Yazdır

'Şirketlerin açık pozisyonu büyük risk'

Tarih: 18 Kasım 2009 - 07:23

Ekonomideki toparlanmanın gecikmesinin kredi riskinin artmasına yol açabileceğini kaydeden Fortis Bank Türkiye İcra Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Yvan De Cock, kur riskine karşı bankaların bilançolarını büyük ölçüde güvene aldığını, "ancak firmaların açık pozisyonlarının dolaylı olarak bankacılık...

Erdal Sağlam/ Referans Ekonomik ortamın iyileşmesinin, geri ödenmeyen kredilerin azalmasına yol açarak, düşen marjlar için ek bir telafi imkanı sağlayacağını kaydeden De Cock, ekonomide işgücü ve sabit sermaye gibi kaynaklar tam olarak kullanılır hale gelmedikçe baz etkisinden kaynaklanan bu büyüme yeterli görülmeyeceğini, bu noktada ortaya çıkabilecek ek önlem ihtiyacının karşısında ise bütçe görünümünün kısıtlayıcı olabileceğini söyledi. De Cock, genel olarak gerçekçi ve birbiriyle tutarlı hedefler içerdiği gözlenen OVP'nin, bu hedefleri garanti edecek mali tedbirler ve diğer yapısal reformlarla desteklendiği takdirde daha fazla güven verebileceğini ifade etti. Fortis Bank Türkiye İcra Kurulu Başkanı Yvan De Cock, Referans'ın sorularını şöyle yanıtladı: G-20'nin küresel ekonomik politikalar konusunda kazandığı etkinliği nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu platformda alınan kararların krizden çıkışta olumlu rol oynadığı söyleniyor, katılıyor musunuz? Türkiye'nin de içinde bulunduğu bu platformun etkinlik kazanması, Türkiye ekonomisi açısından ne kazandırır? G-20'yi küresel ekonomide son yıllarda gelişmekte olan ülkelerin ağırlığının artmasının doğal bir sonucu olarak görüyor ve olumlu karşılıyorum. Ayrıca, küreselleşmenin finans ve ticaret kanalları üzerinden ülkeler arası etkileşimi artırdığını, dolayısı ile krizler gibi küresel problemlere ancak ülkeler arası eşgüdümü artıracak bu gibi platformlar içinde çözüm geliştirilebileceğini düşünüyorum. G-20'de alınan kararların hızla hayata geçirilmesinin resesyondan depresyona doğru giden sarmalı kırmada çok etkili olduğunu görüyorum. Türkiye bu platform içinde geliştirilen politikaların uygulamasında olduğu kadar politikaların geliştirilmesinde de katkı sağladığı ölçüde bu platformdan sağladığı faydayı artırabilir. Son G-20 kararları ve IMF-Dünya Bankası Genel kurulunda alınan kararlar çerçevesinde, bundan sonra küresel ekonomide nasıl bir seyir izleneceğini tahmin ediyorsunuz? Türkiye'nin bu seyirdeki konumu nasıl olacak? G-20 toplantısında, bir kere daha, tüm ülkelere kalıcı toparlanmadan emin olunana kadar genişleyici para ve maliye politikalarını korumaları çağrısı yenilendi. Hatta, IMF'in açıkladığı ülkelerin krizden çıkarken göz önünde bulundurmaları gereken 7 ilke arasında en önemlisi, "Bu politikalardan çıkışın zamanlaması ekonominin ve finansal sistemin durumuna bağlı olmalı ve bu politikalarda talebe daha büyük destek ve finansal istikrardan yana hata yapmak tercih edilmeli" şeklindeydi. Küresel ekonomide resesyondan çıkışın başladığını, ekonomik aktivitede gözlenen toparlanmanın kademeli ve yavaş da olsa devam edeceğini düşünüyorum. Bu görünüm, dış talep üzerinden olumlu yansıdığı ölçüde Türkiye ekonomisinin toparlanmasına da yardımcı olabilir. Türkiye ekonomisinde krizden çıkışta ağır bir canlanma temposu izleniyor. Önümüzdeki yıl, baz etkisi nedeniyle, büyüme oranlarının artması bekleniyor. Rakamlardaki artış yeterli olacak mı, yoksa üretim seviyesinin artırılması için sizce ek önlemlere ihtiyaç olacak mı? Evet, sanayi üretimindeki toparlanmanın yavaş bir tempoda gerçekleştiğini izliyoruz. Ancak bu yılın son çeyreğinden itibaren baz etkisi ile, büyük ölçüde azaltılan stokların yerine konmasından kaynaklanacak bir büyüme dönemi görmeyi bekliyoruz. Üretimde yeni bir ivmelenme gözlenmezse, kriz öncesi üretim seviyelerine ulaşmak biraz vakit alabilir. Ekonomide işgücü ve sabit sermaye gibi kaynaklar tam olarak kullanılır hale gelmedikçe baz etkisinden kaynaklanan bu büyüme yeterli görülmeyecektir. Burada ortaya çıkabilecek ek önlem ihtiyacının karşısında ise bütçe görünümü kısıtlayıcı olabilir. Bankacılık sektörü karlı bir yılı geride bırakıyor ancak bundan sonrası için karlılığın tartışmalı olacağı anlaşılıyor. Karlılık açısından bankaların bundan sonra neler yapması gerekecek, hangi alanlara yönlenmesini bekliyorsunuz? Bankaların fonlama maliyetlerinin, Merkez Bankası'nın faiz indirimlerine paralel olarak düşmesi, bankaların karlılıklarının artmasını sağladı. Ekonomik canlanmanın yavaş olacağı varsayımı ile 2010 yılının büyük kısmında bu durumun devam edecek olması, kısa vadede karlılıklara destek olacaktır. Bundan sonraki, yani faizlerin yükselmeye başlayacağı dönemde ortam, bankalar açısından daha zorlayıcı olacak. Ancak faizlerin yükselmesi, ekonomide de işlerin düzeldiğine işaret edecektir. Bu yüzden de bankaların hacimlerini artırmaları ve azalan marjları böylece bir noktaya kadar telafi etmesi beklenebilir. Ekonomik ortamın iyileşmesi, geri ödenmeyen kredilerin azalmasına yol açarak, düşen marjlar için ek bir telafi imkanı sağlayacaktır. Bununla birlikte Türk bankalarının 2009'daki yüksek kar düzeyini koruması zor olacaktır. Hazine faizlerinin artık dibe yaklaşması, bankaları yeni plasman alanlarına yönlendiriyor. Sizce Hazine tahvil-bono ihracında nasıl bir faiz seyir izlenecek, endeksli kağıt ihracı ne kadar artabilir? Kamu borçlanmasında, ek kaynak bulunmadığı takdirde, faiz cazibesi azalacağı için bir sıkıntı olabilir mi? Hazine faizlerindeki gidişat, yatırımcıların ilgisine ve Hazine'nin borçlanma ihtiyacına bağlı. Son dönemde ağırlıklı olarak bankacılık sektörü Hazine'nin borçlanma ihtiyacını karşıladı. Önümüzdeki dönemde yurtdışında risk iştahının güçlenmeye devam etmesi ile yabancı yatırımcıların payının artması beklenebilir. Diğer taraftan, Hazine'nin borçlanma ihtiyacı, bütçe performansına ve özelleştirme gibi borçlanma dışı finansman kaynaklarına bağlı olacaktır. IMF kredisi olmadığı durumda 2010 yılında da Hazine iç borç çevirme oranlarının yüzde 100 seviyelerinde kalmasını bekliyorum. Bu yüzden faizlerdeki gidişatta, ekonomi yönetiminin bütçe disiplini ve ekonomik reformlar konusundaki başarısı önemli belirleyici olacaktır. Bankalar, Hazine kağıtları yerine, bundan sonra plasman ağırlığını kredi kullandırmaya ne kadar verebilirler? Zaten güçlü olan reel sektör firmaları kredi temin edemiyor mu? Bankaların kredilerde aşırı rekabete girmesi beklenmeli mi, böyle bir eğilim ileriye dönük olarak bankalarda ve sektörde sıkıntı yaratmaz mı? Bir taraftan Hazine'nin borçlanma ihtiyacını azaltacak gelişmeler, diğer taraftan uzun vadeye yönelik tüketici ve yatırımcı güveninin güçlenmesi kredilerde kayda değer bir artış eğilimi oluşması için ön koşul gibi görünüyor. Ancak yurtdışında ve yurtiçinde işler normale döndükten sonra, geçmiş yıllarda olduğu gibi, yüksek oranlı kredi büyüme oranları görmek şaşırtıcı olmayacaktır. Unutmamak gerekli ki halen Türkiye'nin ekonomik büyüklüğüne göre kredi hacmi birçok OECD ülkesinin oldukça altında. Hızlı kredi büyümesi, sermaye tabanı güçlü ve riskleri nispeten daha düşük olan Türkiye finans sektörü açısından daha az sıkıntı yaratabilir. Ancak risk alma konusunda, birçok gelişmiş ve gelişmekte olan ülkede son dönemde örneklerini gördüğümüz gibi, aşırıya kaçılması durumunda uzun vadede sıkıntılara yol açabilir. Bankaların, herkes tarafından çok övülen sermaye yeterliliğinin, önümüzdeki dönem yetersiz kalma ihtimali var mı? Küresel krizden çıkış ve ekonomideki canlanma uzadığı takdirde, genel ekonomi, sektör ve bankalar bundan nasıl etkilenir? Batık kredi oranı, 2008 sonundaki yüzde 3.5 seviyesinden son dönemde yüzde 5.3'e çıktı. Çok yüksek oranlı bir artış değil, ancak ekonomide sıkıntılar devam ettiği için buradaki yükseliş de sürebilir. Diğer taraftan Aralık 2008 döneminde yüzde 18 olan sektörün sermaye yeterliliği rasyosu Eylül 2009 itibarıyla yüzde 20 düzeyinde gerçekleşmiştir. Yani mevcut gidişatla bankacılık sektörüne bu alandan çok tehdit edici bir durum oluşmasını şimdilik beklemiyorum. IMF ile anlaşma yapılması ve yüklü bir dış kaynak temini, Türkiye ekonomisi ve bankacılık sektörünü nasıl etkiler? Anlaşma olmadığı takdirde sadece Orta Vadeli Program (OVP) ekonomide güvenin sağlanması için sizce yeterli olur mu? IMF ile yapılacak bir anlaşma olumlu sinyal olurken, yüklü dış kaynak temini özellikle Hazine'nin yüksek borçlanma ihtiyacı nedeniyle bankacılık sisteminden çektiği fonların bir kısmının özel sektöre yönelmesini ve böylelikle toparlanmanın güçlenmesini sağlayabilir. Genel olarak gerçekçi ve birbiriyle tutarlı hedefler içerdiği gözlenen OVP, bu hedefleri garanti edecek mali tedbirler ve diğer yapısal reformlarla desteklenirse daha fazla güven verebilir. Bankacılık sektörünün önündeki muhtemel riskler neler olabilir? Sektörün ve tek tek bankaların risk analizinde hangi unsurlar öne çıkacak? Ekonomideki toparlanmanın gecikmesi, kredi riskinin artmasına yol açabilir. Kur riskine karşı bankaların bilançolarını büyük ölçüde güvene aldıkları görülüyor. Ancak firmaların açık pozisyonları, dolaylı olarak bankacılık sektöründe de risk oluşturuyor. COCK'A GÖRE EN CİDDİ 4 RİSK 1- Bence en büyük risk, başlayan toparlanmanın güç kaybetmesi ve uzunca bir süre geçmiş yıllar ortalama büyümesinin altında kalınması olacaktır. 2- Dalgalanmalar daha çok finans piyasalarında, toparlanmanın gücüne ilişkin endişelerle yaşanabilecektir. 3- Küresel ekonomi iyi gitmeye başladığında, finansman koşulları da düzelmeye başlayacağından yapısal bir problem olan cari açıktaki artış tekrar gündeme gelebilir. 4- Kamu borcunun sürdürülebilirliği ise bugünün problemi gibi görünmese de, borç dinamiklerindeki hızlı bozulma bu konuda rehavete kapılınmaması gereğine işaret etmektedir. GLOBAL ÇAPTA KONSOLİDASYONLAR YURTİÇİNİ DE ETKİLER 2001 yılındaki süreç daha çok eski dönemin ‘günahlarının' geri ödemesi gibiydi. Yapılan reformlarla bundan sonra Türkiye'de finans sektörünün daha güçlü bir görünüm sergilediği, son dönemi fazla yara almadan atlatması ile kanıtlanmış oldu. Bu yüzden yurtiçi kaynaklı olarak finans sektörü görünümünde çok çarpıcı bir değişiklik beklemiyorum. Ancak bu sefer finans sektöründeki değişiklikler ve konsolidasyonlar global çapta gerçekleşiyor ve bunların yurtiçine yansımaları olabilir.
Site adresi: https://www.finansingundemi.com/haber/sirketlerin-acik-pozisyonu-buyuk-risk/264577