Yazdır

Ziraat Bankası'na süper teklif

Tarih: 16 Aralık 2009 - 09:43

Ziraat Bankası Genel Müdürü Can Akın Çağlar, Türkiye'nin kendi disiplinini sağlamış bir ülke olduğunu belirterek, "IMF ile anlaşmaya şu anda çok ihtiyaç duyduğumuzu düşünmüyorum" dedi. Çağlar, Ziraat Bankası tarafından Bursa'da düzenlenen bir toplantı öncesinde, gazetecilerin gündeme ilişkin...

Özel sektörün dış borç sorunu ve bankaların sendikasyon problemlerinin geçen senenin özellikle son çeyreğinde çok dillendirilen konular olduğunu anımsatan Çağlar, her ikisinin de bugüne gelindiğinde hiçbir sorun olmadan yerine getirilebildiğinin görüldüğünü ifade etti. Çağlar, bankacılık sektörünün de reel sektörün de yurt dışına olan borçlarını ödeyebilecek konumda ve böyle bir güce sahip olduklarını vurgulayarak, "IMF ile anlaşmaya şu anda çok ihtiyaç duyduğumuzu düşünmüyorum işin açıkçası" diye konuştu. Türkiye'de bunun ötesinde gelişmeler yaşandığını ifade eden Çağlar, şöyle devam etti: "Cuma günü yaşadığım bir gelişmeyi size söyleyeyim; Biz çok yurt dışı piyasalardan borçlanan bir banka değiliz, ama uluslararası bir banka ısrarla bizden bir görüşme talebinde bulundu ve 30 yıl vadeli ve inanılmaz düşük faiz oranlarıyla kredi teklif etti. Bu, Türkiye'nin önümüzdeki dönemde parlayan bir yıldız olacağının çok somut ifadesi. Yine bugün bir yabancı şirketin genel müdürüyle konuşuyorum; dünyadaki en büyük patronları Türkiye'ye gelmiş, 'Türkiye'de ne kadar şirket bulursan satıl al' diye buna talimat vermiş o da bize 'Sizin elinizde böyle şirketler var mı?' diye ifade ediyor." Küresel krizde, bütün devletlerin bu yangının üzerine bir anlamda avro ve dolar püskürttüklerini, dolayısıyla dünyada inanılmaz bir döviz likiditesi oluştuğunu anlatan Çağlar, bu likiditenin henüz o ülkelerde talepte bir canlanma olmadığı için "kullanılabilir ya da hareket edebilir" döneminde olmadığına dikkati çekti. Çağlar, bu durumun aynısının 2001 krizinde de yaşandığını anımsatarak, şunları söyledi: "O tarihte bankalar, hangisi ertesi gün batacağını bilemediği için birbirlerine para vermeyip herkes Merkez Bankası'na veriyordu. Şimdi aynısı batıda da yaşanıyor. Özellikle ABD'de, her gün 3-5 bankanın sistemden çıktığı bir ortamda bankalar birbirlerine para vermeyip çoğunu merkez bankasına veriyorlar. FED'e veriyorlar ve FED'e veriler faiz oranları da 0,25'ler civarında olduğunu biliyoruz. Dolayısıyla bu kadar bol likiditenin olduğu bir ortamda bir gün yatırımcılar, 'Artık tamam, batan bankalar battı, geri kalanlarla yolumuza devam ederiz' denildiğinde eldeki bu likidite hem kendi ülkesine bakacak hem başını kaldırıp dünyadaki bütün yatırım yapılabilir alanlara bakacak. Dünyadaki bütün yatırım yapılabilir alanlara bakınca da pırıltısını kaybetmemiş hangi ülke varsa oraya çok ciddi miktarda paraların geleceğini düşünüyoruz." "Türkiye ciddi bir fon akışına maruz kalacak" Yaşadığı iki somut örneğin, bunun ifadesi olduğunu vurgulayan Çağlar, şunları kaydetti: "Zaman zaman böyle toplantılarda, sanayi odalarında yaptığımız konuşmalarda, 'Aman sakın ha bugünkü karamsarlığa kapılıp da şirketlerinizi ucuza kaptırmayın, Türkiye ciddi bir fon akışına maruz kalacak ve şu anki şirketlerinizin değeri belki önümüzdeki dönemlerde çok daha yüksek bedellerle ifade edilebilecek hale gelecek' diyoruz. O yüzden bütün bunların sonucunda bugün itibarıyla bakıldığında IMF'ye ihtiyaç var mı? Çok fazla düşünmüyorum, çünkü biz çok piyasada olan bir banka olmamamıza rağmen uluslararası piyasada olmamamıza rağmen çok yüksek meblağlarda 30 yıl vadelerde krediler teklif edilmeye başlandığında IMF'den gelecek paranın da bu anlamda çok büyük mantığının kalmadığın düşünüyoruz. Ama şu da bir gerçek 'Bugün dünyada IMF'nin programının uygulandığı ülkelere diğer yatırımcılar belli bir disiplin içinde bu iş yürütülüyor' diye daha rahat kredilendiriyorlar, biz de bunun karşısında 3 yıllık orta vadeli program koyduk ve buradaki kararlılığımızı da çok net ifade ettik. Dedi ki hükümet; 'Ben bu programa uyacağım. IMF olsa da olmasa da ben bu programa uyacağım ve Merkez Bankası da Hazine de kendi borçlanma programlarını belli programlar içinde açıklıyorlar. Dolayısıyla biz kendi disiplinini sağlamış bir ülkeyiz. Bir tarafta uluslararası kuruluşların not artırdığı bir ortam var, bir tarafta yabancı şirketlerin Türkiye'de çok hızlı bir şekilde şirket alma gayretlerinin olduğu yapı ortada bir tarafta çok piyasanın içinde olmadığımız bir ortamda bu kadar paraların gelmesi, önümüzdeki dönemde IMF'den gelecek paraya asla ihtiyaç duyulmayacağı bir noktaya bizi getirmiş gibi görünüyor." Çağlar, bankalardaki karlılık oranlarının yüksekliğine de değinerek, "Bu seneki karlılık bir parça bankaların gerçek performansından ziyade, pasifin maliyetinin çok hızlı düşmesinden kaynaklandı" dedi. Mevduatın ortalama vadesinin bir ay olduğuna dikkati çeken Çağlar, şöyle konuştu: "Siz her ay o mevduatı yeniden fiyatlıyorsunuz. Önce 24'ten mevduat alıyorduk, sonra 20'ler oldu, 15'ler oldu, şimdi 9'lar oldu. Çok kısa süre içinde mevduatlarınızın maliyeti aşağıya geliyor. Ama kullandırdığınız krediler genelde bir yıl vadeli. Dolayısıyla 24'lerden aldığınız mevduatınızı, siz de müşterinize 25'lerden 30'lara vardan faiz oranlarıyla kullandırdınız. Bir yıl vadeli yüzde 30 yazarken, öte yandan mevduat maliyetlerinizi veya satın aldığınız malın maliyetini aşağıya çekiyorsunuz, bu teknik muhasebesel bir detaydan kaynaklanan, bu dönem bankaların, hakikaten gerçek performansları var, iyi çalıştık, dikkatli çalıştık, sermaye yeterlilik rasyomuz 20'nin üzerine çıktı bu süre içinde. Ama önümüzdeki sene bu karlılığı yakalar mıyız? dediğimizde, önümüzdeki seneyi bırak bir sonraki sene de bu seneki yakaladığımız karlılığı yakalamakta zorlanacağız gibi gözüküyor." Aşağı yukarı 6 yılda elde ettikleri karın tamamına yakınını hazineye aktaran bir banka olduklarını, bu dönemde yaklaşık 14 milyar lirayı Hazineye aktardıklarını belirten Çağlar, şunları kaydetti: "Bizim de rakiplerimiz var. O rakiplerin sermaye ve öz kaynaklarıyla rekabet etmek durumundayız. O yüzden bu seneki karımızı ümit ediyorum tamamını aktarmayız. Ama BDDK'nın, Merkez Bankası'nın bu krizi iyi yönetmelerinin temelinde, ön yüklemeli birtakım tedbirler almış olmaları var. Hatırlarsanız, geçen sene de BDDK bankalara yazı göndererek 'Önümüzdeki dönemin risklerinin yüksek olduğunu, dolayısıyla bankaların, mali bünyelerinin, likiditelerinin korunması açısından kar dağıtılmamasını, ancak dağıtmak isteyenlerin bizden izin alması gerekir' diye bir hususu belirtmişlerdi. Bu dönem de benzer tedbiri, bir anlamda ön yüklemeli tedbiri ortaya koyuyor. Bütün bütün her şey iyileşti, kriz geçti, artık düze çıktık anlamında kimse net bir şey söyleyemeyeceği için biz hala işimizi kışa göre ayarlayalım, yaz çıkarsa bahtımıza diyoruz."
Site adresi: https://www.finansingundemi.com/haber/ziraat-bankasina-super-teklif/265861