.
PricewaterhouseCoopersın (PwC) Avrupayı kapsayan son raporuna göre, sorunlu kredi piyasasının 100 milyar doları aştığı İngiltere, ilk sırada yer alıyor. 2008 yılına ait bu rakamın, sadece sorunlu kredilerin alınıp satıldığı piyasa büyüklüğünü ifade ettiğini belirtmekte fayda var.
İngilterede sorunlu kredi piyasasının 160 milyar dolara kadar büyüyebileceği tahmin ediliyor. Bu tahminin arkasında, gelecek iki yılda Avrupa genelinde sorunlu kredilerin artış göstereceği beklentisi bulunuyor. PwCnin geçen yıl ağustosta açıkladığı raporda, Türkiyedeki sorunlu kredi piyasası büyüklüğü, 2008 itibariyle 5 milyar dolar olarak kaydediliyor.
Uzun süre taşınamaz
22 milyar liraya ulaşan sorunlu kredilerin bankaların toplam özkaynaklarının 5te 1ini temsil ettiğini kaydeden PwC Kıdemli Müdürü Nuran Durmaz, Konu, bankalar için çok önemli ve daha da önemli hale gelecek. Nihayetinde bankalar da özsermayelerinin 5te 1i büyüklüğe ulaşmış olan sorunlu kredilerin ağırlığını, bilançolarında çok uzun süre taşıyamayacaklardır diyor. Bu aynı zamanda, bankaların takipteki alacak portföyündeki kredileri belli bir fiyat karşılığı satın alan varlık yönetim şirketleri açısından da potansiyelin daha büyük bir kısmının değerlendirilmesi anlamına geliyor.
Türkiyede kredi alacaklarına dair ilk satış işlemi 2004 yılında Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunun (TMSF) Fon kontrolündeki bankalardan gelen kurumsal kredi alacaklarının satılması olurken, 2005te TMSF bu kez belli bir miktar peşinatın yanı sıra gelir paylaşımını öngören ikinci bir satış işlemi yaptı.
Kamuoyuna açıklanan işlemler doğrultusunda 2008e kadar bu piyasada herhangi bir hareket olmazken, 2008de dört banka takipteki kredi alacak portföyünün bir kısmını varlık yönetim şirketlerine sattı. 2009da üç satış işlemi gerçekleşirken, İş Bankasının Standard Varlık Yönetimi şirketi ile kasımda yaptığı anlaşma bir ilk olarak kayıtlara geçti. TMSFnin 2005 yılında gelir paylaşımı modeliyle yaptığı alacak satış yöntemi, Türkiyede ilk kez bir banka ile bir varlık yönetimi şirketi arasında gerçekleştirilmiş oldu.
Gelir paylaşım modeli
Alım sırasında verilen belli miktar peşinatın yanı sıra tahsil edilen alacaklardan elde edilen gelirin yine belli bir oranda banka ve varlık yönetimi arasında paylaşılmasını esas olan bu modelin, bankalar açısından daha tercih edilebilir olduğu düşünülüyor. Bu açıdan, önümüzdeki dönemde sayısının artması beklenen satış işlemlerinde, gelir paylaşımı modelinin daha çok duyulması olası gözüküyor. İlk başta bürokratik sıkıntı yaratacağı düşünülen bu modele bankaların uzak durduğu dile getirilirken, İş Bankasının ardından diğer bankaların, özellikle büyük bankaların da bu yolu tercih edebileceği yönünde görüşler var. Bu modelle, işin uzun soluklu bir ortaklık şeklinde yapılmasının mümkün olduğu vurgulanıyor.
6 şirket var
Türkiyede şu anda Anadolu Varlık Yönetim, Bebek Varlık Yönetimi, Girişim Varlık Yönetimi, LBT Varlık Yönetim, RTC Varlık Yönetim ve Standard Varlık Yönetimi olmak üzere altı şirket bu alanda faaliyet gösteriyor.
Ancak hepsinin aktif olarak piyasada yer almadığına dikkat çekiliyor. Ayrıca şirketler, açıklama yapmak ya da görüş vermekte pek istekli değiller. Bir varlık yönetim şirketinin genel müdürü, 2008 başından bu yana yaklaşık 2.5 milyar liralık ana para tutarında sorunlu kredi satıldığını belirtirken, 2010da bu işlemlerin artmasını beklediklerini söylüyor.
Fiyatları beğenmiyorlar
Satışa niyetli olan banka sayısı çok ama sonuçlanan işlem anlamında durum aynı gitmiyor. Çünkü bankalar fiyatları beğenmiyorlar. Böyle olunca da bankaların çoğu satışa çıkıyor ve birçoğu iptal ediyor diyen aynı genel müdür, fiyat düşüşünde hem krizin hem de sorunlu kredi arz miktarındaki artışın etkisi olduğunu belirtiyor.
Peki fiyatlar yükselecek mi? Buna da pek ihtimal verilmezken, gerekçesi de şöyle açıklanıyor:
Sorunlu kredi miktarı yüksek olmaya devam edeceğine göre, fiyatlarda çok yukarı doğru bir gidiş beklemiyoruz. Zaten kredi kartları, bireysel krediler ve KOBİ kredilerinin de önemli bir kısmı teminatsız sorunlu krediler. O yüzden oluşan fiyatlar çok da düşük değil. Bu, bankaların bu tip sorunlu kredilerini bilançolarından ne kadar çabuk ve ne boyutta çıkarmak istedikleriyle daha orantılı.
KOBİ kredilerine çare
Bu yıl sorunlu kredilerde, bankaların takip oranının en yüksek olduğu KOBİ kredileri ile bireysel kredi ve kredi kartlarına çözüm arayacakları düşünülüyor. Bu segmentlerde sorunlu kredi artışının daha hızlı artmasının, ilgilenilecek dosya sayısının ve dolayısıyla bankaların operasyonel yükünün çok daha hızlı artması anlamına geldiği belirtiliyor. Öte yandan bankaların bu nedenle, özellikle bireysel ve KOBİ kredilerinde satış imkanlarını ön plana çıkaracakları tahmin ediliyor.
Bu arada yurt dışında bu işin piyasasından ziyade bir standardın olduğuna dikkat çekiliyor. Örneğin bankalar, her altı ayda bir portföylerindeki sorunlu kredilerin satışını yapıyorlar. 2010dan itibaren bu tarz işlemlerin artması beklentisine karşın, henüz Türkiyede yurt dışındaki gibi kredi alacak satışlarının belli bir programa girmesi beklenmiyor.
GÖRÜŞ
Fiyatlarda iyileşme olursa satışlar hızlanır
Nuran Durmaz- PricewaterhouseCoopers Kıdemli Müdürü
Sorunlu kredi alım satım piyasasına baktığımızda, işlemlerin, potansiyelin çok altında olduğunu görüyoruz. Bunun nedeni de gelecek döneme ilişkin belirsizlikler ve yatırımcıların nakitte kalma tercihi nedeniyle fiyatların çok düşmüş olması. Önümüzdeki dönemde sorunlu kredilerdeki artışın hız kesmesini bekliyorum. Ancak bankaların elindeki mevcut sorunlu kredi stoğu o kadar büyüdü ki bankalar bir şekilde bu kredileri elden çıkarmak isteyeceklerdir. Eğer alıcıların önerdikleri fiyatlarda bir iyileşme olursa, satış işlemleri hızlanacaktır.
Türkiye'de 2008 itibariyle piyasanın büyüklüğü yaklaşık 5 milyar dolar. Toplam sorunlu kredilerin 2009'da 22-25 milyar lira arasında bir yere geldiğini düşünecek olursak, sorunlu kredi piyasasının 4-5 katı büyüme potansiyeli mevcut. Diğer taraftan Türkiye'de aktif faaliyet gösteren varlık yönetim şirketi sayısı 3-4 gibi ve piyasanın potansiyeline göre yetersiz. Varlık yönetim şirketi kuruluşunun kolaylaştırılması halinde piyasaya çok sayıda yeni giriş olacağını ve rekabetin artmasıyla piyasanın da daha verimli bir hale geleceğini düşünüyorum.
ANALİZ
TMSF: RTCnin satışı değerlendirilebilir
TMSF, uygun talep gelmesi durumunda yüzde 75 hissesini devralması kararı verilen RTC Varlık Yönetimi şirketinin satışının değerlendirilebileceğini açıkladı. TMSFnin altın hisse ile ortak olduğu RTC Varlık Yönetiminde Lehman Brothersın sahip olduğu yüzde 75lik hissenin, bankanın batmasının ardından Fona devri kararı alınmıştı.
TMSFden konuya ilişkin sorularımıza verilen yanıtlarda, Fonun 2005te gerçekleştirdiği alacak satış ihalesini kazanan Fiba-Lehman konsorsiyumu tarafından kurularak faaliyete başlayan RTCnin, devir ve temlik almış olduğu toplam 933.9 milyon dolar anapara büyüklüğü olan alacak portföyünden; Haziran 2009 itibariyle 288.9 milyon dolar toplam tahsilat gerçekleştirdiği kaydedildi.
Sözleşme maddesi gereği, yapılan tahsilatlardan Fonun yüzde 43 hasılat payı almaya devam ettiği belirtilen açıklamada, Fon ile LB UK RE Holdings Ltd arasında Hisse Satış Sözleşmesi imzalanarak söz konusu hisselerin Fona geçmesi ile birlikte hisselerin ortaklık hakları ve bu nedenle şirketin karının yüzde 75i Fon hesaplarına aktarılacaktır denildi.
RTCnin satılması yönünde bir plan olup olmadığı ve şirketi almak için kendilerine talep gelip gelmediği yönündeki soruya ise, Böyle bir talep bulunmamakta olup, talep gelmesi ve söz konusu talebin rantabl görülmesi durumunda her zaman değerlendirilebilir yanıtı verildi.
Site adresi: https://www.finansingundemi.com/haber/batik-kredilere-cozum-araniyor/267395