Referans Gazetesi'nin haberine göre, küresel krizde risk algılarındaki artışla kredi musluklarını kısan Türk bankalarının ilk 6 aydaki devlet borçlanma senetleri portföyü 15 milyar TL arttı. Kriz döneminde reel kesime özellikle de KOBİ'lere yeterince destek olmadıkları için eleştiri oklarına mağruz kalan bankalar, Merkez Bankası'nın faiz indirimlerinden yararlanmak için özellikle sabit faizli TL kağıtlara yatırım yapmayı tercih ettiler. Merkez Bankası'nın kısa vadeli faizlerde 725 baz puan indirim yaptığı yılbaşından bu yana devlet borçlanma senetleri en fazla artan banka İş Bankası oldu. İş Bankası'nın ilk 6 ayda devlet borçlanma senetleri portföyü 7 milyar TL artış kaydetti. İş Bankası'nın ardından devlet borçlanma senetleri portföyü en çok artan iki banka ise sırasıyla 5.1 milyar TL'lik artışla Akbank ve 2.5 milyar TL'lik artışla Garanti Bankası oldu. Hisseleri İstanbul Menkul Kıymetler Borsası'nda (İMKB) işlem gören 15 bankanın geçen yıl sonunda 130 milyar 365 milyon TL olan toplam devlet borçlanma senetleri portföyü bu yılın haziran sonu itibariyle 15 milyar TL artarak 145 milyar 393 milyon TL'ye çıktı. İş Bankası'nın 2008 sonunda 22 milyar 625 milyon TL olan devlet borçlanma senetleri portföyü 7 milyar TL artarak 29 milyar 668 milyon TL'ye çıktı. İlk 6 ayda İş Bankası'nın vadeye kadar elde tutulacak menkul değerler kalemi 3.4 milyar TL'den 7.2 milyar TL'ye yükseldi. Bu dönemde sadece İş Bankası'nın menkul değerlerden aldığı faizler 1 milyar 845 milyon TL'den 1 milyar 728 milyon TL'ye geriledi. İlk yarıda bono portföyünü en çok artıran bankalar arasında olan Akbank'da menkul değerlerden alınan faizler 1 milyar 631 milyon TL'den 2 milyar TL'ye çıktı. Garanti Bankası ise ilk 6 ayda menkul değerlerden aldığı faizleri 1 milyar 317 milyon TL'den 2 milyar TL'ye yükseltti. Bankaların Merkez Bankası'nın faiz indirimlerinden en fazla şekilde faydalanmak için sabit faizli TL kağıtlara yatırım yaptıklarını belirten EFG Yatırım Analisti Mete Yüksel, "Bankalar bu stratejilerini sürdürüyor. Faiz indirimleri dolaylı bir sermaye desteği sağlıyor. Sektörün sermaye yeterlilik oranı krizin başlangıç noktası olan Ekim 2008'de yüzde 16,8 iken Haziran 2009'da yüzde 19,3'e çıktı" dedi. Bankaların kredi vermeyi tercih etseydi düşen faiz ortamında bu kadar sermaye piyasası karı elde edemeyeceklerini ifade eden Yüksel, "Merkez Bankası'nın açıklamalarından iki ay için faizlerde 75 baz puanlık indirim yapacağı anlamı çıkıyor" dedi. Yüksel, bankaların 2010'da faiz artırımının olasılık dahiline girmesi halinde değişken faizli bonolara geçiş yaparak konut kredilerine ağırlık vermelerini beklediklerini söyledi. Gedik Yatırım Analisti Onur Mutlu ise bankaların kredi kullandırmaya göre çok daha az riskli olan Hazine'den bono alma yolunu seçtiklerini vurgulayarak şöyle konuştu: "Bu düşen faiz ortamında karlı görünüyor. Bankalar bir süreliğine bankacılık faaliyetini ikinci plana aldılar."