Aracı kurumlar, Takasbank'ta toplanan ve en az özsermayelerinin yüzde 1'ini oluşturan, alınan riske göre ise artırılan 72 milyon liralık teminatın peşine düştü. Sermaye Piyasası Kurulu'nun (SPK) Nisan 2009'da yürürlğe giren tebliğiyle yeniden hesaplama yapılmış ve 72 milyon liralık teminat fazlası doğmuştu. Bugüne kadar dört aracı kurumun yatırdığı teminatı geri alabilmek için başvurduğu belirtilirken, SPK Başkanı Vedat Akgiray, sürecin hukuki işlemler nedeniyle uzadığını söyledi. Akgiray, "Teorik olarak hepsinin iade edilebilmesi lazım" dedi. Anlamı kalmamıştı Yatırımcıyı Koruma Fonu devreye girdiğinden bu yana bu teminatların bir anlamı kalmadığını kaydeden Akgiray, "Aracı kurumlar bu teminatları başka amaç için de kullandıysa çözülmesi hukuki olarak sir süreç alıyor. Yani aldıkları risklere orantılı bir süreç bu. Yoksa son gün gelindiğinde hepsi ödenmiş olacak" diye konuştu. Bu teminatlara Yatırımcı Koruma Fonu kurulmadan önce ihtiyaç olduğunu vurgulayan Akgiray, "Ama artık yatırımcıyı korumaya yönelik bir fon ve buraya giden bişka bir para var. Dolayısıyla bu tür teminatlara ihtiyaç yok. Bu nedenle biz de çözülsün istedik bu teminatlar. iske karşı teminatın bir anlamı kalmamıştı" dedi. Sermaye artırımına koşul Takasbank'a verilen karşılıklara ilişkin yönetmelikte gerçekleştirilen değişiklik, aracı kurumların harekete geçmesine neden oldu. Mevzuat değişikliği sonucunda aracı kurumların Takasbank'ta tuttuğu teminat miktarının azalması nedeniyle aracı kurumlar, Takasbank'ta bloke olan teminatlarının serbest bırakılması için başvuruda bulunmaya başladı. SPK'nın başta bedelli ve tahsisli sermaye artırımları olmak üzere, şirket sahibinin güvenirliliğine göre karar veremeyeceğini de ifade eden Akgiray, "Bu adamı tanıyoruz, niyeti başka" demek gibi bir lüksleri olmadığını vurguladı. Böyle bir söylemin başka kapıların açılmasına neden olabileceğini kaydeden Akgiray, mevzuata uygun taleplere "hayır" diyemeyeceklerini belirtti. Akgiray, "Ama o patron gerçekten kötü niyetliyse ve bunu ortaya koyduğu gün de gereğini yaparız. Yapıyoruz da zaten" dedi. Bu noktada koşullu izin üzerinde çalıştıklarını bildiren Akgiray, "Örneğin tahsisli sermaye artırımlarında biz hisseleri gerçekten o kişinin aldığından emin olacağız" diye konuştu. "Bazı şeyler gri alanlara giriyor" diyen Akgiray, sonuçta mevzuata uyana izin vermek gerektiğini söyledi. Vicdanım çok rahat Bu görevi kabul ettiğinde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'dan "Bir iş hukukiyse kim olduğuna bakılmadan yapılması gereken yerine getirilecek. Ama hukuki değilse, yine kim olduğuna bakmadan zaman geçirmeden gereği yapılacak" sözü aldığını kaydeden Akgiray, "Sonuçta koskoca bir holding patronu 10 liralık bir hata yaptı diye bunu teşhir edemezsiniz" dedi. Son olarak İttifak Holding örneğinde olduğu gibi, 250'den fazla ortağı olması nedeniyle halka açık olan ancak borsada işlem görmeyen şirketlerin, İstanbul Menkul Kıymetler Borsası'na (İMKB) kote edilmesi uygulamasını da sahiplenen Akgiray, bu konudaki spekülasyon ve sorgulamalara rağmen vicdanının rahat olduğunu söyledi. Akgiray, "Zamanında kanunsuz para toplamaları ile ilgili olarak geçmişe yönelik her şey sorgulanıyor. Ama benim içim rahat. Kanunsuz para toplama, bu şirketler kontrol altında olmadığı için yaşandı. Ama bugün bizim kontrolümüz altındalar" dedi. Bu şirketlerin SPK kaydına girmenin yanında İMBK'de işlem görmesinin de izlemeyi kolaylaştırdığını vurgulayan Akgiray, "SPK kaydında 600 şirket var. Ama bunun 50-60 tanesine Sanayi Bakanlığı bile ulaşamıyor. Zamanında 250 ortakla kayda girmiş, sonra yokolmuş. Şimdi bu şirketlerin SPK kaydında olması da yetmez, borsada işlem görmesi lazım ki ben takibini yapabileyim. Bu şirketler alışveriş yapılabilir hale gelince ayrıca yatırımcı da hesap sorabiliyor, bu konuda SPK'yı zorlayabiliyor" açıklamasında bulundu. Referans