Borsada riskli kazanç döngüsü başladı
Tarih: 14 Ağustos 2009 - 01:57
Son sayısında kapak haberinde borsadaki yükseliş trendini ele alan Ekonomist Dergisi, piyasadaki riskler ve kazanç yollarını irdeliyor.
Borsada riskli kazanç döngüsü başladı
Kimse bu kriz yılında endeksin bu seviyelere (45.000) gelmesini beklemiyordu. Fakat piyasa yapıcılar, olumlu algılanabilecek tüm gelişmeleri kısa sürede fiyatlayınca herkesi şaşırtan bir çıkış başladı. Uzmanlar, şimdi bu çıkışı destekleyen güçlü bir iyileşme verisi bulamamanın sıkıntısını yaşıyor. Fakat diğer taraftan gelişmiş piyasalarda çözülen likiditenin Türkiye gibi gelişmekte olan piyasalara akışı da sürüyor. İMKBde artık ciddi bir riskten söz ediliyor olmasının nedeni temellendirilemeyen bu sıcak para. Bu yüzden borsanın yakın dönemi için 40.000lerin altına doğru bir realizasyon ve sonrasında 50.000li seviyelere gidişi öngörenler var. Fakat artık hisseden çıkıp TLnin sakin sularına dönmeyi önerenler de. Tüm önerileri sizin için çıkardık. Riskler ve kazanç yollarını yazdık. Karar sizin.
TALİP YILMAZ/EKONOMİST
Geçen sayımızdaki kapak haberinde kısa vadedeki öngörülerimiz gerçekleşti. Alternatif yatırım araçlarında getiri oranlarının düşmesi ve risk iştahının artmasıyla birlikte endeksin önce 43.000 sonra 45.000 seviyelerini kısa vadede test edeceğini belirtmiştik.
Daha hafta ortasında bu öngörümüz tuttu. Endeks, bu yılın en yüksek seviyesi olan 45.537 seviyesini gördü. Bu yıl içinde gördüğü dip nokta olan 22.583 seviyesine göre yaşanan yükseliş yüzde 101.6 oldu.
Uzun vadede ise hedefin 48.000 olduğunu kaydettik. Ancak bunun öncesinde bir kar satışının olabileceğine de dikkat çektik. Geçen hafta endeks 45.537yi gördükten sonra 42.000*** seviyelerine kadar indi. Yapılan değerlendirmelerde 40.000 altında 36.000a kadar inişin olabileceği şeklindeydi. Henüz bu 40.000 desteği kırılmış değil. Bakıldığında şu aşamada kırılacakmış gibi de durmuyor.
Riskler arttı
Ancak analistler gelinen seviyelerde borsanın riskinin oldukça fazla arttığının altını çiziyor. Bununla birlikte bankalarda üçüncü çeyrekte de iyi bilanço beklentisi, alternatif piyasalarda getiri oranlarının düşmesi ve global likidite iştahındaki artışla birlikte yukarı hareketin devam edebileceğine yönelik yorumların da geldiğini görüyoruz.
Piyasada riskler artmakla birlikte düzeltmenin ardından yeni alım dalgasının geleceğini düşünen analistlerin oranı azımsanacak gibi değil. Yani risklerin yanında borsa fırsatları da beraberinde taşıyor.
İşte bu kapak haberinde borsada riskleri ve fırsatları inceleyen bir çalışmaya imza attık. Makro verilere baktık. Temel ve teknik göstergeleri yorumlattık. Yapılan değerlendirmelere bakıldığında analistler, risklerin arttığını söylemekle birlikte düzeltmelerde değerlemeler çok yükselmiş olsa bile likiditenin artmasından kaynaklanan fırsatların da göz ardı edilmemesi gerektiğini savunuyor.
Neden yükseldi?
Borsanın risk ve fırsatlarına geçmeden önce İMKBnin yükselişini etkileyen faktörlere bakıldığında başta bankacılık sektöründeki olumlu beklentiler ve bu beklentilerin üçüncü çeyrekte de devam etmesi geliyor. Piyasalarda global risk iştahının artıyor olması ile birlikte, İMKB de güçlü finans şirketleri sayesinde bundan payını büyük ölçüde aldı.
BGC Partner Genel Müdürü Ali Rıza İncekara, İMKBnin yükselişinde üç önemli noktaya dikkat çekiyor. Bunlar; global likidite artışı, risk iştahının artması ve Türk bankalarının güçlü bilançosu.
Fortis Portföy Genel Müdürü Alp Keler ise MBnin diğer borsalara göre farklılaşmasında Merkez Bankasının diğer ülkelere göre daha agresif bir faiz indirim politikası uygulamasının ve devam eden IMF beklentisinin de etkisine dikkat çekiyor.
MBnin önceki hafta yaptığı açıklamada üç yıllık bir vizyon açıkladığının altını çizen Ata Yatırım Genel Müdür Yardımcısı Nergis Kasabalı böylece yüzde 8lerde durması beklenen gecelik faizlerin bu seviyenin de altına gevşediğini, bono faizlerindeki düşüş beklentisinin de arttığını söylüyor.
Balon mu? tartışmaları
Kasabalı, Neticede bu durum bankaların ikinci çeyrekten sonra üçüncü çeyrek beklentilerini de artırdı. Sonuçta endeks bu seviyelere geldi diyor. Ekonominin büyümesinin zaman alacağı beklentisinin olduğu bir dönemde yükselişin Balon mu değil mi? tartışmalarının olduğunu hatırlatan Kasabalı, alternatif yatırım araçlarının da cazip olmadığı bu ortamda, temel göstergelerden çok, artan likidite ile piyasanın hareket ettiğini sözlerine ekliyor.
Küresel krizde en kötü görüldü, toparlanma başladı görüşünün kabul görmesi, risk iştahının atması ve carry trade işlemlerinin tekrar işlerlik kazandığı yönündeki değerlendirmelerin piyasaları olumlu etkileyen gelişmeler olduğunu söyleyen Acar Yatırım Araştırma Müdürü Zeynel Balcı ancak bu gelişmelerin önemli ölçüde fiyatlandığını kaydediyor.
Borsanın geldiği seviyelerin gördüğü dip seviyelere göre yüksek olarak algılanabileceğini söyleyen İş Yatırım Yurtiçi Piyasalar Müdür Yardımcısı Orhan Veli Canlı, zirve analizine göre ise piyasanın en yüksek seviyenin yüzde 24 aşağısında olduğunu ifade ediyor.
Türkiye ile ismi hep beraber anılan Brezilyanın da zirvesinden yüzde 24 uzakta olduğunun altını çizen Canlı, Bu çerçeveden bakıldığında piyasa fiyatlamasının aşırı olmadığı söylenebilir. Gelinen seviyeler itibari ile endeks beklentimiz ise 48.800 diyor.
Düzeltmeyi bekleyin
Yıl sonu endeks tahminlerinin 45.000 seviyeleri olduğunu söyleyen Ekspres Yatırım Genel Müdürü Haldun Alperat, beklentilerinin tahminlerinin öncesinde gerçekleştiğini söylüyor. Alperat bu seviyeden yeni pozisyon açılmamasını düzeltmenin beklenmesini tavsiye ediyor.
Yükseliş sürecinin çok hızlı olduğunu söyleyen A Yatırım Genel Müdür Yardımcısı Murat Salar Ekonomik verilerdeki iyileşme ile yükselişin hızı ve boyutu birbirlerini teyit eder nitelikte değil. Endeksteki yükseliş potansiyelinin zamana yayılması ve ekonomide somut iyileşmeler görüldükçe ivmelenmesi gerektiğini düşünüyorum diyor.
Endeks, verilerden bağımsız bir biçimde hareket ettiğinden bu saatten sonra seviye belirtmenin veya tahminde bulunmanın çok doğru olmayacağını anlatan Salar, bütün dirençlerin son derece rahat geçildiğini, bu seviyelerden yeni alım yapmanın oldukça riskli olduğunu kaydediyor.
Kısa vadede tüm olumlu gelişmelerin fazlasıyla fiyatlandığının altını çizen Ali Rıza İncekara da alıcıların bu fiyatlardan biraz geri çekilmelerini tavsiye ediyor. İncekara İMKBnin son iki haftadaki performansı göz önüne alındığında kısa vadeli yatırımcılar bu seviyelerden alım için beklemeli, bir düzeltme ihtimali yüksek görünüyor diyor.
Kritik seviye olarak belirledikleri 48.800 seviyesinin altında kalınan noktalardan alımı önerirken bu seviyenin üstünde dikkatli olunması gerektiğini söyleyen Orhan Veli Canlı olası bir kar realizasyonunun bu seviyelerinden gerçekleşmesini bekliyor.
Hangi hisseler
İkinci çeyrek bilançosu kuvvetli veya henüz endekse göre yükselme hareketini tamamlamamış olan hisseleri önerdiklerini söyleyen Orhan Veli Canlı, Yüksek kar açıklayan bankacılık sektörü olası geri çekilmelerde alım için uygun gözükürken, normalleşen petrol fiyatları nedeniyle daha iyi bilanço açıklaması beklenen emtialar ile ilgili hisse senetleri, alım yönünde takip edilmesi gereken diğer hisse senetler diyor.
Hızlı yükseliş sonrası özellikle bankalara kar satışı gelmesini beklediklerini söyleyen Alp Keler, İMKBde uzun vadede yukarı yönlü hareketin de bir süre daha bankalar liderliğinde gerçekleşeceğini kaydediyor. Kısa vadede ise bankalardan sanayileri doğru bir geçiş olacağını düşünün Keler, Bu seviyelerde hisse bazında hareketler olacaktır. Yatırımcıların seçici olması gerekiyor. Temel olarak ucuz ve beklentisi olan hisse senetlerini tercih etmeliler diyor.
Elinde hisse olanlar
Elinde hissesi olanların karını realize etmesini ve yeni alım için düzeltmeyi beklenmesini tavsiye eden Nergis Kasabalı sözlerine şöyle devam ediyor:
Prim yapmamış defansif, mali yapısı güçlü hisseleri öneriyoruz. Defansif hisseleri öneriyoruz ama bankalar da bir yandan yükselmeye devam ediyor. Bu da piyasanın temel desteklerle değil, likiditeyle alakalı yükseliş yaşadığını gösteriyor. Düzeltmeden sonra bankalarda yeni bir hareket olabilir. Bunlar da piyasada hızla satın alınır. Endeks hedefi vermenin çok anlamı yok. Çünkü değerlemelerle alakalı bir hareket yaşamıyoruz.
Trendin hala pozitif yönlü olması nedeniyle hisselerin kar satışı yerine bir miktar daha tutulması taraftarı olduklarını söyleyen İş Yatırımdan Orhan Veli Canlı, yine de getirisi endekse göre çok fazla artan senetlerin, bilançosu kuvvetli ve endekse göre getirisi relativ olarak düşük senetlerle değiştirilmesinin düşünülebileceğini belirtiyor. Çünkü Canlı yakın zamanda reel sektörde beklenen düzelme ile henüz yeteri kadar yükselmemiş hisselerde de olası ralliler bekliyor.
Yeni hisse yatırımı tavsiye etmelen Mular Salar ise hissesi olanlara ise kademeli satış tavsiye ediyor. Hisse bazında olumlu hareketler göreceğimize olan inancımızı korumakla beraber, endeks bazında realizasyon beklentimiz var diyen Salar, buna bağlı olarak özellikle mali hisselerden sanayi hisselerine geçiş öneriyor.
Bononun getirisi düşüyor
Dünyada küresel durgunluk ve deflasyon riskinin arttığı bir dönemde iç piyasada talep daralmasına bağlı olarak düşük enflasyon beklentisi ile MBnin faiz indirimlerine yılın ikinci yarısında daha temkinli olsa da devam etmesinin beklendiğini söyleyen Canlı, bu nedenle yatırımcıların risk iştahının canlı kalmasını bekliyor. Canlı, Bono yatırımcısının getirisinin senelik yüzde 110lara varması, ilginin her geçen gün daha yüksek getiri sağlanabilecek olan İMKBye kaymasına yardımcı oluyor diyor.
Murat Salar da alternatif piyasalarda getiri düşüşlerine dikkat çektikten sonra, finansal piyasalarda da dibin görüldüğüne dair inancın artmasıyla likidite bolluğunun yaşandığını kaydediyor. Alp Keler ise ABDde ikinci çeyrek bilançolarının iyi gelmesine ve ABDde ekonomik verilerin toparlanmaya işaret etmesine dikkat çekiyor.
Borsanın önünde olumlu beklentilerin yanında riskler de yok değil. Son dönemde hisse senetleri üzerinde kar realizasyonu isteği artmış durumda. Yabancı takas saklama oranlarındaki artış ve para girişinin etkisi, piyasalar üzerinde bir süre daha hissedilebilir. Ancak öncü banka hisseleri başta olmak üzere lokomotif birçok hisse kriz öncesindeki önemli direnç seviyelerine yaklaştı. Zeynel Balcı, işte en büyük riskin, gelinen fiyat seviyeleri ve kar realizasyonu isteği olduğunu söylüyor ve destek seviyelerinde tepki alımları gelse de bir süre daha kar satışlarının devamını bekliyor. Yine IMF anlaşması konusunda olası anlaşmazlıklar, yurt dışında havanın tekrar bozma ihtimali (W senaryoları konuşuluyor), artan emkifa fiyatları, dövize talebin artması ihtimali gibi olumsuzluklar analistlerce sıralanıyor.
Borsanın önündeki 10 risk
* Yükselişin çok kısa sürede son derece sert biçimde gerçekleşmiş olması bir realizasyon ihtiyacını doğuruyor. Kısa vadede en önemli risk bu. Bunun etkilerini de geçen haftanın son iki günü görmeye başladık.
* Piyasa artık ucuz değil. İMKBnin ortalama F/Ksı yüzde 7 seviyesinden yüzde 12 seviyelerine yükseldi.
* Dünya piyasalarının da son dönemdeki hızlı çıkışın ardından düzeltme ihtimali var.
* İMKBnin yükselişinin arkasındaki en önemli katalizör olan faiz düşüşünde sonlara yaklaşıyoruz. Faizlerin orta vadede yükselme potansiyeli taşıdığı unutulmamalı. Bu durum zaman içerisinde fiyatlara girmeye başlayacak.
* Halkın düşük faizi beğenmeyip dövize geçmesi ihtimali göz ardı edilmemeli. Özellikle 1.70 TL üzerinden döviz satan yatırımcı, 1.50nin altında faizlerdeki düşüşle birlikte dövize yönelebilir.
* IMF anlaşmasının olmaması da piyasa tarafından orta vadeli risk olarak değerlendiriliyor. Ancak piyasa şu anda bu konuda endişeli değil.
* Hükümetin harcama eğilimine devamı, bütçe disiplini açısından önemli bir faktör. Bütçe açığının artması, borçlanma ihtiyacını artırıyor.
* Artan petrol ve emtia fiyatları, Türkiyenin cari açığı açısından risk olmaya devam ediyor.
* Avrupada ekonomik toparlanmanın gecikmesi, Türkiye için ihracat açısından ciddi bir risk. Çünkü Türkiye, ihracatının yaklaşık yarısını bu bölgeye gerçekleştiriyor.
* Ekonomik canlanmanın beklenenden kötü olması da piyasaları olumsuz etkiler.
BORSANIN 6 ÖNEMLİ AVANTAJI
* Fazilerde gelinen seviye piyasanın en önemli avantajı. Şu anda alternatif yatırım araçlarının hiçbiri, çok önemli bir potansiyel arz etmiyor. Dolayısıyla halen hisse senetleri yatırımcılar açısından yüksek getiri potansiyeli olan yegane yatırım aracı.
* Finansal piyasalarda dibin görüldüğüne dair inancın verdiği cesaretle risk alma iştahında artış sürüyor. Likidite bolluğu kısa vadede azalmayacak gibi duruyor. Bu da risk alma iştahını körükleyen bir durum.
* Hükümetlerin, düzenleyici kuruluşların piyasada sağlanan olumlu algılamadan memnun olmaları ve durumu kesintiye uğratacak kararlardan kaçınıyor konumda bulunmaları yine avantaj.
* Güçlü bankacılık sektörü, yüksek karlılık performansını devam ettiriyor. Bankacılık da endeksin yaklaşık yüzde 43ünü oluşturuyor.
* IMF anlaşması olmadan bile rahatça hem yurt içi hem de yurt dışı piyasalardan borçlanılabiliyor.
* Global piyasalara göre Türkiyede makroekonomik göstergelerde toparlanma sinyallerinin arttığı gözleniyor. Piyasa, makroekonomik göstergelerdeki olumlu sinyalleri de fiyatlamaya başladı.
Riski de var, olumlu beklentisi de
BGC Partner Menkul Değerler Genel Müdürü
Ali Rıza İncekara
Bütçe performansındaki kötüleşme, borçlanma ihtiyacını arttırma açısından piyasaları olumsuz etkileyebilir. Faizler çok hızlı düştü ve Türkiyenin risk primi, tarihsel olarak en düşük seviyelerde. Bu yüzden fiyatlarda geri çekilme, kısa vadede normal olarak algılanabilir. IMF anlaşmasının olmaması, orta vadeli bir risk. Ancak piyasa şu anda bu konuda pek endişeli görünmüyor. Avrupada ekonomik toparlanmanın gecikmesi, Türkiye için ihracat açısından ciddi bir risk. Petrol fiyatlarındaki artış sürerse, bu Türkiye için cari açık açısından risk olmaya devam edecektir. Tabii ki ekonomik canlanma beklenenden kötü olursa, piyasalarda olumsuz yansıması söz konusu olabilir. Olumsuz beklentilerin yanında İMKBnin güçlü yönleri de var. Bankacılık sektörünün yüksek karlılığını devam ettirmesi bekleniyor. Yine politik istikrar, düşük enflasyon ve düşük faizler, IMF anlasması olmadan bile rahatça hem yurt içi hem de yurt dışı piyasalardan borçlanabilme imkanı bunların başında geliyor.
Çıkış hareketi gücünü koruyor
Endekste kar satışlarına rağmen çıkış trendi sürüyor. Satışlar bu aşamada düzeltme boyutunda. Dirençler 45.000-45.500 seviyelerinde. Bu seviyelere hareketlenmelerde tekrar kar satışları görülebilir. Çıkış kanal direnci olan 45.500 seviyesinin üzerinde ise sonraki dirençler 46.700 ve 48.000 olarak görülüyor. İlk destekler 42.500-42.300 seviyelerinde. Bu seviyenin üzerinde tepki alım denemeleri görülebilir. 42.300 seviyesinin altında verilecek sonraki destekler ise 40.500-40.000 seviyelerinde bulunuyor. Bu seviyeler çıkış kanal desteği olması açısından daha önemli. Bu açıdan bu seviyenin üzerinde daha ciddi tepki alımları görülebilir. 40.000 seviyesinin altına salınım gerçekleşirse, endekste Mart ayından bu yana devam eden çıkış trendi güç kaybedebilir. Endekste çıkış hareketi gücünü korumakla birlikte dalgalı seyirle birlikte bir süre kar satışlarının etkisinde kalınabilir.
Teknik analiz Acar Yatırım Araştırma Müdürü Zeynel Balcı tarafından hazırlanmıştır.
Volatilite endeksleri olumlu sinyal veriyor
21/10/2008 tarihinde en yüksek seviyesi olan 77 değerini gören E-VEX EKO 200 volatilite endeksi, bu tarihten sonra önemli bir düşüş gösterdi ve tarihsel bant aralığı olan 20-30 seviyelerine geriledi. Uzun sure 20-40 bantında hareket eden Volatilite Endeksinin, eski bant aralığına çekilmesi, finansal piyasalardaki eskiye nazaran belirsizlik ve riskin artık kalmadığını, bu yüzden finansal piyasaların kendi krizini bitirdiğini gösteriyor.
Piyasaların görevinin, reel ekonomiye yönelik öngörüler oluşturmak ve bunları fiyatlamak olduğundan hareketle, reel ekonominin de bir zaman gecikmesi ile olumlu havaya kavuşacağı düşünülebilir.
Türk piyasalarında en önemli büyüklük olan döviz sepetine ve açık pozisyon endeksine bakarsak ise grafikte olduğu gibi, bu piyasanın da olumlu havayı fiyatladığını görebiliriz. Türkiye için değişmez kural olan döviz düşerse piyasalar olumlu olur kuralının tekrar çalıştığını görüyoruz. Eğer 2010 yılında reel ekonomide daha iyi bir ortam göreceksek, dövizin daha düşük seviyelerini görmeyi, E-VEX Endeksinin 20-30 bandında hareket etmesini bekleyebiliriz.
BORSA RESESYONDAN ÇIKIŞI SATIN ALIYOR
Borsada son birkaç haftada yaşanan hızlı yükselişten sonra Ekonomide bu yükselişi haklı çıkaracak bir gelişme var mı sorusu gündeme geldi. Biz de bunun üzerine küçük bir araştırma yapıp borsa endeksi ile ekonomideki durum arasındaki ilişkiyi inceledik. Ekonomik performansın göstergesi olarak sanayi üretimindeki değişimi kullandığımız bu araştırmanın sonuçlarını şöyle özetleyebiliriz:
* Bu küçük araştırma, borsanın geleceği satın aldığı şeklindeki yaygın önermenin doğru olduğunu gösteriyor. Borsa endeksindeki iniş ve çıkışlar, genelde sanayi üretimindeki iniş ve çıkışları öncülüyor. Fakat bu borsanın geleceği satın alırken her zaman haklı çıktığı anlamına gelmiyor. Bazen borsanın yanıldığı da oluyor. Mesela 1995-96 ile 2006-07de borsanın bir resesyonu satın aldığı ama beklenen resesyonun gerçekleşmediği görülüyor.
* Bundan önce yaşadığımız son üç resesyona (1994-95, 1998-99 ve 2001-02) baktığımızda, resesyona giriş aşamasında karşımıza benzer manzaraların çıktığını görüyoruz. 1998de ve 2001de borsa endeksindeki düşüş, ekonomide resesyon sinyalleri görülür görülmez başlıyor. Bu iki resesyonda da borsa endeksindeki düşüş sanayi üretimindeki düşüşün başlamasından iki ay önce start alıyor. Esasında 1994-95 resesyonunun başlangıcında da buna benzer bir durum var ama o sırada borsa endeksi çok yukarılarda olduğundan yıllık bazda düşüşün başlaması resesyonun başlamasından bir ay sonraya denk geliyor.
* Bundan önceki son üç resesyonun çıkış aşamasına baktığımızda ise 1995de ve 1999da borsanın çıkışı önceden satın aldığını ve bunda da haklı çıktığını görüyoruz. Borsa endeksindeki yükseliş 1995de resesyonun sona ermesinden bir ay önce, 1999da ise resesyonun sona ermesinden üç ay önce başlıyor. 2001-02 resesyonundan çıkışta ise farklı bir durum var. Bu resesyondan sonra borsanın uzun süre kendine gelemediği ve yeniden yükselişe geçmesinin resesyonun sona ermesinden tam 18 ay sonra gerçekleştiği görülüyor.
* Halen içinde bulunduğumuz resesyonu ise borsa başlamasından çok önce satın almış ve altı ay öncesinden düşüşe geçmişti. Bunda 2008 yılının başlarına denk gelen o sıralarda yaşanan siyasi belirsizliğin etkisi vardı. Şu anda ise borsanın ekonomide mart ayında başlayan dipten dönüşü satın almakta olduğunu görüyoruz. Merkez Bankasının bile yılın son çeyreğinde büyümenin yeniden başlamasını beklediğini açıkladığı bir dönemde bu gelişme şaşırtıcı değil. Eğer bu beklentiler gerçekleşirse borsa bu resesyondan çıkışı da önceden satın almış olacak. Ekonominin yeniden dip yapacağı yönündeki kötümser senaryoların gerçekleşmesi durumunda ise borsa, bu kez bir yanılgıyla karşı karşıya kalacak.
Site adresi: https://www.finansingundemi.com/haber/borsada-riskli-kazanc-dongusu-basladi/261062