Düşük faize, büyümeden değil, düşük enflasyondan destek
Tarih: 23 Ekim 2009 - 07:17
Referans'ta yazan Fortis Başekonomosit'i Haluk Bürümcekçi'nin ' bugünkü yazısı...
Önceki yazımda Merkez Bankası'nın 27 Ekim Salı günü yayımlayacağı Enflasyon Raporu'nun, faizlerde aşağı gidişin ulaşacağı nokta açısından önemine dikkat çekmiştim. Burada tekrarlamak istemiyorum ama merak edenler, rapor yayımlandığında bir sürprizle karşılaşmak istemiyorlarsa mutlaka okusunlar. Özetle Merkez Bankası Enflasyon Raporu'nun faizlerde alt sınır için önemli bilgiler getirmesini beklerken, politika faizinin inebileceği son nokta için beklentim olan yüzde 6,25 üzerindeki aşağı yönlü riskleri güçlendirmesini de olası görüyorum. Böyle bir duruş sergilenirse, bu kez çıktı açığının daha olumsuza gitmesinden değil, enflasyon eğiliminin beklenenden daha düşük seyretmesinden kaynaklanacaktır.
Çıktı açığı yüksek olacak
Bu bağlamda, hafta içinde başkan ve bir Para Politikası Kurulu (PPK) üyesinden gelen açıklamalar önemliydi. PPK'nın banka dışı üyelerinden Abdullah Yavaş, ekonomideki yavaşlama uzun ve kalıcı olursa, bankanın faizlerde aşağı gidiş için çok yeri olacağını söyledi. Ayrıca, çıktı açığı çok yüksek olacağından, teorik olarak bankanın politika faizini mevcut enflasyon seviyesi olan yüzde 5,3'ün altına çekebileceğini belirtti. Merkez Bankası'nın ekonomideki toparlanmanın yavaş ve kademeli gerçekleştiğini düşündüğü bilinmektedir. Ancak, önceki raporda çıktı açığı için çizilen senaryo (2009 yılında GSYH'ye oranla yüzde 9'a yakın seyrederken, 2010 yılının ikinci yarısında belirgin toparlanmaya geçtiği, açığın tam olarak 2012'nin ikinci yarısında kapandığı) olabilecek en olumsuz alternatiflerden biri olduğundan, bu raporda üretim açığı senaryosunun kötüleştirilmesi yerine, enflasyonda beklenenden olumlu gidişe vurgu yapılarak, daha düşük faiz seviyesinin savunulmaya çalışılacağını düşünüyorum. Zaten enflasyon gerçekleşmeleri ve Merkez Bankası enflasyon tahminleri incelendiğinde, son aylarda Tüketici Fiyatları Endeksi'nin (TÜFE) tahmin alt sınırının bile altında seyrettiğinin görülmesi, bu düşünceyi desteklemiştir.
IMF beklentisi azaldı
Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz ise Eskişehir Sanayi Odası'nda gerçekleştirdiği konuşmada, son PPK toplantısındaki söylemlerine benzer şekilde, ekonomide toparlanma olsa da kırılganlıkların devam ettiğine vurgu yaptı. Ayrıca, Uluslararası Para Fonu (IMF) ile ilgili verdiği mesajların da önemli olduğunu düşünüyorum. Yılmaz'ın, artık Türkiye'nin kendi ayakları üzerinde durması gerektiğini söylemesi, bankanın IMF anlaşması olmasına yönelik beklentisinin azaldığına dair bir izlenim verdi. Hatırlarsanız, önceki yazımda TL likiditesine ilişkin yeni önlemlerin (zorunlu karşılıklarda indirim) bana bunu düşündürdüğünü vurgulamıştım. Hatırlanacağı gibi, IMF-Dünya Bankası toplantılarının bitimini takiben IMF ile ilgili kararın verileceği belirtilmiş, daha sonrada 2010 yılı bütçesinin Meclis'e sunulması öncesinde IMF'den cevap beklendiği gibi haberler gelmişti. Her ne kadar, bütçe tasarısı yasalaşana kadar yaklaşık 1 aylık bir süre daha olsa da bu yönde bir niyet veya bir gelişme olduğuna dair bir işaret görünmüyor.
TÜFE en düşük seviyede
Bu arada, Yılmaz'ın dikkat çektiği ve kısa vadede önemli olabilecek bir diğer konu da ekim ayı enflasyonu ile ilgiliydi. Merkez Bankası kendi yaptığı çalışmaların, piyasada beklenilenin aksine ekim ayında enflasyonun yüksek çıkacağına işaret ettiğini söyledi. Bu, tipik bir beklenti yönetimi hamlesiydi. Zira Merkez Bankası'nın "Beklenti Anketi"nde ekim ayı enflasyon tahminlerinin ortalaması yüzde 1,1 idi. Beklentilerin düşük olması, bu veri açıklamasının olumsuz bir sürpriz yapma gücünü artıracaktı. Henüz ekim ayı enflasyon tahminim kesinleşmedi ama ekim ayında sona eren vergi indirimlerinin ve elektrik zammının TÜFE'ye normal aylık artışının üzerinde, toplam 0.9 puan ek artış getirebileceğini hesaplarken, enflasyonun yukarıda bahsettiğim piyasa beklentisinin belirgin şekilde üzerine çıkabileceğini düşünüyorum. Ancak, bu yüksek artışa karşın, geçen yılın yüksek baz etkisi nedeniyle yıllık enflasyonda düşüşün devam edeceği görülüyor. Öyle ki bu yıl ekim ayında, örneğin yüzde 2,1 gibi bir aylık artış yaşansa da yıllık TÜFE tarihi düşük seviyesi olan yüzde 4,8'e gerilemektedir.
Referans
Site adresi: https://www.finansingundemi.com/haber/dusuk-faize-buyumeden-degil-dusuk-enflasyondan/263371