Yapı Kredi Yatırım Genel Müdürü Ahmet Yıldırım, Uluslararası Para Fonu (IMF) ile anlaşmanın finansal açıdan olmazsa olmaz niteliği taşımamasına karşın bütçedeki disiplini sağlama açısından önemli olduğunu söyledi. Anlaşmanın olmamasını daha yüksek bir ihtimal olarak gördüğünü belirten Yıldırım, "Türkiye, IMF ile yaşanan belirsizlikten rahatsız olan bir ülke performansı göstermiyor. IMF anlaşmasının olmaması daha yüksek bir ihtimal. Bu anlaşmazlığın sebebini tam olarak bilmiyoruz" dedi. Piyasadaki fiyatlara IMF ile anlaşma olmama ihtimalinin yansımadığını ifade eden Yıldırım, özellikle uzun vadeli güven açısından güvenilir bir ekonomik program çerçevesinin hayata geçirilmesinin büyük önem taşıdığını kaydetti. Yıldırım, IMF'li bir programa piyasada güven duyulmasının daha kolay olabileceğini belirterek, "Olmasa da dünyanın sonu olmaz. Biz son sekiz aydır bu olaya 'olmayabilir' şeklinde bakıyoruz. Anlaşması olmazsa bunun Türkiye ekonomisine ve piyasalarına olumsuz yansımaları olur, ama anlaşma olursa, bütçedeki disiplini ve bu sayede de Türkiye'nin daha fazla fonu çekmesini sağlayabilir" diye konuştu. Yıldırım, anlaşmanın olmaması durumunda faizlerde de kesinlikle bir artış olacağını söyledi. Ayrışmanın sebebi bankacılık Türkiye'nin, özellikle kendi bölge piyasalarında son dönemde bir ayrışma gösterdiğini ifade eden Yıldırım, bunun sebebini bankacılık kesiminin temellerinin çok sağlam olması olarak açıkladı. Bankacılık sektörünün borsadaki payının yüzde 40 civarında olduğunu kaydeden Yıldırım "Böyle performans gösteren bir borsanın yatırımcısı olması kaçınılmaz. Dünyadaki likiditenin gittiği gelişmekte olan ülkeler ve birkaç büyük ülkeden bir tanesinin Türkiye olduğunu gözlemliyoruz" dedi. Türkiye ekonomisinin diğer birçok ülkeye göre daha büyük ve dış ticaret açısından daha kapalı bir ülke olmasının ayrışmada etkili olduğunu belirten Yıldırım, hanehalkı borçluluk oranının da hala düşük olduğunu ifade etti. Yıldırım, şunları söyledi: "Türkiye'de bir mortgage kredisi piyasası yok, dünyada krizin temel sebebi olarak görünen yüksek riskli türev ürünler yaygın değil. Aynı bölgedeki benzer bazı ülkelerin aksine döviz kredileri çok düşük seviyede. Bankacılık kesimi çok sağlam. Sermaye yeterlilik oranları yüzde 16-17 seviyesinde. Türkiye'de bankalar karlı. Bankacılık sistemine müdahale etmek zorunda kalmayan dünyadaki çok nadir ülkelerden biri Türkiye." Yıldırım ayrıca, İstanbul Menkul Kıymetler Borsası'nda bankacılık sektörü dışında enerji ve telekom sektörlerinin de cazip olarak öne çıktığını söyledi. Konsolidasyon kaçınılmaz Türkiye'de aracı kurumların çoğunun komisyon gelirlerinin operasyon giderlerini karşılamadığını belirten Yıldırım, "Komisyonlar o kadar dibe vurdu ki para kazanmak gerçekten zor. Türkiye'deki aracı kurumlar arasında bir konsolidasyon bekliyorum, ne olursa olsun lisansların bir değeri var ve bir şekilde bunlara bir çıkış yolu sunmak lazım. Arkasında banka olan aracı kurumların sermayeleri daha güçlü ve bankalarının networklerini kullandıkları için işlem hacmi sayesinde daha fazla komisyon geliri elde ediyorlar. Konsolidasyon kaçınılmaz" diye konuştu. En dip ilk çeyrekte yaşandı Önümüzdeki günlerde açıklanmaya başlanacak olan 6 aylık bilançoların ilk çeyreğe nazaran daha iyi gelmesini beklediklerini dile getiren Ahmet Yıldırım, "Ekonomideki kötüleşme hızındaki azalmaya paralel daha iyi bilanço bekliyoruz. Bankalar kredi vermeye başladı, otomotiv daha iyi. İlk çeyrekteki olumsuz hava azalıyor, beklentiler daha iyi" diye konuştu. Yıldırım, ilk çeyrekte yaşanan yıllık bazda yüzde 13,8 oranındaki küçülmenin beklentilerden kötü olmasına rağmen, krizin en dip döneminin ilk çeyrekte yaşanmış olabileceğini söyledi. Büyümede son çeyrekte ise kesinlikle yıllık bazda artı görüleceğini ifade eden Yıldırım, ikinci ve üçüncü çeyrekte daralmanı hızında azalış olacağını belirtti. REFERANS