Yazdır

Başımıza dolar yağacak

Tarih: 05 Ekim 2009 - 10:07

Uluslar arası Finans Enstitüsü (IIF) uzun yıllardan beri yükselen piyasa ekonomilerini (emerging markets) takip eden, çeşitli ülkelerden irili, ufaklı bankaların üye olduğu bir kuruluştur. Çalışanlarının çoğunluğu IMF’den ayrılan uzmanlardır.

IIF birisi IMF ve Dünya Bankası’nın yıllık toplantıları sırasında olmak üzere yılda iki defa toplanır. Uzmanlar ve bankacılar, dünya ve bölge ekonomileri hakkında fikir alış verişinde bulunurlar. Herhangi bir kamusal bağları olmadığı için, toplantılarda bağımsız değerlendirmeler izlemek olasıdır. PARALAR YÜKSELEN PİYASALARA AKACAK Gerek IIF uzmanları gerek toplantılara katılan uzmanlar gerek bankacılar, önümüzdeki kısa vadeli dönemde sanayileşmiş ülke ekonomilerinde büyümenin çok yavaş olacağını, faizlerin düşük kalacağını iddia ediyorlar. Yanı sıra, merkez bankalarının piyasalara sürdüğü likidite ve uygulanmakta olan genişleyici maliye politikaları nedeniyle ellerinde nakit birikmeye başlayan fonlar, yüksek reel getirileri ancak yükselen piyasa ekonomilerinde elde edebileceklerine inanıyorlar. Portföyünde yüzde bir kadar yükselen piyasa ekonomilerine ait varlık bulunan bir büyük fon yöneticisi, bu oranı beş kat arttırmayı düşündüğünü söyledi. Görüşler olumlu. IFF verileri de bu gelişmeyi kısmen destekliyor. Bizim gibi ekonomilere gelmesi beklenen yabancı fonların büyüklüğünü 2009’da 349 milyar dolar olacağı tahmin eden IIF’in 2010 beklentisi 671 milyar dolar. Ancak ilginç olan, paranın portföy yatırımlarından çok doğrudan yabancı sermaye ve proje finansmanına geleceğinin öngörülmesi. Portföy yatırımlarına daha çok para çekebilmek için borsada ve kamu kağıtlarında, rakip ülkelerden daha yüksek getiri sağlamak bir zorunluluk olacak gibi görünüyor. Bu paranın ne kadarının Türkiye’ye geleceği sağlam ve iç tutarlılığı olan bir ekonomik programa bağlı. Türkiye’nin enerji ve ulaştırma gibi altyapı projelerine olan ihtiyacı göz önüne alındığında, portföy yatırımı için olmasa bile proje finansmanı için gelecek yabancı kaynak girişleri de olumlu bir gelişme olacaktır. KRİZDEN ÇIKIŞTA İŞSİZLİK DİKKATE ALINMALI Toplantılardaki ilginç konuşmalardan birisi de eski Devlet Bakanı Kemal Derviş’in konuşmasıydı. Sayın Derviş, sponsorluğunu Türkiye Bankalar Birliği’nin yaptığı konuşmada oldukça geniş bir ekonomik ve sosyal perspektif sundu. Konuşmada iki konu dikkatimi çekti. Birincisi krizden çıkışın zamanlaması konusundaki tespitiydi. Diğer konuşmacıların hepsi finansal göstergelere, bankaların zarar durumlarına bakarak karar verilmesi gerektiğini ısrarla vurgularken, Kemal Derviş işsizlikte bir azalma eğilimi görmeden genişleyici para ve maliye politikalarından vazgeçilmemesi gerektiğini özellikle belirtti. İkinci konu krizin gelir dağılımında var olan dengesizliği daha da arttırdığına yaptığı vurguydu. Gelir dağılımı adaletini kısmen de olsa sağlamaya yönelik sosyal politikaların Dünya Bankası’nın yanı sıra IMF tarafından da desteklenmesi gerektiği artık tartışılmaması gereken bir gerçek. İki konuyu özellikle Türkiye açısından çok iyi irdelemek gerek. Krizin başından beri yaklaşık 500 bin insan işsiz kaldı. Bu sayıya her geçen gün yenileri ekleniyor. İşini kaybetmeyenlerin de reel gelirleri düştü. Bu durumda Merkez Bankası’nın piyasalara sunduğu likiditeyi geri çekmesini düşünmeli miyiz? Eğer işsizliği dikkate alacaksak, vergi indirimlerinden acaba erken mi vazgeçtik? Haklısınız konu biraz karmaşık. Bir taraftan dolar değer kaybediyor, ithalat ucuzluyor. İstihdam üretmeyen büyüme ve cari açık tartışmaları tekrar başlayacak. Diğer taraftan, genişleyici politikalara devam edilirse kamu açıkları büyümeye devam edecek ve daha fazla risk primi ödeyeceğimiz için reel faizler yükselmeye başlayacak. Büyüme yavaşlayacak. Ancak, sermaye hareketlerinin bu derece serbest olduğu bir ekonomide bu tür tartışmalar çok normal. Krizi çok iyi değerlendirip yeni değerler dizisi arayışına girmek lazım. HAKAN ÖZYILDIZ GAZETE HABERTÜRK
Site adresi: https://www.finansingundemi.com/haber/basimiza-dolar-yagacak/262649