Yazdır

Bankaların zor yılı

Tarih: 15 Ocak 2010 - 23:49

Bankalar, 2009’un 11 ayında toplam 18.7 milyar lira kar elde etti. Bu, 2008’in aynı dönemine göre yüzde 44 artış demek. Ancak 2010’da kar aslanın ağzında. Hemen her banka, şube yapısından yönetime radikal değişikliklere gidiyor...

ABD, Avrupa ve Asya’daki bankalar rekor zararlar açıklarken, Türk bankacılık sektörü 2009’un 11 ayını ciddi karlarla geride bıraktı. BDDK (Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu) verilerine göre bankacılık sektörünün karı, söz konusu dönemde yüzde 44 artışla 18 milyar 700 milyon liraya yükseldi. Böylece sektör, 2008’in aynı dönemine göre 5 milyar 740 milyon TL kar artışı sağlamış oldu. Kısacası 2009, bankaların yılı oldu. 2010 ise üretici ve tüketicinin yılı olacak gibi görünüyor. Geçen yılki karlarda faiz düşüşünün önemli rol oynaması da bu beklentiyi güçlendiriyor. 2010’da bankalar yüksek faiz gelirleri elde edemeyecek. Bunun için de 2010’un önlemlerini 2009’un sonlarından itibaren almaya başladılar. AKBANK, ESKİYE DÖNDÜ 2000 yılına kadar butik şubelerin sayısı yok denecek kadar azdı. O tarihten itibaren sektörde yeni bir trend hakim oldu. Şubeler uzmanlaşmaya başladı. Neredeyse bütün bankalar şubelerini ihtisaslaştırdı. Yani bütün segmentlerdeki müşterilere hizmet veren karma şubeler, yerini butik şubelere bıraktı. Akbank da 2001’de başlattığı “Yeni Ufuklar” projesiyle şubelerini ticari, kurumsal ve perakende olarak üçe ayırdı. Ancak banka, 2010’la birlikte bu yapılanmadan kısmen vazgeçmiş görünüyor. Yani eski sisteme döndü ve bütün segmentlerdeki müşterilere hizmet veren “karma şubeler”e ağırlık vermeye başladı. Gerçi banka yönetimi bu yapılanmanın krizle ilgili olmadığını açıklıyor ve asıl nedenin karlılık olduğu belirtiliyor. Öyle ya da böyle Akbank; kurumsal, perakende ve ticari gibi sınıflandırmalardaki keskin ayrımları yumuşatmış durumda. Yeni yapılandırmada özellikle perakende şubelerin çoğu “karma”ya dönüştürüldü. Artık müşteriye “Senin işin başka şubede” denmiyor. Bankacılar artık bu riski alamıyor. KÜÇÜKLERİN AÇILIMI Biraz daha küçük ölçeli bankalarsa bir yandan mevcut müşterilerini korumanın, diğer yandan da yeni müşteri kazanmanın hesabını yapıyor. Örneğin Anadolubank, bu yıl tarım bankacılığına girecek. Böylece yıllardır kamu bankalarının etkin olduğu, son yıllarda çok şubeli bankaların da yöneldiği bir alanda rekabete başlayacak. Anadolubank yöneticileri, Türk tarımında büyük bir büyüme potansiyeli gördüklerini, bunu harekete geçirebilmek amacıyla çalışma yaptıklarını vurguluyorlar. Banka, özellikle Ege Bölgesi’nde tarım bankacılığı hizmet verecek 12 yeni şube açtı. İlk aşamada 150 milyon liralık kredi portföyü açıldığı belirtiliyor. 2010 İÇİN 200 ELEMAN ALDI Küçük ölçekli bankalardan Eurobank Tekfen de hazırlıklarını sürdürüyor. Banka, bu yıl açacağı yeni şubeler için eleman alımını geçen yıldan yapmıştı. 2009’u bu açıdan fırsat olarak gören Eurobank Tekfen, hiç yeni şube açmadan 195 kişiyi bünyesine kattı. Bu insan kaynakları politikası ilk aşamada bankaya maliyet gibi görünüyor. Ancak gerçekte hiç de öyle değil. Madalyonun diğer yüzüne bakıldığında, bankacılık sektörünün bu yıl kalifiye eleman bulma konusunda zorlanılacağı söyleniyor. Eurobank Tekfen’in ise bu politikayla çalışanlarının aidiyet duygusunu pekiştirdiği düşünülüyor. Orta ve uzun vadede bankanın karlı bir yatırım yaptığı vurgulanıyor. Kriz önlemleri sadece bankalarla sınırlı değil elbette. Aracı kurumlar da kendi çaplarında maliyet düşürücü çalışmalar yürütüyor. Örneğin bazı aracı kurumlar, faaliyet göstermedikleri iş kollarındaki lisanlarını iptal ettiriyor. Çünkü çoğu, yeni yılda birçok hizmeti bağlı oldukları bankalardan alacak. BARIŞ BEKAR / [email protected]
Site adresi: https://www.finansingundemi.com/haber/bankalarin-zor-yili/267349