HÜSEYİN SÜMER [email protected] Bankaların yeni Ali Cengiz oyunu Türkiye ve dünyanın bir numaralı gündemi işsizlik. O nedenle bu günlerde işçi örgütlerinin sesinin yüksek çıkması normal. Peki böylesi krizin olduğu bir dönemde, Başbakan Erdoğan'ın teklifine sıcak bakmayıp daha fazla zam istemeleri sizce anormal değil mi? Hele hele yılın ilk çeyreğinde ekonominin yüzde 13,8 küçüldüğü, işsizlik rakamlarının yüzde 15,8 seviyelerine geldiği bir dönemde. Daha fazla ücret istenirken acaba işsiz dolaşan insanlar sendikaların bu talebi için ne düşünüyordur? 'Kriz varsa çare de var' kampanyalarına katılıp çözüm yolunda mesafe alan sendikaların daha gerçekçi olmaları gerekmez mi? Bence sendikalar, krizde ücret pazarlığı nasıl yapılır noktasında strateji geliştirmelidirler. Hele hele böylesi stresli ve gergin ortamlarda, hep isteyen pozisyonda olmaktansa makul isteklerle kamuoyunun önüne çıkılmalı. Aksi halde bir kısım insanları memnun etmek adına çok büyük işsizler ordusundan tepki alınır. Tabii ki sendikalar, kendi tabanının haklarını savunacak. Normal şartlarda talepleri kabul edilemez değil. Türk-İş'in son dönemdeki yapıcı tavrını da unutmayalım. Ancak bu dönemde krizi hiç iyi yönetemeyen kesimlerin pozisyonuna düşme tehlikesi de var. Hatırlarsanız, bir kesim var ki krizde karlarına kar katmaktan geri durmadılar. Hiç acımadan birçok şirketin batmasına göz yumdular. Kimden söz ettiğimi anlamışsınızdır. Kredi verme noktasında reel sektöre cimri davranıp onların batmasına seyirci kaldılar. Kamu vicdanı, bu kesimi hiç unutmayacak. En son kart ücreti alınması noktasında çok büyük kulis yapan bu kesimin oyunu son anda bozulmuştu. Yeni hazırlanan yasanın içinden 'her yıl kart ücreti alınır' ifadesi, son anda tüketici örgütlerinin bastırmasıyla çıkartılmıştı. Vatandaşın, hükümetin ve reel sektörün yek vücut olup krizi aşmak için alın teri döktüğü bir ortamda 'ne kadar yontabilirim'in hesabını yapanlar uslanmış görünmüyor. Bunların Ali Cengiz oyunları hiç bitmiyor. Şimdi de başka başka isimler altında kart ücreti almanın yolunu bulduklarına şahit oluyorum. Bu kez de, Sanayi Bakanlığı'nın kapısını çalmışlar. Yıllık kart ücreti için yeni bir kurul oluşturacaklarmış. Amaç, yasal yollardan alamadıkları kart ücretini kurul yoluyla mubahlaştırmak! Olay şu: Aslında mevcut haliyle bankaların tüketici sorunlarını çözen bir birimi var; Türkiye Bankalar Birliği Müşteri Şikayetleri Hakem Heyeti. Biliyorsunuz bir de Tüketici Sorunları Hakem Heyeti var. Bununla karıştırmayın. Bu hakem heyeti, kamunun önderliğinde sivil toplumun da temsil edildiği bir ortamda il ve ilçelerde örgütlenmiş durumda. 1995 yılından bu yana faaliyet gösteriyor. Bir de 4077 sayılı yasası bulunuyor. Tıpkı bir mahkeme gibi çalışıyor. En son gelinen noktada, bankalar kendi hakem heyetinin içine devleti de ortak etmek istemişler. Veya yeni Kredi Kartları Kurulu oluşturmayı arzu etmişler. Amaçları, burada alınacak kararın altında devletin de imzasının olduğunu vurgulamak. Böylece alınacak yıllık kart ücretinde, "sadece bankaların üyeleri değil, bakın devletin de temsilcisinin olduğu yerde karar verildi" mazeretinin altına sığınmış olacaklar. Bu yolla yıllık kart ücretini yasanın içine koyamayan bankalar, bu kurul ile kart ücretinden alacakları yıllık 2 milyar TL gelirden mahrum olmayacaklar. Böyle bir şey olabilir mi? Niye olmasın; konu bankaların istekleri olunca. Tabii, Sanayi Bakanlığı yetkilileri böyle bir durumda, bankacıları kovmaktan beter etmiş! Krizi fırsata çevirmek için bankaların oynadığı en sonuncu Ali Cengiz oyunu işte böyle. İşçilerin ücret pazarlığı için masaya oturan sendikaları o nedenle uyarıyorum. Sürekli isteyen olup kendi isimlerinize antipati duyurmayın. Bakalım sırada, bankaların ne tür istekleri olacak? Bizi izlemeye devam edin. [email protected] 07 Temmuz 2009, Salı