DOLAR 1.47'Yİ KIRARSA, IMF YATAR
Tarih: 27 Temmuz 2009 - 04:09
Dolar kurunun 1.52-1.47 TL bandını da kırarak düşüşünü sürdürmesi, küresel piyasalardaki iyileşmeye bağlı olarak, sermaye girişinin hızlandığı yorumunu güçlendirecek. Ekonomi yönetiminin IMF'ye ilgisi azalabilir.
Çarşamba sabahı yayınlanan yazımız, gündeme yetişmekte zorlandı. Dolar kurunun 1.50 TL'yi kırabileceği yönündeki öngörümüz beklenenden hızlı hayat buldu. Bu noktada, dolar kurunun içeride 1.52-1.47 TL bandını kırması, Dow Jones Endeksi'nin 9.000 puanı ve euro-dolar paritesinin de 1.4250 çıtasını kırdıktan sonra yükselişini sürdürmesine bağlı gözüküyor. Uzmanlar, bu satırları kaleme aldığımız cuma öğle saatleri itibariyle, Dow Jones'un iki gün arka arkaya 9.000 puanın üzerinde kapanış gerçekleştirmesi halinde, dünya borsalarında yukarı yönde trendin, alım yönündeki hareketin hız kazanacağını belirtmekteler. Bu çerçevede, İstanbul Menkul Kıymetler Borsası (İMKB) da bu gelişmelerden nasibini aldı. Nitekim, endeksin 40.000 puanı kırıp kıramayacağından söz etmemden iki gün sonra, cuma gününün ilk seans bitiminde, İMKB perşembe günü kapanışa göre yüzde 2,08'lik artışla, 39.709 puan seviyesine ulaşmıştı. Tabii, bu yükselişten nasiplenememiş yatırımcıların "Çok hızlı tırmandı, mutlaka düzeltme olacaktır" yorumlarını doğal karşılamak lazım. Çünkü, herkes kaçan fırsatı bir noktasından yakalamak istiyor.
İyi habere açlık
Esasen, iktisadı bilimsel boyutunda takip eden insanlar olarak, piyasa psikolojisini ve insanların ekonomik kararlarını etkileyen süreçlerin matematiksel modellemesine yönelik çalışmaları büyük bir saygı ve merakla takip ediyorum. Bir gün, insanların yatırım kararlarını etkileyen psikolojik ortamı şekillendiren koşulların matematiksel modellemesi oluşturulabildiğinde, piyasalarda ters köşeye yatırma olaylarının da azaldığını göreceğiz Ancak, temel analiz boyutunda konuyu incelersek, psikolojik olarak piyasaların olumlu ve olumsuz haberleri ardı ardına satın alma istiap hadleri olduğunu fark ediyoruz. Piyasalar, Lehman Brothers'ın battığı ve küresel krizin derinlik kazandığı eylül sonunda bu yana, kötümser haber satın alma istiap hadlerini doldurmuş durumdalar. Bu nedenle, en ufak bir iyimser habere dahi açlık duyulduğu ve normalin üzerinde tepki verildiği açıkça görülmekte. Bu çerçevede, açıklanan reel sektör ve finans kurumlarının karlılık ve bilanço verilerine yönelik tepkileri birlikte gözlemliyoruz. Esasen, reel sektör şirketlerinin bu karları, ciddi ölçüde istihdam azaltarak, masrafları kısarak, işgücü maliyetlerini minimize ederek sağladıkları fazlaca ön plana çıkamıyor. Şirket karlılıklarının beklenenden iyi çıkması başlı başına yeterli görülmekte. Bu nedenle, küresel borsalarda bu sürecin kalıcı hale geldiğine de şahit olabiliriz.
IMF işi yatar mı
Açıkçasını söylemek gerekirse, mayıs ayında pozitife dönmüş olan net sermaye hareketi ve Net Hata ve Noksan kaleminden girmeyi sürdüren kaynak, Türkiye'nin döviz arzını artırıyor ve dış borçların çevrilmesine ve dolar kurunun gevşemesine katkı sağlıyorsa hükümetin bu trendi kalıcı olarak algılaması halinde, IMF'yle bir anlaşma olasılığı iyice zayıflayabilir. Bu noktada, IMF'yle bir anlaşma imzalanmasa da Başbakan Yardımcısı Ali Babacan'ın başkanlığındaki ekonomi yönetimi, hali hazırda orta vadeli mali programı ve bu yılla birlikte önümüzdeki 2 yılın makro hedeflerini yeniden revize edecekler. Ekonomi yönetimi, yapacağı program revizyonu ile IMF olmasa da sanki varmış gibi yürütülen bir mali disipline işaret ederse, Faiz Dışı Fazla konusunda yeniden hedefler oluşturulursa dolar kurunun da gevşek seyretmesine bağlı olarak, piyasaların IMF konusundaki ısrarı veya arayışı zayıflayabilir. Türkiye, mali disiplin konusundaki kararlılığını teyit eden bir mali programın yanı sıra, IMF'den gelebilecek kaynağı başka imkanlarla temin edebildiği bir süreç yakalamışsa, IMF başlığı, beklenenden daha hızlı gündemden düşebilir, tamamıyla yatabilir.
İhracatçı kesim tedirgin
Dünya ticareti toparlanma sürecindeyken ve iç talep zayıfken, Türkiye'nin ihracat hacmine 2009'un ikinci yarısında ayağa kalkabilmemiz için ihtiyacımız olacak. Ancak, doların 1.56-1.62 TL bandında olması gerekirken, 1.50 TL'yi kırmış olması, orta vadede, Türkiye'nin dış ticaret hadleri için iyi sinyal anlamı taşımıyor. Türkiye İhracatçılar Meclisi başta olmak üzere, iş dünyasını temsil eden sivil toplum örgütlerinin tepkisi bu açıdan merak edilmekte.
Bu noktada, bankalarımızın ve ciddi dış kredi yükü olan şirketlerimizin, ayrıca konut veya otomobil kredisini veya kira kontratını yabancı para cinsinden yapmış olan kimi vatandaşlarımızın döviz kurlarındaki gerilemeden memnuniyet duyacakları bir gerçek. Ancak, şirketlerin ve bireylerin döviz cinsinden borçlarının hafiflemesi ile Türkiye'nin dış ticaret hadlerinin iyileştirilmesi noktasında her kesimi tam anlamıyla mutlu edemeyeceğimiz bir denge söz konusu. Bakalım bu süreci nasıl aşacağız?
KEREM ALKİN-REFERANS
Site adresi: https://www.finansingundemi.com/haber/dolar-147yi-kirarsa-imf-yatar/260560