Yazdır

Borsa: 48 bin, dolar: 1.45 TL

Tarih: 07 Ağustos 2009 - 01:04

Ekonomist Dergisi son ssayısında "Piyasalarda yeni hedefler" üst başlığı ve "Çıkış mı ? Düşüş mü?" anonsuyla verdiği "Borsa: 48.000 Dolar: 1.45" başlıklı haberiyle "Piyasaların yeni rotasını" kapağına taşıdı. İşte o kapak....

Piyasalarda yeni hedefler Borsa: 48.000 Dolar: 1.45 Global piyasalardan gelen her iyimser haber, gelişmekte olan piyasalarda olduğu gibi Türkiye’de de yankı buluyor. Son bir aydır İMKB Ulusal-100 Endeksi tahminleri alt üst ederek 40.000’ni buldu. Dolar ise baz senaryoları bile alt ederek 1.50’nin altını gördü. Bu pozisyonların, Ekonomist okurları için çok da sürpriz olmadığını söylemeliyiz. Çünkü bu yıl 10’uncu ve 21’inci sayılarımızda bu olasılıkların güçlü olduğunu yazmıştık. Peki bugün ne olacak? Cesur tahminleri yazacak olursak borsa için 48.000 çok uzak değil. Dolar ise bir süre daha 1.50’nin altında kalabilir. Borsada bu öngörü çerçevesinde alım yapmak isteyenlere güçlü portföy önerileri de çıkardık. Ekonomik veri takvimini de riskleri iyi analiz edin diye araştırdık. Saime Dik / Kayhan Öztürk / Ekonomist Dergisi Son dönemde uluslararası piyasalardaki iyimser havanın etkisiyle olumlu seyreden Türkiye piyasaları, geçen hafta Merkez Bankası’nın (MB) yaptığı açıklamaların ardından adeta coştu. İMKB Ulusal-100 Endeksi 40.000 seviyesini aşarak geçen hafta perşembe günü 42.182 seviyesini görür ve buradan kapanırken, bono bileşik faizleri yüzde 11’in altına gerileyerek yüzde 10’un altını zorluyor ki, bu gerçekleşirse Türkiye’nin yakın tarihinde ilk kez tek haneli rakamlar görülecek. Bu iyimserlik rüzgarı, rakamlardan da anlaşılacağı gibi özelikle hisse senedi ve döviz piyasalarında yankı buldu. Son bir ayda İMKB endeksi yüzde 14.16 oranında değerlenirken, birkaç haftadır 1.50’nin altına gerileyen ve 1.49’larda seyreden dolar kuru, geçen hafta 1.48’leri gördü. Böylece 10’uncu sayımızdaki kapak haberimizdeki iyimser senaryoda yer alan dolarda 1.45-1.60 tahmini bandı gerçekleşmiş oldu. Halbuki o tarihlerde piyasa uzmanlarının en çok geçerli olacağı düşünülen baz senaryoda dolar kuru için verilen aralık 1.55-1.75 seviyeleriydi. Öngörülerimiz doğrulandı Borsa içinse 27’inci sayımızda (24-30 Mayıs tarihli) endeksin 35.000 seviyelerinde olduğu dönemde hazırladığımız “Borsada hedef 40.000” başlıklı kapak haberimizde, hedeflerin revize edildiğini ve 40.000-42.000’lerin yeni hedef olduğunu belirtmiştik. Evet, bu öngörülerde bulunduğumuz dönemin üzerinden (dolar kapağı 3 ay önce- borsa kapağı 2 ay önce) çok uzun bir zaman geçmeden bunların realize olduğunu geçen hafta itibariyle gördük. Peki, ne oldu da dolar ve borsaya ilişkin bu öngörüler gerçekleşti. Önce piyasada hızlı bir çıkışla yatırım araçları arasında son dönemde en cazip yatırım araçlarının başına yerleşen borsaya bakalım…. Borsadaki hızın nedenleri Analistlere göre İMKB Ulusal-100 Endeksi, 23.000 seviyesinden başladığı hareketine, global krizin panik evresinin atlatılmasıyla birlikte, risk algılamasının azalmasıyla devam ediyor. Bunun yanı sıra yurt içinde Merkez Bankası’nın (MB) izlediği düzenli şekildeki faiz indirim politikası da bankacılık sektörü önderliğinde borsanın 42.000’lere gelmesinde büyük rol oynadı. Görüştüğümüz analistlerin hemen hepsi, MB’nin faiz indirim politikalarının devam edeceği ve IMF ile bir anlaşma olacağı beklentilerinin bu hızlı yükselişte payı olduğu konusunda hemfikir. Bunun yanı sıra son dönemde yurt dışında global şirketlerin 2’inci çeyrek karlarının da genellikle beklentilerin üzerinde gelmesiyle piyasanın çıkışının güçlendiği ifade ediliyor. Ata Yatırım Araştırma Müdürü Nergis Kasabalı, son bir aydaki yükseliş trendinin global piyasalarda özellikle Amerikan Merkez Bankası’nın (FED) faiz artırımı yapmayacağı yönünde sinyal vermesiyle güçlendiği kanısında. Kasabalı, bunun yanı sıra ABD’de ekonomiyle ilgili olumlu sinyallerin gelmeye başlamasının ve yılın ikinci çeyreğine yönelik verilerdeki düzelmeyle birlikte tedirginlik yaratacak bir durumun olmamasının da global piyasalarda hisse senedi iştahını artırdığını söylüyor. Bütün bu gelişmelere bağlı olarak bir takım fonların gelişmekte olan ülkelere yöneldiğini ifade eden Kasabalı şöyle diyor: “İşte Türkiye de bundan nasibini alıyor. Çünkü gelişmekte olan piyasaların borsaları, ABD borsalarından daha fazla yükseldi. Bazı uluslararası kurumlar, dünya hisse senedi piyasası için olumlu görüşler vererek hedeflerini yukarı çektiler ve bizim gibi ülkelere para akışı arttı.” 44.000 ve 48.000 hedefi Gedik Yatırım Araştırma Müdürü Onur Mutlu ise İMKB’nin bankacılık sektörünün önderliğinde yükseldiğini anımsatıyor. Bankaların karlarının geçen yıla göre daha iyi olduğunu ancak reel sektörde esas faaliyet karlarında yılın ikinci yarısının daha olumsuz olacağını kaydeden Mutlu, “Bu yıl karlarda yıllık bazda reel sektörde ortalama yüzde 20 kar gerilemesi olabilir” diyor. Borsaya ilişkin bu analizlerin yanı sıra yatırımcılar piyasada bundan sonra nasıl bir seyir görüleceğini merak ediyor. Öncelikle analistlerin çoğunlukla bu hareketin 43.000-45.000’lere kadar gidebileceğini düşündüğünü söylemekte yarar var. İş Yatırım Yurtiçi Piyasalar Müdür Yardımcısı Orhan Veli Canlı, piyasalardaki yükseliş trendinin 43.500-44.000 seviyesine kadar devam edeceğini tahmin ediyor. IMF ile yapılacak olan standby anlaşmasının beklentisiyle oluşan olumlu havanın, gelişmiş ve gelişmekte olan ülke borsalarına göre İMKB’nin daha iyi performans göstermesine neden olduğunu söyleyen Canlı şeyle diyor: “Bu beklenti, piyasadaki alım iştahını hala tetiklemekte. Artan bu risk iştahıyla birlikte, özellikle faiz indirimlerinden dolayı bankaların elde ettiği karlar, bankacılık sektörünü güçlü tuttu. Böylece İMKB Ulusal-100 Endeksi şu an bulunduğumuz 42.000 seviyelerine ulaşarak yatırımcılarına yılbaşından beri yüzde 56’lık getiri sağladı.” Kısa vadede İMKB Ulusal-100 Endeksi’nin 43.500 seviyelerine ulaşacağı inancı içinde olduklarını belirten Canlı, şöyle devam ediyor: “Bu noktadan sonra piyasalarımız yurt dışından gelecek olan haberlere ve gelişmiş piyasaların endeks performanslarına göre hareket etmeye devam edecek. Endeks için uzun vadeli hedef olarak 48.000 seviyesini görüyoruz.” Kar realizasyonları olabilir Borsada gelinen 42.000’li seviye nedeniyle artık piyasanın çok ucuz olmadığını ifade eden Nergis Kasabalı ise likidite bolluğu ve iyimserlik nedeniyle yatırımcılara seçici ve dikkatli olmaları koşuluyla alım önerdiklerini belirtiyor. Endeksin 41.000-42.000’li seviyelerinde biraz kar realizasyonu olabileceğini kaydeden Kasabalı, “Ancak sonraki trend de olumlu görünüyor. Aynı hızla yukarıya gidecek gibi düşünmemek lazım. Çok daha yavaş seyredebilir ama ben çok büyük ölçüde kar realizasyonları da beklemiyorum” diyor. Kısacası analistlerin çoğunluğu, endekste 41.000 ve üstünde bir düzeltme hareketi gelebileceğine dikkat çekiyor. Ancak şimdilik düzeltme olsa da global koşullarda radikal bir değişiklik olmadıkça ve Türkiye’de beklenmedik olumsuz bir gelişme yaşanmadıkça endeksin yükselişini sürdürebileceği ifade ediliyor. Almalı mı, satmalı mı? Peki, yatırımcılar bu süreçte nasıl hareket etmeli? Hisse almaya devam mı etmeliler, yoksa satmalılar mı? Analistlerin çoğunluğu bu soruya da endeks yükselmiş olsa da hala alıma uygun yukarı gitme potansiyeli olan hisseler olduğu şeklinde yanıtlıyor. 10 aracı kurumdan derlediğimiz bu hisseleri, yandaki kutuda görebilirsiniz. Bu hisselerin ortak özelliği olarak ise olumlu beklentilerinin devam ediyor olması ile hala prim açısından doyuma ulaşmamış olmaları gösteriliyor. Bu arada şu anda yatırımcılara alım yapmayı öneriyor musunuz şeklindeki sorumuza İş Yatırım’dan Orhan Veli Canlı, şu yanıtı veriyor: “Kritik seviye olarak belirlediğimiz 43.500 seviyesinin altında kalınan noktalardan alımı önerirken, bu seviyenin üstünde dikkatli olunması gerektiğini düşünüyoruz. Zira olası bir kar realizasyonu 43.500 seviyelerinden gerçekleşebilir. Alım stratejisi olarak ise ikinci çeyrek bilançosu kuvvetli ve henüz endekse göre yükselme hareketini tamamlamamış olan hisseleri öneriyoruz. Yüksek kar açıklayan bankacılık sektörü ve normalleşen piyasa koşulları nedeniyle daha iyi bilanço açıklaması beklenen emtialar ile ilgili hisseler alım yönünde düşünülmesi gereken senetlerdir.” Kasabalı da hisse alımı konusunda “Takip ettiğimiz hisselerde bilanço beklentisi iyi olanlara yatırım öneriyoruz. Çünkü alternatif yatırım araçlarında getiriler çok sınırlandı. Genel olarak para borsaya gelmek istiyor. Turkcell, Akenerj, Anadolu Sigorta, Doğuş Otomotiv, Aygaz ve TSKB önerdiğimiz hisseler arasında” diyor. Tehlike çanlarına dikkat Ancak az sayıda da olsa borsada gelinen bu seviyelerin reel durumu yansıtmadığını, artık tehlikeli noktaya gelindiğini, makro ekonomik verilerin bu yükselişi teyit etmediğini düşünen analistler de var. Bu analistler ise yatırımcılara artık borsadan uzak durmalarını ve düzeltme hareketinin başlayıp sonlanmasının ardından gelişmelere göre pozisyon almalarını öneriyor. Çok hızlı yükselişlerin ardından bu destekleyen somut gelişmeler olmadıkça piyasaların geri çekilmelerinin de şiddetli olduğu hatırlatılarak özellikle fiyat bakımından doyuma ulaşmış, çok yükselmiş hisse senetlerinden uzak durulması tavsiye ediliyor. Kısaca özetlemeye çalıştığımız haliyle borsadaki beklentiler de bu yönde. Dolarda neler oluyor? Dolardaki düşüşün nedenlerine gelince. Bunda da yurt dışı piyasalardaki iyimser havanın önemli bir payı bulunuyor. Bu iyimser hava ise dünya ekonomisinde gözlenen toparlanmadan kaynaklanıyor. Finansbank Genel Müdür Yardımcısı Köksal Çoban’ın da vurguladığı gibi bu toparlanma, aslında nisan-mayıs aylarında kendisini göstermişti. Ancak piyasa aktörlerinin, bunun kalıcı olup olmadığı konusunda ciddi şüpheleri vardı. O tarihlerde makro ekonomiye ilişkin gelen olumlu verilere, “Bakalım yaz aylarında da aynı veriler gelecek mi, yoksa bu veriler geçici mi?” gibi sorularla şüpheyle yaklaşılıyordu. Ancak haziran ve temmuz aylarında gelen veriler, özellikle krizden olumsuz etkilenen ve büyük zararlar yazan global bankaların yeniden kara geçmeleri, bazılarının beklentilerin üzerinde kar açıklaması bu şüpheleri dağıttı. Global ekonomi toparlanıyor Global ekonomilerdeki olumlu gelişmeler ve sonuçlarını Fortis Portföy Fon Yöneticisi Göktürk Işıkpınar, şöyle sıralıyor: “Piyasadaki likidite sıkışıklığının azalması, kredi kanallarının açılması, ticarette nispeten artan güven ile uluslararası hareketliliğin artması, dip seviyelere gelen varlık fiyatlarında yukarı yönlü tepkilere neden oldu. Tüketici Eğilim ve Tüketim Anketleri’nin yukarı dönmesi, Sanayi Tedarik Endeksi’nin toparlanma işaret ettiği görüldü. Gerek hisse senedi, gerekse emtia piyasaları ile beraber bu ralliden gelişmekte olan piyasalar da payına düşeni aldı. Bu iyileşmelerin etkisiyle yakından izlediğimiz VIX Endeksi, 45'li seviyelerden 25'li seviyelere kadar gerileyerek yükselişe destek verdi. Son dönemde ABD’de ikinci çeyrek karlarının beklentilerin üstünde gelmesi, 65 dolara gerileyen petrol fiyatlarının tekrar 70 doların üstüne yükselmesi ve ABD’de birinci el konut satışlarının beklentilerin üzerinde gerçekleşmesi de olumlu görünümü destekledi.” Türkiye gelişmelere uyumlu Global piyasalardaki bu gelişmeler, gelişmekte olan piyasalara alan yönelimi artırdı. Ekonomik veriler bunu destekleyince, Türkiye de bundan payını düşeni aldı. Artan risk iştahı ile birlikte yabancı girişlerinde artış oldu. Finansbank’tan Köksal Çoban’ın da belirttiği gibi sanayi üretimindeki daralma, işsizlikteki artış hızının yavaşlaması bunlardan bazıları. Bankacılık sektörünün krizden etkilenmemesi de bir başka önemli unsur… Bu artılar nedeniyle özellikle bonoya olan yabancı talebi arttı. Örneğin Akbank Genel Müdür Vekili Reşit Toygar, 10-17 Temmuz tarihlerinde yabancıların bonoda 1 milyar lira civarında alım yaptığını belirtiyor. MB’nın geçen hafta yaptığı açıklamalar ise Türkiye’nin bu olumlu havasını iyice pekiştirdi. MB, para politikasının önümüzdeki dönem seyrine ilişkin yaptığı açıklamalarda özellikle kalıcı tek haneli piyasa faizine vurgu yaparak, önümüzdeki dönemde faiz indirimine devam edeceğinin sinyallerini verdi. MB’nın açıklamaları yüzde 8’de durması beklenen faiz indiriminin yüzde 7-.7.5 seviyelerine kadar süreceği beklentilerini artırdı. 2010’da faiz artırımı yok MB’nın açıklamaları, aynı zamanda “MB hızlı faiz indirdi ama enflasyon çıkışa geçerse aynı hızla yükseltebilir” endişelerini de giderdi. Abank tahvil/bono masası işlemcisi Namık Kemal Martı, bu konuda şunlara dikkat çekiyor: "Bonodaki aşağı yönlü hareket, tamamen MB açıklamalarına bağlı ve iç dinamiklerimiz kaynaklı. Dış borsalardaki iyi gidişat da önemli ama hareket iç piyasaya odaklı. MB faizleri daha fazla indireceğini, hatta bunun haricinde 2010'da da artırıma gitmeyeceğini bir şekilde ifade etmiş oldu. Bu açıklamanın ardından aşağı yönlü işlemler başladı ve iki günde neredeyse 100 baz puan aşağı indik. Bu önemli, çünkü ondan önceki bir haftaya bakarsanız sadece 5-10 baz puan bandında aşağı yukarı yönlü işlemler gerçekleşiyordu." Ne olacak? Peki, global piyasalardaki olumlu gelişmelerin içerideki gelişmelerle üst üste gelmesiyle piyasalarda yaşanan bu iyimser hava devam edecek mi? Bu aralar krizde “ikinci dalga” teorisini dile getirenler de var. Ancak genel kanı, dibin görüldüğü, yukarı dönüşün ise 2010’da başlayacağı yolunda. Şimdiye kadar gelen ekonomik veriler de bunu destekliyor. Piyasaların verdiği tepkiler de ikinci varsayımın daha kabul gördüğünü gösteriyor. İçeride ise en azından ekonomik verilerdeki kötüye gidiş hızı kesildi. IMF anlaşması şu anda gündemin zayıf bir maddesi gibi gözükse de piyasaları olumlu etkileyebilecek bir etken olarak düşünülüyor. Bu hafta açıklanacak enflasyon verisi sonrası MB’nın faiz kararı da piyasalar açısından önemli. Ağustos ayı kritik Kısa vadede ise ağustos ayı, oldukça önemli. Hazine’nin yaklaşık 22 milyar liralık itfası var. Bu arada bütçe açığı da Köksal Çoban’ın ifadesiyle 55-60 milyar liraya çıkabilir. Bu açığı finanse etmek için, Hazine ağustos ayında itfasından daha çok borçlanmak zorunda kalabilir. Bu da faizler üzerinde baskıyı artırabilir. Çoban’a göre, bu dönem daha sağlıklı atlatılabilirse sonbaharda bonoda tek haneli rakamlar görülebilir. Ayrıca dışarıdaki olumlu havanın bozulması da Türkiye’nin risk primini artırabilir. Ama şimdi dolaylı vergilerle bütçe açığı azaltılmaya çalışılıyor. Bu arada hükümet orta vadeli ekonomik program hazırlığı yapıyor. Zaten MB da yaptığı açıklamada böyle bir programın açıklanması ve uygulanması gerektiğini vurguladı. Çoban’a göre bunların yapılması olumlu havayı destekler. Yapı Kredi Genel Müdür Yardımcısı Mert Yazıcıoğlu da bütçe açığına ve orta vadeli ekonomik programa dikkat çekiyor. Bütçe çağının nasıl finanse edileceğinin belli olmadığına dikkat çeken Yazıcıoğlu, “IMF anlaşması olmayacak gibi görünüyor. Bu durumda ekonomik planın önemi daha da artıyor” diyor. Bonoda tek hane görülür mü? Global piyasalarda sürpriz bir gelişme olmaz ve Hazine ağustos ayındaki borçlanmaları sorunsuz atlatır, IMF ile anlaşma sağlanır ise piyasalardaki iyimser hava devam edecek gibi görünüyor. IMF ile anlaşma olmasa da bütçe açığının nasıl finanse edileceği gibi soru işaretlerine yanıt verebilen ve piyasaları ikna eden orta vadeli bir ekonomik programın açıklanması da yeterli görülüyor. Bu durumda MB faiz indirimine devam edeceği için ağustosta olmasa bile eylülde bonoda tek haneli seviyeler, yani yüzde 10’un altı görülebilir. Dolar 1.40 olur mu? 1.50’nin altına gerileyen dolarda ise şimdi 1.40’lı seviyeler konuşuluyor. Hafta içinde bir açıklama yapan Ata Yatırım Başekonomisti Nurhan Toğuç, ABD'nin 'zayıf dolar, sıfır faiz' politikasıyla bağlantılı olarak dolarda 1.40'lı seviyeleri öngördüklerini söyledi. Çin'in rezervlerinin önemli bir bölümünün dolar cinsinden olduğunu dile getiren Toğuç, ABD'nin zayıf dolar politikasının Çin'e zarar verdiğini, bu konuda iki ülke arasında varılacak bir anlaşmanın doların seyri açısından önemli olduğunu belirtti. Toğuç, “Bu, FED'in para politikasına bağlı olacaktır. Gelecek yılın ilk çeyreğine kadar söz verdiği şekilde faizleri sıfırda tutabilirse 1.40 TL'nin altını da görmek mümkün” dedi. Toğuç’un daha çok doların uluslararası konumundan yola çıkılarak yaptığı bu analize bankacılar daha ihtiyatlı yaklaşıyor. Dışarıda artan iyimserlikle birlikte Türkiye’ye girişlerin artığını söyleyen Finansbank’an Köksal Çoban, içeride ekonomik durgunluk nedeniyle azalan ithalatın da döviz talebini düşürdüğüne dikkat çekiyor. Bunların da kurlar üzerinde düşüş yönünde baskı yaptığını söyleyen Çoban, sadece kurlar düştüğünde alım yapan gerçek kişilerin talebinin ise kurların yükselmesine yetmediğini belirtiyor. Çoban, kesin konuşmak zor olsa da kurlarda 1.40 seviyesini zayıf ihtimal olduğunu düşünürken, Akbank’tan Reşit Toygar, “Olabilir, ama olmasa daha iyi olur” diyor. Yatırımcıya ekonominin risk takvimi 3 Ağustos Pazartesi: Temmuz ayı enflasyon verileri açıklanacak. Baz etkisi (geçen yılın aynı ayında enflasyonun normalin üzerinde olması) nedeniyle temmuz ayı enflasyonunun düşük çıkması bekleniyor. Aksi bir gelişme olursa Merkez Bankası’nın son enflasyon öngörüleri konusunda şüpheler uyanabilir ve faizdeki düşüş süreci sekteye uğrayabilir. 10 Ağustos Pazartesi: Saat 10.00’da haziran ayı sanayi üretimi, 17.00’da ise yine aynı aya ilişkin ödemeler dengesi verileri açıklanacak. Sanayi üretimindeki dipten dönüşün hızı ekonomideki toparlanma açısından önem taşıyor. 11 Ağustos Salı: Temmuz ayı kapasite kullanım oranı verileri yayınlanacak. Bu veri ekonominin üçüncü çeyreğe nasıl bir giriş yaptığı hakkında fikir verecek. Beklentiler üçüncü çeyrekte toparlanmanın hızlanacağı yönünde. Kapasite kullanım oranından farklı bir sinyal gelirse bu konuda şüpheler ortaya çıkabilir. 14 Ağustos Cuma: Bütçe verilerinin açıklanmasında pek takvime uyulmuyor ama eğer bu kez uyulursa temmuz ayı bütçe sonuçları bu tarihte açıklanacak. Bütçe açığının yükselmeye devam etmesi bekleniyor. 17 Ağustos Pazartesi: Mayıs ayı işgücü piyasası verileri yayınlanacak. Beklenen işsizlikteki mevsimlik düşüşün sürmesi ama geçen yıla göre artışın devam etmesi. Eğer yıllık artışta yavaşlama olursa ekonomideki toparlanma konusundaki umutlar artabilir. 18 Ağustos Salı: Merkez Bankası’nın Para Politikası Kurulu (PPK) aylık toplantısını yapacak ve piyasalar kapandıktan sonra faiz kararını açıklayacak. Beklentiler PPK’nın faizdeki indirim sürecine devam edeceği yönünde. 31 Ağustos Pazartesi: Saat 17.00’da temmuz ayı dış ticaret verileri yayınlanacak. 1 Eylül Salı: Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM), temmuz ayı ihracat verilerini açıklayacak. Önceki gün piyasalar kapandıktan sonra açıklanan dış ticaret verileriyle birlikte bu veri piyasalar üzerinde etkili olabilir. İhracatta beklenenin üzerinde bir toparlanma olursa beklentiler olumlu etkilenebilir. 3 Eylül Perşembe: Ağustos ayı enflasyon verileri açıklanacak. Yılın ikinci yarısında enflasyonun yatay bir seyir izlemesi bekleniyor. Bu nedenle ağustos ayında enflasyonda bir miktar artış yaşanması normal karşılanacak. Daha farklı bir gelişme (belirgin bir düşüş veya yüksek oranlı bir artış) ortaya çıkarsa piyasalar üzerinde etkili olabilir. 8 Eylül Salı: Temmuz ayı sanayi üretimi verileri yayınlanacak. 10 Eylül Perşembe: Saat 10.00’da ikinci çeyrek döneme ilişkin milli gelir verileri ve ağustos ayı kapasite kullanım oranı verileri açıklanacak. Saat 17.00’da ise temmuz ayı ödemeler dengesi verileri yayınlanacak. İkinci çeyrekte ekonomideki küçülmenin yavaşlaması ve yüzde 7-9 aralığına inmesi bekleniyor. Beklenenden daha iyi bir gelişme piyasaları olumlu, daha kötü bir gelişme ise olumsuz etkileyecek. Bu arada ağustos ayı kapasite kullanım oranı verilerindeki gelişmeler ise ikinci çeyrekte görülen bu tablonun üçüncü çeyrekte nasıl bir hale bürüneceği konusunda fikir verecek. 15 Eylül Salı: Haziran ayı işgücü piyasası verileri yayınlanacak. Takvime uyulursa ağustos ayı bütçe verilerinin de bu tarihte yayınlanması gerekiyor. İşgücü piyasası verileri ekonomideki toparlanma, bütçe verileri kamu maliyesindeki durum açısından önemli. 17 Eylül Perşembe: PPK, aylık toplantısını yapacak ve piyasalar kapandıktan sonra faiz kararını açıklayacak. 30 Eylül Çarşamba: Ağustos ayı dış ticaret verileri yayınlanacak. ‘AL’ VE ‘SAT’ DİYENLER “Alım öneriyorum, çünkü…” Tuncay Turşucu (Meksa Yatırım Araştırma Müdürü): “Şu anda yukarı yön devam ediyor. Yükselişi engelleyecek herhangi bir gelişme yok. Hatta aksine gerek MB’nin gerekse dünyadaki merkez bankalarının verdiği sinyaller ekonominin canlanması için gerekirse faizlerin ve enflasyonun daha da düşeceği yönünde. Endeksi yukarı taşıyan bu rüzgarın önümüzdeki dönemde de devam edeceğini düşünüyorum. Bu nedenle yatırımcılara alım öneriyorum. Geleceğe yönelik beklentiler iyi olduğunda bunun borsalara etkileri her zaman yukarı yönde olur. İnsanlar en kötünün geride kaldığına inanıyorlar yavaş yavaş, bu da piyasaları yukarı itiyor.” “Alım önermiyorum, çünkü…” Adem Özen (Eti Yatırım Araştırma Yönetmeni) 321 38 38 “Şu anki mevcut durumda mantıken İMKB’de bu seviyelerin olmaması gerekiyor. Endeks teknik olarak 43.000-43.500’lere gelebilir. Ancak hiçbir makro ekonomik gösterge bu yükselişi teyit etmiyor. İstihdamda ve tüketimde yeterli bir canlanma olmaması nedeniyle bu kadar iyimser olunmaması gerekiyor. Kısacası bu toz pembe bakış açısını destekleyecek veriler yok. Birilerinin kralın çıplak olduğunu söylemesi lazım. Ben böyle düşünüyorum. Yükselişin desteklenmesi için ekonomik datalarda daha somut iyileşmeler görülmesi gerekiyor.” “Hissede olanlar, TL’ye geçebilir” Afa Boran (Shuua Capital Türkiye Müdürü) “İMKB’nin dünya borsalarından daha hızlı olarak geldiği 42.000 seviyeleri, kriz öncesi rakamlar. Bu rakamlar çok mantıklı değil. Çünkü genel ekonomi, bankacılık sektörü haricinde çok da parlak değil. Benim beklentim, endeksin 45.000’e kadar gidebileceği şeklinde. Buraya da çok fazla bir şey kalmadı. Endeksin 1-2 yıllık bir süreçte aşağıda -görülme ihtimali düşük olmakla birlikte- 25.000, yukarıda ise 45.000 bandında hareket edeceğini düşünüyorum. 22 Mart’ta Ekonomist dergisindeki verilere göre İMKB’nin Fiyat/Kazanç oranı, yüzde 6.9’du. Bu gün ise 12 seviyesine geldi. Yani fiyat olarak cazibesini yitirdi. Gelinen bu noktada hissede olan yatırımcı TL’ye geçmeyi deneyebilir. Çünkü gelinen noktalara rağmen TL hala cazip. Para kazanmak, sadece paranın değerini artırmak değildir. Gerektiğinde paranızın değerini korumayı da bilmelisiniz.” Yükselişin devamına inananlar için 10 aracı kurumun ‘al’ verdiği hisseler Bu çalışmada 10 aracı kurumun ‘al’ verdiği model portföylerinde yer alan hisse senetlerine yer verdik. Bu kurumlar endeks yükselse de düşse de daha primsiz olarak gördükleri, beklentisi güçlü olan ve bilanço verileri de olumlu beklenen hisse senetlerini yatırımcılarına öneriyorlar. Bu kurumlardan aldığımız hisseleri ayrıca en çok önerilenler olarak da ayırdık. Yatırımcılara ‘al’ yönünde en çok tavsiye edilenler arasında Halkbank-Turkcell-Enka İnşaat (4), Akenerji-Anadolu Sigorta-Türk Telekom (3) olarak öne çıkıyor. Kurum bazında öneriler ise şöyle: Ata Yatırım: Turkcell, Akenerj, Anadolu Sigorta, Doğuş Otomotiv, Aygaz, TSKB Acar Yatırım: Türk Telekom, Erdemir, Aksigorta Enka, Ford Otosan ve Turkcell. Galata Menkul Değerler: Enka İnşaat, Tüpraş, İş GYO, Atakule GYO. Gedik Yatırım: Aygaz, TAT Konserve, Turkcell, Mardin Çimento, BİM, Aselsan, Petkim, Arçelik. Global Menkul Değerler: Akenerji, Anadolu Cam, Arçelik, Anadolu Sigorta, Enka İnşaat, Gübretaş, Halkbank, Kardemir, İş Bankası, Otokar, Tav Holding, THY; Trakyacam, Türk Telekom, Tüpraş, Vakıfbank. HSBC Yatırım: Anadolu Hayat Emeklilik, Enka İnşaat, Erdemir, Garanti Bankası, Halkbank, Tekfen Holding. İş Yatırım: Anadolu Sigorta, Doğuş Otomotiv. Halkbank, Petkim, Sabancı Holding, Selçuk Ecza, TAT Konverve, Turkcell, Tekfen Holding. Şeker Yatırım: Selçuk Ecza, Türk Traktör, Türk Telekom, Ford Otosan, Akçansa, Akenerji, Halkbank, Koç Holding. Turkish Yatırım: Akbank, Akenerji, Alarko Holding, BİM, Doğan Holding, THY, TSKB, Tüpraş, Aksigorta, Hürriyet, Koç Holding, Türk Telekom. Yatırım Finansman: Otokar, BİM, Anadolu Hayat Emeklilik, Akenerji, Akçansa. Bankacılar ne diyor? “Durum iyi ama kriz bitti anlamına gelmez” Aykut Demiray (İş Bankası Genel Müdür Yardımcısı) “Yurt dışından başlayan bir düzelme var. Birçok kesim ‘en kötü geride kaldı, ama iyileşme zaman alacak’ diye düşünüyor. Mevcut denge çok kararlı bir denge değil, yurt dışında bozulma yaşanabilir. Bu arada Türkiye’de finansal sistem sağlam ama reel sektörde ciddi sorunlar var. Şu anki durum iyi, ama bu ‘kriz bitti’ anlamına gelmez. Sadece finansal piyasalarda belirli iyileşmelerden söz edilebilir. Türkiye krizi ciddi şekilde yaşıyor ama önemli bir güveni de taşıyor. Bunun en önemli nedeninin, işler kötüye giderse IMF ile anlaşılacağına olan inanış olduğunu düşünüyorum.” “MB ilk defa ‘faiz artırmayacağım’ dedi” Reşit Toygar (Akbank Genel Müdür Vekili) “MB, ilk defa 2010’un sonuna kadar faizleri artırmayacağını söyledi. Böylece ‘gecelik faizler yüzde 7-7.5’a kadar inecek’ mesajının yanı sıra önümüzdeki 14-15 ay faiz artırmayacağının mesajını da verdi. MB açıklamalarının ardından gelen alımlarla bono bileşik faizleri ve dolar düştü. Vatandaşların döviz alımlarına rağmen döviz kurundaki baskı artıyor. Kesin seviye söylemek zor ama bu iyimser hava devam ederse 1.40’lara da inebilir. Ama ihracat ve ekonomik dengeler açısından bu seviyelerde kalması daha iyi olur.” “Piyasalardaki risk iştahı arttı” Köksal Çoban (Finansbank Genel Müdür Yardımcısı) “Dünya ekonomisi toparlanıyor ve bunun geçici olmadığı görüldü. Bu da global piyasalardaki iyimserliği ve risk iştahını arttırdı. MB faizleri yüzde 7’ye kadar düşürebileceğini ve 14-15 ay bu seviyelerde tutacağının sinyalini verdi. Bu da bonodaki senaryoyu değiştirdi. Şimdi bileşiklerin yüzde 10’un altına sarkma ihtimali var. Hazine’nin ağustos ayında 22 milyar liralık itfası var. Bütçe açığı da 55-60 milyar liraya çıkabilir. Bu dönem daha sağlıklı atlatılabilirse sonbaharda tek haneli rakamlar görülebilir. Bu iyimser hava doları 1.45’e taşıyabilir ama 1.40 zor görünüyor.” “Ekonomik program önemli” Mert Yazıcıoğlu (Yapı Kredi Bankası Genel Müdür Yardımcısı) “Artan bütçe açığı sonbaharda Hazine’nin borçlanma ihtiyacını artırması bekleniyordu. Bu arada ağustos ayında yüklü itfalar var. Bunlarda borçlanma faizi üzerindeki baskıyı artırır mı endişeleri vardı. MB’nin açıklaması, bu endişeleri dağıttı. Bu da piyasalarca olumlu algılandı. Biz son iki program hariç yaptığımız IMF programlarına sadık kalmamış bir ülkeyiz. Şimdi IMF’in garantörlüğü de yok. Piyasalardaki iyimserliğin devam etmesi için yeni bir beklenti lazım. Bu açıdan orta vadeli ekonomik program önemli.”
Site adresi: https://www.finansingundemi.com/haber/borsa-48-bin-dolar-145-tl/260869