OVP için Fortis Başekonomisti ne düşünüyor?
Tarih: 18 Eylül 2009 - 08:43
Fortis Baş ekonomisti Haluk Börümçekçi Orta Vadeli Program (OVP) için ne düşündüğünü REferans Gazetesi'nde yazdı.
Aylardır beklenen program için düşüncelerim
Hafta içinde açıklanan Orta Vadeli Program (OVP) sonrası ilk düşüncem, programın makro hedeflerinin genel olarak gerçekçi göründüğü, ancak çizilen mali çerçevenin Hazine'nin borçlanma baskısı endişelerini gidermede zayıf kalabileceği şeklinde oldu. Her ne kadar, piyasalarda farklı algılanma ihtimali olsa da, Uluslararası Para Fonu'ndan (IMF) yapılan açıklamanın da benzer noktalara değindiğini gördüm. IMF'nin internet sitesinde yer alan açıklamada, Türkiye Masası Şefi Rachel Van Elkan, önce doğal olarak ortaya bir program konulmasından ve gerçekçi tahminleri içermesinden duyulan memnuniyeti ifade ediyor, açıklamanın devam eden kısmında ise, OVP'nin eksik yönlerine ve kendi desteklerini de getirecek bir program için beklentilerine şu sözlerle değiniyor: "Türk yetkililerin kamu borç yükünü kontrol altına alma hedefine ulaşmak için harcama baskılarını kontrol altına alacak politikaları da içeren destekleyici tedbirler ve yapısal reformları hayata geçirmeleri gerekecek".
IMF'den tedbir uyarısı
Son olarak da "Türk yetkililerle politika diyaloğuna devam etmeyi umuyoruz" diyerek programın açıklandığı şekliyle bir stand-by anlaşmasına dönüşmesi için, konulan hedeflerin içini dolduracak tedbirler üzerinde çalışılması gerektiğine işaret ediyor. Hatırlanacağı gibi, 11 Ağustos tarihli "Orta vadeli programı açıklıyorum" başlıklı yazımda, IMF'nin ağustos ayında yayınladığı Mali İzleme başlıklı raporda, ülkelerin hedefleri ve buna ulaşmadaki araçları incelenirken, Türkiye'nin 2011'e kadar borç/GSYİH(Gayrisafi Yurtiçi Hasıla) oranını istikrara kavuşturma hedefini belirlediğinden bahsetmiştim. Uzmanlar yetkililerle görüşmeler, açıklamalar ve aktivitenin toparlanmasıyla gelirlerde görülecek iyileşme gibi otomatik stabilizörlerin durumunu göz önüne alarak Türkiye'nin "Ekonomik canlanmaya yönelik uyarıcı önlemlerin yenilenmemesi, harcama kontrolünün iyileştirilmesi, yerel yönetim reformu, mali kurala geçiş ve vergi idaresi reformunun devam ettirilmesi" önlemlerine yöneleceği görüşünü belirtmekteydi.
Mali çerçeve sıkı değil
Açıklanan OVP'de ise, bir tedbirler manzumesi yerine fazlaca otomatik stabilizörlere (aktivitenin toparlanmasıyla gelirlerde görülecek iyileşme) bel bağlandığını gördük. IMF raporunda bugüne ışık tutacak en önemli tespit ise, gelecek beş yılda borç stokundaki artışı durduracak ve stabilize edecek kamu kesimi faiz dışı fazlasının (FDF) milli gelire oranla ortalama yüzde 1,7 seviyesinde oluşması gerektiği saptamasıydı ki, bu oluşmadığı durumda borç stoku/GSYH oranı 2014 itibarı ile yüzde 58'e kadar yükselmekteydi.
Oysa programda IMF'nin bu raporda 2009 için yüzde 0,2 açık olarak tahmin ettiği kamu kesimi FDF büyüklüğünün yüzde 2,1 açık olarak gerçekleşeceği ve önümüzdeki üç yılda ortalama olarak yüzde 0,4'ün altında kalacağı görülmektedir. Dolayısı ile, daha önce de vurguladığım gibi, programda çizilen mali çerçevenin, nisan ayında yayınlanan Katılım Öncesi Ekonomik Program'a benzer şekilde yeterince sıkı olmadığını düşünüyorum. Hükümet, program tanımlı konsolide kamu sektörü faiz dışı dengesinin bu yıl sonunda GSYH'nin yüzde 2,1'i kadar açık verdikten sonra, önümüzdeki yıllarda sınırlı sayılabilecek bir toparlanma ile önce yüzde 0,3 açığa ve 2011-2012 yıllarında sırasıyla yüzde 0,4 ve 1,0 fazlaya geçmesini öngörmektedir.
IMF'nin onayı çok zor
Hazine'nin borçlanma oranına yönelik değerler tam olarak verilmemekle birlikte, Başbakan Yardımcısı Ali Babacan bu oranın bu yıl yüzde 112'ye ulaştıktan sonra, önümüzdeki yıllarda yüzde 100'ün altına doğru gerileyeceğini belirtmiştir. Bu da, önceki başarılı yıllardaki yüzde 70 civarındaki borçlanma oranına göre oldukça yüksek seviyelerin bir süre daha devam edeceğine işaret etmektedir.
Sonuç olarak, orta vadeli bir çerçevenin çizilmiş olması bile en azından ekonomiye nasıl bir yön tayin edildiğine yönelik belirsizliklerin kalkması açısından önemli bir adımdır. Ayrıca, tahminlerimle büyük ölçüde uyumlu olan GSYH öngörüsünün daha gerçekçi belirlenmesinin ilk aşamada programa yönelik olumlu bir işaret olduğunu düşünüyorum. Buna karşılık, programda çizilen mali çerçevenin, Türkiye'ye yönelik risk algılamalarını azaltacak ve beklentileri olumlu etkileyecek kadar sıkı bir disipline işaret etmediğini düşünüyorum. Bu şekliyle de IMF tarafından da onaylanması zor görünmektedir. Ancak, Alie Babacan'ın IMF anlaşması konusunda istişarelerin devam ettiğini belirtmesi, bu konuda net bir yargıya varmamı engellemektedir. Bir IMF anlaşması olmaması durumunda ise, bu şekliyle programın piyasada güveni artırıcı bir rol üstlenmesi ihtimali zayıftır. Uzun vadede, mali politikalar açısından daha olumlu bir bakış açısı oluşturabilmek için izleyeceğim unsur ise mali kurala yönelik gelişmeler olacaktır.
Site adresi: https://www.finansingundemi.com/haber/ovp-icin-fortis-basekonomisti-ne-dusunuyor/262137