Yazdır

DB zirvesindeki Türk imzaları

Tarih: 03 Ekim 2009 - 08:03

Dünya Bankası'nın (DB) Washington'daki merkezinde çalışan Türkler, emin adımlarla üst kademeleri zorluyor.

Kurum bünyesindeki Türkler, genellikle doktora ve master için ABD'ye eğitime giden ve ilk iş tecrübelerini bu ülkede edindikten sonra DB'ye girenlerden oluşuyor. Uluslararası Finans Kurumu (IFC), Çok Taraflı Yatırım Garanti Kurumu (MIGA) gibi kurumları da bünyesinde bulunduran DB'de şu anda toplam 146 Türk eleman çalışıyor. Türk çalışanların yüzde 57'sini ise kadınlar oluşturuyor. Türkler, birçok ülkeden 10 binin üzerindeki çalışan içerisinde sıcakkanlılıkları, dostane yaklaşımlarıyla öne çıkıyorlar. Birkaçının hikayesini dinlediğimiz üst düzeylerde görev yapan Türkler, DB'de çalışıyor olmaktan çok mutlu. Ancak hepsi "memleket özlemi"nin bir köşesinden de tutmuyor değil. Kimi Ankara'nın dinginliğini kimi İstanbul'da Boğaz keyfini özlüyor. Önemli görevler üstlenen DB'deki üst düzey görevli Türklerden birkaçı bize hem hikayelerini hem de DB'nin ve bankada çalışmanın belki de bugüne kadar hiç duymadığımız yönlerini anlattılar. Kriz yaşamışlar sorun çözümünde daha esnek DB İnsan Kaynakları (İK) Başkanı Hasan Tuluy'un hikayesi doktora için 1980 yılında ABD'ye gitmesiyle başlıyor. Tuluy'u okuduğu üniversiteye gelen ve yetenekli genç avına çıkmış özel sektör şirketlerinden biri keşfediyor. Tuluy'un böylece Afrika serüveni başlıyor ve bu serüven onu DB'ye kadar getiriyor. Kongo'da çalışan, daha sonra arkadaşlarıyla danışmanlık şirketi kuran Tuluy'la Afrika bölgesine ait tecrübeleri nedeniyle DB temasa geçerek transfer ediyor. Ortadoğu ve Avrupa bölümlerinde de çalışan Tuluy, en son İK Başkanlığı'na kadar yükseliyor. 2 seneye yakın bir süredir bu görevi sürdüren Tuluy, DB'de 167 ülkeden personelin olduğunu söylüyor. Çalışanların en az 10-20 yıl DB'den ayrılmadığına dair soruyu Tuluy "İnsanlar, DB'yi maaş politikası için değil kalkınmaya yönelik üstlendiği misyonu olduğu için benimsiyor" diye yanıtlıyor. Tuluy, DB'de çalışmak için kalkınma sorunlarına bağlılığın, dünyadaki ve insanların hayat standartları arasındaki dengesizliklere karşı duyarlı olmanın önemine vurgu yapıyor. Tuluy, Türklerin DB içinde başarılı pozisyonlara gelmesinin sırrını ise "Türkiye gibi zor bir süreçten geçmiş ülkelerden gelenler, krizleri yaşamış olanlar, değişik tecrübelere sahip oluyor. Bu durum da sorun çözümünde esneklik getiriyor" diye açıklıyor. Tuluy, DB'deki yaş ortalamasının 42-43 olmasına rağmen, çalışan Türkler arasında 28-30 yaşında olan ve henüz kariyerinin ilk döneminde bulunan gençler bulunduğuna da dikkat çekiyor. DB'nin eleman seçimi yaparken birkaç senelik iş tecrübesi olanların tercih edildiğini ifade eden Tuluy, DB gibi kurumların en önemli kaynaklarının personel olduğunu da söyledi. Türkiye'de çok sık yaşanan eşe dosta iş isteme kavramıyla karşılaşıp karşılaşmadıkları sorusuna Tuluy, "Bu sorun maalesef Türkiye'ye ait değil. Birçok ülkeden sık sık özgeçmiş gönderen olmuyor değil. Bunlara dikkatle bakmak gerekiyor. Bu kişilerin de rekabete katılmaları gerek. Yani seçim sadece bize ait değil. Günde 3-4 tane böyle talep geldiği zamanlar oluyor" diye yanıt veriyor. Tuluy, yılda 1000-1500 iş ilanı verdiklerini ve bunların 600-700'ünün ise dahili iş ilanı olduğunu anlatıyor. Diğer bir deyişle DB, kendi personeline banka içinde pozisyon değiştirme şansı tanıyor. Tuluy, "120 temsilcilik içerisinde görmediğimiz, tanımadığımız arkadaşlar var. İhtiyaç duyulan pozisyona daha uygun olup olmadıklarını bilmemiz mümkün değil. Böylece personele seçim şansı vermiş ve belki de daha faydalı olacağı bir birime geçme şansı tanıyoruz" diyor. Seyyah yöneticinin macera dolu kariyeri MIGA Çevre ve Sosyal Sektör Lideri Deniz Baharoğlu'nun kariyer hayatı birçok macera ile dolu. Öncelikle MIGA'nın görevinin ne olduğunu anlatıyor Baharoğlu: "MIGA'nın görevi yatırımcılara siyasi risk sigortası sağlamak ve gelişmekte olan ülkelerin özel sektör yatırımlarını çekmesine yardımcı olmak. En basit anlatımıyla MIGA, özel sektöre sigorta satıyor." Baharoğlu, riski bol ama gökdelensiz ülkelere bol bol seyahat ediyor, projeleri denetliyor. Projeler arasında maden, su, baraj yatırımları da olduğu için hep başkentlerde ya da şehir merkezlerinde değil Baharoğlu. Kendisinden bu iş seyahatleri sırasında yaşadığı birkaç ilginç olayı anlatmasını istiyoruz. Baharoğlu, daha önce bir köye ulaşmak için nehrin 200 kilometresini bir kano ile geçtiğini anlatıyor. Arabasıyla bir maden ocağına gitmek isterken bölgedeki politik sorunlar nedeniyle eli silahlı direnişçilerle burun buruna gelmekten ise yoldan tesadüfen geçen bir işçi kamyonunun kendisini kurtardığını aktarıyor. Vatandaşın huzuru Barlas'ın sorumluluğunda Teftiş Paneli Genel Sekreter Yardımcısı Dilek Barlas, DB'nin kamuoyunda çok da bilinmeyen ama vatandaş için çok önemli olan birimde sorumluluk üstleniyor: Vatandaşın huzuru. Teftiş Paneli, DB projeleri hayata geçirilirken, projeden olumsuz etkilendiği gerekçesiyle şikayeti olan vatandaşın başvurabileceği yetkili tek merci. Barlas'ın anlatımıyla bu panelin kurulması ihtiyacı 1993-1994 döneminde ortaya çıkmış. Barlas 80'lerin sonunda DB'nin altyapı projelerinin halka verdiği zararlarla ilgili endişe ve kaygıların ortaya çıktığını belirterek hesap verebilirlik ve şeffaflık amacıyla DB idaresinden bağımsız panelin kurulduğunu anlattı. Hindistan'da bir baraj projesi için 120 bin kişilik halkın zorunlu taşıma uygulamasından sonra gördüğü zarar da bu panelin kurulmasını tetikleyen olaylar arasında yer alıyor. Türkiye'den bugüne kadar hiç şikayetin gelmediğini söyleyen Barlas, bugüne kadar 60 kadar inceleme yaptıklarını ifade etti. Bir şikayeti olanın banka yönetimine bunu iletmesinin şart olduğunu söyleyen Barlas, DB'nin şikayetçiyi tatmin edemediği noktada panelin devreye girdiğini anlattı. Barlas, soruşturmaya konu olan projeler arasında boru hattı, baraj, orman gibi çeşitli birçok yatırım grubunun bulunduğunu ifade etti. Harvardlı Atınç, eğitimde eşitlik için çalışıyor ECA Bölgesi İnsani Gelişim Departmanı Direktörü Tamar Manuelyan Atınç, çok iyi eğitim olanaklarına erişmiş biri olarak şimdi Türkiye'nin de içinde olduğu Avrupa ve Merkez Asya Bölgesi'ndeki ülkelerde eğitim, sağlık ve sosyal konularda eşitlik için çalışıyor. İstanbul Robert Koleji'nden mezun olduktan sonra Harvard Üniversitesi'nde eğitim gören Atınç da Tuluy gibi kariyerine Afrika bölgesi ile başlamış. Atınç, Türkiye'de eğitimde eşitlik adına yapılacak çok şey olduğunu belirterek Türk öğrencilerinin ortalama performansının kötü olduğuna dikkat çekiyor. Ancak iyi bir performans örneği sergileyenlerin de olduğunu kaydeden Atınç, eşitsizliğin ciddi bir sorun olduğunu belirtiyor. Kaliteli eğitime erişim konusunda sıkıntılar olduğunu ifade eden Atınç, "Türkiye'nin en büyük riski en alt kesimin geliştirilmesi. Bunu yapmak için çok küçük yaştan başlamak gerekiyor. Bir şahsın hayattaki şansı anne ve babasına bağlı oluyor" diyor. Atınç, "Maaşımın yarısını verseler de DB'de çalışırdım" diyecek kadar da bankaya bağlı. 100 kişilik bir departman yöneten Atınç, amacın çok para kazanmak değil iyi bir şeyler yapmak olduğunu anlatıyor. BEGÜM GÜRSOY-REFERANS
Site adresi: https://www.finansingundemi.com/haber/db-zirvesindeki-turk-imzalari/262613