Döviz mi yoksa altın mı almalı?
Tarih: 23 Eylül 2009 - 11:45
Geçen hafta altının onsu 1.007 doları görürken, IMF anlaşmasının olmayacağına yönelik beklentiler döviz kurları üzerindeki baskıyı artırdı. Bu iki gelişme de gözlerin altın ve dolara çevrilmesine neden oldu...
YURTDIŞI piyasalara bağlı olarak uzunca bir süredir yatay seyreden döviz piyasalarındaki yön arayışı sürüyor. Herkes döviz piyasalarında yükseliş beklerken, kurlar beklentilerin aksine yatay seyrediyor. Yaz aylarında hisse senedi piyasaları rekor üstüne rekor kırarken dolar kuru ise bu dönemi 1.50 TL bandında yön arayışını sürdürerek geçirdi.
Bir süredir IMF anlaşmasına yönelik beklentilerin baskı altında tuttuğu dolar, bu beklentilerin azalmasıyla geçen hafta yönünü yukarı çevirse de bu hareket kalıcı olmadı. Peki dolar kuru bundan sonra nasıl bir seyir izleyecek? Bazı analistlere göre, kurun yılın son aylarında 1.60 TLyi görmesi mümkün. Çünkü şişen hisse senedi piyasalarında yaşanabilecek kar satışları kurun bir anda yükselmesine neden olabilir. Nitekim geçen hafta yaşanan gelişmeler kurun yükseleceğine dair ipuçları verdi. Uzmanlar, İstanbulda yapılacak IMF ve Dünya Bankası yıllık toplantılarına IMF teknik ekibinin katılmayacak olmasının anlaşma beklentilerini zayıflattığı, bunun da kur üzerindeki baskıyı azalttığı görüşünde. A Yatırım Genel Müdür Yardımcısı Murat Salar, Anlaşma ihtimalinin azalması kurdaki tansiyonu yükseltiyor diyor.
1.80 TLYE DAYANMIŞTI...
Hatırlanacağı gibi dolar kuru, 2008 yılının ekim ayında 1.74 TL ile zirve yapmış, Mart 2009da ise 1.7950 TL ile bu rekoru geliştirmişti. Ardından hızlı bir şekilde gerileme yaşandı... Mayıs ayından bu yana da döviz kurları yatay seyrediyor. Ekonomideki daralmaya paralel azalan cari açık, beklenenden daha yüksek oranda çevrilen özel sektörün yurtdışı kaynaklı döviz kredileri ve banka sendikasyonları, kurların sakinleşerek belirli bir banda oturmasını sağladı.
Önümüzde dönemde ise kurların ağırlıklı olarak yurtdışı piyasalardaki gelişmelere bağlı olarak seyretmesi bekleniyor. İşler iyi gider krizin atlatıldığı fikri iyice yerleşip risk iştahında artış olursa, yeni gelecek yabancı girişleriyle kurlar düşebilir. Hatta dolar kuru böyle bir durumda yeniden 1.50 TLnin altına inebilir. Aksi durumda yani global piyasalarda bir bozulma yaşanırsa kurlarda da yükseliş olması muhtemel. Bu senaryonun hayat bulması halinde dolar kurunun 1.60 TLnin de üzerine çıkabileceği belirtiliyor.
Bu genel çerçeveyi değiştirebilecek tek gelişme ise IMF anlaşması... Şu anki piyasa beklentileri, IMFyle bir anlaşma olmayacağı yönünde. Olası sürpriz bir anlaşma durumunda ise kurlarda ciddi bir düşüş yaşanabilir. Anlaşma olmaması durumunda ise ciddi bir değişiklik beklenmiyor.
PARİTEDEKİ YÜKSELİŞ KALICI MI?
Peki hem altın hem de dolar/TL kuru üzerinde etkili olan euro/dolar paritesi nasıl bir seyir izleyecek? Bilindiği gibi, bir süredir piyasalarda Çin-IMF arasında imzalanan SDR bono anlaşması neticesinde IMFnin dolar karşısında ciddi oranda euro (ve diğer SDR birimlerinden) alım yapacağı spekülasyonu vardı. Yapılan anlaşmanın detayları her ne kadar bunun biraz abartıldığını gösterse de, hem bu konuşmalar hem de Almanya ve Fransadan (Avrupanın geneli değil, ki bu ayrım çok önemli) olumlu haberlerin gelmeye devam etmesi euronun dolar karşısında değer kazanmasını sağladı ve parite 1.45in üstüne çıktı. Kısa vadede paritenin 1.4750yi aşması zor görülüyor. İş Yatırım Pazarlama Müdürü Can Pamir, Bu seviyenin bir süre daha kalıcı olacağını söylemek mümkün diyor.
UZUN VADEDE YEKESELECEK!
Dolarda beklentiler böyle. Ya altın fiyatları? Altın fiyatları geçen hafta tarihi zirvesine yaklaşarak yatırımcısını heyecanlandırdı. Bir ara 1.007 doları gören 1 ons altının fiyatı, ardından gelen kar satışlarıyla psikolojik sınır olan 1.000 dolarının altına geriledi.
Altın fiyatlarındaki bu yükselişin, bir süre sonra ortaya çıkmasından endişe edilen enflasyona karşı önlem almak isteyen yatırımcıların (ve büyük fonların) spekülatif taleplerinden kaynaklandığı söyleniyor. Bu spekülatif talebin sonucunda, COMEXteki altın kontratlarındaki uzun pozisyonlar hafta içinde tarihi zirvesine ulaştı. Altına dayalı borsa yatırım fonlarında ciddi miktarlarda alımlar yaşandı. Buna karşılık altına fiziki talep düşüyor. Talebin yüzde 50sinden fazlasını oluşturan ziynet eşyalarının satışında yaşanan düşüş bunun en önemli nedenlerinden. Fiziki talebin olmayışı, altındaki yükselişin kalıcı olmasını engelleyen en önemli faktör olarak görülüyor.
Önceki yıllarda altın fiyatlarını yüzde 80 oranında altın işleyenler, yüzde 10 oranında ise altın yatırımcıları belirliyordu. Troy Kıymetli Madenler Yönetim Kurulu Başkanı Cumhur Taşdelen, şimdi gelinen durumu ise şöyle anlatıyor:
2009 yılında altın fiyatlarının belirlenmesinde yatırımcıların payı yüzde 40a çıktı. Üretim yapanların etkisi ise yüzde 60a geriledi. Bu da fiyatların spekülatif olarak çıktığını gösteriyor.
İş Yatırım Pazarlama Müdürü Can Pamir, fiziki taleple spekülatif talep arasındaki ayrışmanın 2009 yılı boyunca devam edeceği görüşünde: Yılın ilk çeyreğinde görülen kalıcı yükselişte kuvvetli bir fiziki talebin etkili olduğu hatırlanırsa, kısa vadede altında kalıcı ve/veya sürekli bir artışın olması pek mümkün değil. Dolayısıyla kısa vadede fiyatın tekrar 950 dolara gerilemesi şaşırtıcı olmaz. Önümüzdeki dönemde enflasyon endişelerinin yerini enflasyon gerçeğine bırakması durumunda fiyatlarda kalıcı yükselişler görülebilir.
Finansbank Özel Bankacılık Müdürü Murat Sağmana göre ise altın kendine yeni bir bant aralığını oluşturuyor. Birkaç ay boyunca da orada kalacak. Sağman, fiyatların Mart 2008de görülen 1.030 seviyelerinin üstünde kapanış yapması halinde uzun vadede 1.200 doların görebileceğini düşünüyor.
Can PAMİR / İş Yatırım Pazarlama Müdürü
TL her zaman daha iyi kazandırır
Kısa vadede döviz yükümlüğü olmayan yatırımcıların portföylerinde döviz yerine TLyi tercih etmelerinde fayda var. Öngörülemeyen beklenmedik gelişmeler nedeniyle zaman zaman sert değer kayıpları yaşansa bile bu kalıcı olmuyor ve kur toparlanıyor. Uzun vadede TL yatırım araçlarının getirisi her zaman dövizdeki kazançtan daha yüksek oluyor. Dolayısıyla dolar veya dövize -hele de bu seviyelerden- yatırım yapmak diğer yatırım araçlarının getirileriyle karşılaştırıldığında rasyonel değil.
Yurtdışı piyasalardaki hızlı yükselişin yavaşlayacağı hatta biraz düzeltme olabileceğini düşünüyorum. İçerde ise son gelen sinyaller IMFyle anlaşma olmayacağı yönünde. 2009 sonunda dolar kurunun hafif bir yükselişle 1.5250-1.5750 (bugünkü euro/dolar paritesinin aynı kaldığı varsayımıyla) bandında kapatacağını tahmin ediyorum.
Cumhur TAŞDELEN / Troy Kıymetli Madenler
Altın uzun vadede 1.100 doları görebilir
Altın fiyatlarındaki yükseliş spekülatif olduğu için kalıcı olmadı. Fiyatların 1 yıl gibi bir sürede yükselmesi bekleniyor. Çünkü enflasyonist baskılar artarsa altına talep artar. 2008in aralık ayında euro/dolar paritesi 1.46 iken 1 ons altının fiyatı 850 dolardı. Şimdi parite aynı seviyede ve altın 1.000 doları gördü. O dönemde petrol 36 dolardı, şimdi 70 dolar. Yani bu çıkışın parite ve petrol fiyatlarıyla açıklanması mümkün değil. Altın fiyatları 1.007 dolara kadar çıktı ama bu seviyelerden kapanış yapamadı. Bu seviyeleri kıramazsa tekrar bir gerileme olacaktır. 970 dolarları görebilir. Bir yıl vadede ise tekrar yükselecektir. Çünkü altın fiyatlarının belirlenmesinde fiziki talep kadar altın yatırımcıları da etkili. Kısa vadede yükselişler olur. 1.030 doları görür tekrar geriler. Ancak kalıcı yükselişler yani 1.100 dolar seviyeleri bir yıl ve daha uzun vadelerde olabilir.
Murat SAĞMAN / Finansbank Özel Bankacılık Müdürü
1.48 TLden dolar alınabilir
Normalde daha aşağılarda olması gereken dolar kuru, IMF anlaşmasının olmayacağı endişeleriyle fazla bir hareket yapamıyor. Gelişmekte olan piyasalara ilginin artması TLyi destekleyebilir. Anlaşma ihtimalinin azalması kurdaki tansiyonu yükseltiyor. Dünya piyasalarındaki olumlu havanın bozulması ve paritenin tekrar dolar lehine dönmesi koşulunda TLde hızlı değer kayıpları yaşanabilir.
Olası IMF anlaşması ve Merkez Bankasının faiz kararları kur üzerinde ciddi etkilere sahip. Gelişmekte olan ülke piyasaları zaman zaman gelişmiş piyasalarla ayrışabiliyor. Ancak yurtdışı piyasalardaki gelişmeler kurun yönünün ana belirleyicisi olacak. Eğer beklentileriniz krizin ikinci dalgasının henüz gelmediği yönündeyse ve elinizde hiç döviz yoksa mutlaka almalısınız. Ancak sular duruldu diyorsanız TLdeki faiz getirisi diğer para birimlerinde yok. Yine de paranızın bir kısmıyla dövize geçmeniz mantıklı olabilir. Dövizi olmayan yatırımcılar 1.45-1.48 aralığında dolar alabilir.
BARIŞ BEKAR / PARA DERGİSİ
Site adresi: https://www.finansingundemi.com/haber/doviz-mi-yoksa-altin-mi-almali/262270