Yazdır

CDS TARTIŞMASI: SENTEZE ULAŞMAK

Tarih: 26 Haziran 2009 - 02:16

CDS piyasasının gelecekteki altyapısı ve düzenleyici denetim mekanizmaları üzerine yapılan tartışmalar, son sekiz aydır çok gündemdeydi ama bu endüstride elle tutulur somut gelişmeler henüz yeni yeni görülmeye başlandı. Ancak Banker’in yuvarlak masasının da ifşa ettiği üzere gündeme yepyeni...

CDS TARTIŞMASI: SENTEZE ULAŞMAK Liderlikle ilgili yuvarlak masa toplantıları serisi CDS piyasasının gelecekteki altyapısı ve düzenleyici denetim mekanizmaları üzerine yapılan tartışmalar, son sekiz aydır çok gündemdeydi ama bu endüstride elle tutulur somut gelişmeler henüz yeni yeni görülmeye başlandı. Ancak Banker’in yuvarlak masasının da ifşa ettiği üzere gündeme yepyeni sorular gelecek. Michelle Price Tezgahüstü (OTC) global kredi temerrüt takası piyasası kadar insanları hızla yerinden hoplatabilme yeteneği olan çok az finans sektörü vardır. Bu sefer de geçen yıl kredi temerrüt takası (CDS) diye bir şeyden ya tesadüfen haberleri olmuş ya da bir şekilde karşılarına çıkmış bir kaç politika yapıcı yerinden zıpladı. Ancak 2008 Eylül’ündeki Lehman Brothers’ın çöküşü ve birkaç gün sonra da American International Group’ın (AIG) neredeyse kaçınılmaz hale gelmiş devriyle, piyasaların göreceli istikrarı iyice bozularak, bu endüstri, global düzenleyici ve politik projektörlerin önüne doğru itildi. CDS piyasasındaki büyük oyuncularla birlikte Lehman’ın ve AIG’in çöküşlerinin de inkar edilemez bir şekilde ispatladıkları gibi CDS piyasasının sınırlandırılması, düzenlenmesi ve süreçleri ile altyapılarının resmileştirilmesi gerektiği iddia ediliyor. Bir yandan piyasa izleyicileri, bazı düzenleyiciler, politika yapıcılar, takas evleri, endüstriyel organlar ve dealer’lar, CDS piyasasının geleceği hakkında kendi vizyonlarını ite kaka anlatmaya çalışırlarken; CDS piyasası ise bir yıldan kısa sürede hızla büyüyerek global finans arenasının en iddialı alanlarından biri haline geldi. Ancak acaba tüm bu yaygaraların gerçekten haklı nedenleri var mı? Bazı panelistler, CDS piyasalarının gelecekteki altyapıları ve düzenleyici denetlemeleri üzerine yapılan bu tartışmanın, düzenleyicilerin bir kısmındaki eğitim eksikliği yüzünden özünden saptırıldığını düşünüyorlar. Deriv/Serve ve Yeddi Emin ve Takas Kurumu’nda (DTCC) yönetim direktörü olan Peter Axilroad, CDS piyasası üzerine yığılan suçlamaların büyük ölçüde yanlış anlaşılmadan kaynaklandığını ileri sürüyor ve ayrıca bugün giderek yayılan global finansal krize katkısının herkesin düşündüğünden çok daha az olduğunu ekliyor. Yükümlülüklerini yerine getirmemiş CDS kontratları üzerindeki baskı şu anda, tıpkı Lehman Brothers’ın çöküşü sırasında yaşanan bariz fenomen gibi aşırı abartılıyor. Lehman’ın 2008 Eylül’ündeki iflası sırasında bankalarda üzerinde brüt bazda 72 milyar dolar civarında tutarın yazılı olduğu CDS’i varken, net hesabına gidildiğinde temerrütten koruma kapsamındakilere ödenen toplam fon miktarı, sadece 6 milyar dolarda kalmıştı. Axilroad, “Yani insanların kafasında olağanüstü kocaman bir olaymış gibi büyüttüklerinin aslında küçük bir uvertür kırıntısı olduğu anlaşılmıştı” diyor. Buna rağmen panelistler, destekleyici piyasa altyapılarının geliştirilmesi konusunda büyük oranda uzlaşıya vardılar. Temeller atılıyor Pek çok iyi işin daha şimdiden temelleri atıldı bile. DTCC, ocak ayında, tüm merkezi takas tedarikçilerini ayrım gözetmeksizin, merkezi bir trade bilgileri veritabanı olan kendi bilgi ambarıyla desteklemeyi ve OTC türevlerinin yaşam döngülerinin en başına kadar izlenmesini otomatik hale getirerek merkezileştiren altyapılara destek vermeyi kararlaştırdı. Büyük kredi türevleri dealer’ları, ciddi tartışmalardan sonra şubat ayında, tüm CDS kontratlarını ağustosa kadar Avrupa merkezli bir Merkezi Karşı Taraf (CCP) ile takas edeceklerine dair yazılı taahhüt verdiler. Bu arada, ABD vadeli işlemler ve emtia takas kuruluşu Intercontinental Echange (ICE) ile ICE’nin çoğunluk hissesine sahip olduğu dealer’ların mülkiyetindeki bir konsorsiyum olan Clearing Corporation’ın ortaklaşa kurdukları ICE Trust, ilk endeks bazlı CDS kontratı takaslarına mart ortasında başladı. Ancak en olumlu gelişme ise bin 500’den fazla piyasa oyuncusunun, nisan başında devreye giren yeni CDS ‘big bang’ protokolüne imza atmalarıydı -ki bu protokol sayesinde global CDS kontratları ile Kuzey Amerikalı CDS ticareti kuralları çok daha standartlaştırılmış olmakla birlikte anlaşmazlıklara daha iyi çözümler bulunabilecek-. Yasak tutkusu Ancak kısmen de olsa dünya genelindeki düzenleyici politika yapıcıların ve etrafa ilham veren birkaç meşhur endüstrinin tutkularının yayılmacılıkları ve bazen de potansiyel anlamda tehlikeli olmaları yüzünden bu alan, halen büyük belirsizliklerle dolu anlaşmalarla karakterize ediliyor. Gerçekten de diğerlerinin yanı sıra Meclis’in Tarım Komitesi başkanı olan kongre üyesi Collin Peterson ile global finansör George Soros’un CDS pozisyonlarının yasaklanması gerektiğini ileri süren tavırları, CDS endüstrisinin korumak zorunda bırakıldığı savunmacı pozisyonun derecesini anlatmaya yetiyor. Ancak bu durum, aynı zamanda Uluslararası Takas ve Türevler Derneği’nin (ISDA) global politika başkanı Richard Metcalfe’ın da dikkat çektiği gibi iyi eğitim seviyesine sahip bir tartışmanın ne kadar acil olduğunun da bir göstergesi. Futures ve Options Derneği’nin CEO’su Anthony Belchambers, CDS piyasasının hem ürün çeşitliliğinin hem de rekabetçiliğinin muhafaza edilmesi gerektiğinin altını çiziyor. Artan düzenleyici denetlemeler sürecinin, CDS enstrümanlarının ya sayısını azaltacak ya da genel anlamda yalınlaştırılmasına neden olacak bir “piyasa baskısı” oluşturmasından endişelendiğini dile getiriyor. Belchambers, “Bunun korkunç bir hata olacağını düşünüyorum” diye de ikaz ediyor. Şikago Ticaret Borsası’nın takas departmanının başkanı ve yönetim direktörü olan Kim Taylor da bu görüşe katılıyor ve ayrıca doğacak düzenleyici rejimin gelecekteki inovasyonlara sekte vurmaması gerektiğini de ekliyor ve “Şu anda finans piyasalarında inovasyonun hiç de hoş kaçmayacak bir terim olduğunun farkındayım ancak finansal piyasaların ve para piyasalarının bu kısmının, ekonominin geneline çok önemli katkıları olduğunu düşünüyorum” diyor. Piyasa zarar görebilir Dealer camiası zaten işte tam da bu nedenden, bu tip işlemlerin standartlaştırılmasının gerektirdiklerinin CDS kontratlarının asıl işlevini yani risklere karşı korunma özelliğini baltalayacağını ileri sürerek, OTC CDS piyasasının, merkezi işlemler defterine taşınmasına şiddetle karşı çıktı. Bu gelişmeye en güçlü destek ise Senato Tarım Komisyonu Başkanı Tom Harkin’in OTC türevlerinin borsalarda işlem görmesi için bir yasa teklifi sunduğu ABD’den geldi. Ancak panelde, Taylor’ın bu tür bir anlayışı tek kelimeyle mantıksızlık olarak açıklamasıyla, böylesi bir gelişmenin piyasaya zarar vereceği üzerinde fikir birliğine varıldı. Global takas borsalarının, CDS kontratlarının takasını desteklemek için takas alanlarına yöneldiğine dair pek çok piyasa gözlemcisinin sahip olduğu kanıya rağmen, Liffe NYSE Euronext’de sabit getirili türevler müdürü John O’Neill, çok az sayıda borsanın böyle bir uygulama içinde bulunduğunu ileri sürerek bu iddiayı yalanladı. O’Neill, “Standartlaştırılmış belirli ürünler takas için uygun olabilirler ve eninde sonunda muhakkak takas borsalarına da gireceklerdir ancak şu anda böyle olmayanlar da var. Bu piyasada çalışan insanların aradaki dengeyi çok iyi bildiklerini zannediyorum” dedi. Metcalfe, düzenleyicilerin CDS piyasasını zaten düzenlemiş olan yöntemlere odaklanmaları gerektiğini söylerken, “Kendi kendine olan bir düzenlemeden veya devasa kazançları olabilecek şekilde piyasayı yönlendiren bir şeffaflıktan bahsedip bahsetmediğimize bakmaları gerekir” diye de ekledi. Parçalanmışlık Pek çok tarafın global seviyede düzenleyici bir rejim çağrılarına rağmen, özellikle de ISDA tarafında, CDS piyasasının yerel seviyede kontrol edilmesi yönündeki isteğin galip geleceğine kesin gözüyle bakılıyor. Bu konunun altı, Japon bir çalışma grubunun 2010’da hayata geçecek şekilde CDS kontratları için Tokyo merkezli bir takas evi geliştirme planlarını ifşa etmeleriyle nisan başlarında çizildi. Japon bir takasçının faaliyete geçmesiyle dünyadaki CDS takası altyapısı başlıca üç kıtaya bölünmüş olacak: Kuzey Amerika, Avrupa ve Asya. Ancak böylesi bir düzenleme, Belchambers’in deyimiyle, küreselleşen ortak standartlar ve sınırlar ötesi hizmetler anlayışının doğasıyla çelişen bir işlev görecek. Belchambers, bu konuda “Yani finansın hemen hemen her alanında sınırlar ötesi hizmetler sunabileceksiniz; ancak biz CDS takasının çok farklı bir alana oturduğunu söylüyoruz. Ben şahsen bu ifadeden ikna olmadım ve pek de iyi ifade edildiğinden de emin değilim” dedi. CDS takas evlerini bölgesel bazda bir yerlere oturtmak ve düzenlemek arzusu, Price’ın düşüncesine göre sadece global standartlara olan artan eğilim ile çelişmemekte ama aynı zamanda geçtiğimiz aylarda, özellikle de G-20 liderlerinin de arasında bulunduğu, global politika yapıcılarınca lanetlenen artan korumacılığın da pis kokularını taşımakta. “Aynı sayfada olmalılar” Metcalfe, kredi türevlerinin ticaretinin maliyetlerini dikkate değer derecede artıran parçalanmış global altyapıların verimsizliği sorununa dikkat çekerek, “AB ve Kuzey Amerika’daki tartışmalarda, düzenleyici denetimler ile maksimum verimliliğin arasındaki risk-getiri dengelerinin önemi vurgulandı” dedi. CCP modeli çerçevesindeki çokuluslu ağların kurulmasının diğer verimlilikler de sağlayacağını ileri sürdü. O’Neill, “Ancak en önemli sorun, bu verimlilikleri nasıl maksimumlaştıracağınızdır? Belki tek bir global çözümle de halledebilirsiniz. Global bir CCP’nin olmadığı bir durumda varlıkların ve CDS piyasasının önemli bir kısmının takasının düzenlenmesi işinin ‘global boyutlarıyla’ ele alınması gerekir” dedi. O’Neille’e göre bu yaklaşımda yerel düzenleyicilerin sınırlar ötesi tartışmaların içinde yer alması, aynı politika çerçevesine bağlı kalması ve etkili bir şekilde “aynı sayfada” olmaya özen göstermeleri gerekmektedir. Her ne kadar Federal Reserve, bilgi paylaşımı anlaşmaları ve işbirliği hakkında diğer global düzenleyicilerle birlikte yaptığı tartışmaların altını çizen raporlar yayınladıysa da bazı panelistler bu sorun üzerine yapılan genel endüstriyel tartışmaların biraz gönülsüzce gerçekleştiği hissine kapıldı. Belchambers, yerel politika yapıcılarının veri paylaşımı ve karşılıklı onay detayları hakkında tamamen açık tartışmalara girmeleri halinde, tarafların çoğunun global anlamda parçalanmış bir rejimden daha mutlu olabileceklerini söyledi. Rekabet olmalı mı olmamalı mı? Global ölçekte bir takas çözümü çok daha verimli olsa da beraberinde endüstrinin rekabetçiliğinin altını oyacak ciddi tehditleri de getirebilir. Ancak Axilroad’un panelde sorduğu gibi CDS takas tedarikçileri arasındaki bir rekabetin somut anlamda sağlayacağı ne türden faydaları olabilir ki? Taylor bu soruya yanıt verirken, takas alanında rekabetin yeni ürün setlerinin takas hızını tarihsel olarak artırdığını ifade etti. Ancak O’Neill bu görüşe, “CDS piyasasının ürün çeşitliliği anlamında diğer bazı piyasalardan bir hayli farklı olduğunu düşünüyorum” diyerek karşı çıktı. Her ne kadar takas evleri geleneksel olarak sürekli genişleyen bir ürün yelpazesinde rekabet etmişlerse de CDS piyasası, bugünkü haliyle, zaten yeterince gelişmiş durumda. Bu durum ise takas evlerinin kendi hizmetlerini kendi ürün sunumlarını artırmak yoluyla farklılaştırma derecelerini sınırlandırıyor. O’Neill, “Ancak alışılagelmiş tüm rekabetçi yanların zaten oldukça yeterli olduğunu düşünüyorum” dedi ve bunun en bariz örneğinin fiyatlandırma olduğunu ekledi. Böyle olsa bile mevcut takas evi sahibi rakiplerden kaçı CDS piyasasını mantıklıca sürdürebilir ki? Çeşitli global düzenleyiciler, belirli sayıda takas tedarikçisi için net bir seçenek sunmadıkları müddetçe, hangi takas evi veya evlerinin bu piyasada baskın rol oynamak için en iyi şekilde konumlandığına dair spekülasyonlar sürüp gidecektir. Belchambers her ne kadar, Metcalfe ile “konumlar ne kadar keyifli olursa, verimlilik de o kadar düşer” mantığında fikir birliğine varsa da eninde sonunda birden fazla takas acentesinin kalması gerektiğini vurguladı. Ancak bu senaryo, gündeme pek çok soruyu da getiriyor: Axilrod’un kafasına takılan soru, iki veya üç takas tedarikçisinin kalması durumunda dealer’ların seçtikleri takas platformuyla bağlantısı olmayan karşı taraflarla nasıl ticaret yapmalarının bekleneceği? Platformlar bağlanmalı Bunun gerçekleşebilmesi için de bu tedarikçilerin kendi platformlarını birbirlerine bağlamalarını öneriyor. Ancak arka arkaya birlikte faaliyet gösterebilmeyi başarmak hiç de küçümsenecek bir sorun değil. Belchambers’ın da gözlemlediği üzere tüm takasçıların etkili bağlantılar kurabilme seviyeleri, büyük bir tartışmayı da beraberinde getiriyor ve CDS alanında gizli tuzaklar çıkmasına neden olabiliyor. Uzun zamandır merkezi bir takas altyapısıyla çalışan futures ve options piyasaları bile O’Neill’in gözlemlerine göre halen tamamıyla iç uyuma kavuşamamış durumda. O’Neill, “Takas evlerinin işbirliği temelinde ve ortak standartlar belirleyerek birlikte çalışmalarının önemine katılmakla birlikte daha merkezi bir CDS takasının başlatılıp başlatılmaması gerektiğini konuştuğumuz şu günlerde, iç uyumu bir günde sağlamanın hayal görmek anlamına geleceğini düşünüyorum” dedi. Güçlü bir iç uyumluluk taraftarı olan Taylor bile bu fikre katıldı. Ayrıca Taylor, “Takas evleri arasındaki bağlantıları oluşturmanın önünde ciddi derecede önemli operasyonel karmaşıklıklar durmakta” diyerek, “Özellikle de piyasaya katılan herkes açısından operasyonel karmaşıklıkları artıracak türde takas evlerini iç içe bağlayan bir web sitesi yarattığınızda” diye ekledi. Ancak bu sözlere Axilrod, şiddetle itiraz etti. Takas evlerinin, CDS kontratları için birbirine bağlanmasının teknik ve operasyonel karmaşıklığının hisse senetleri veya diğer piyasalardakinden çok da zor olacağına asla inanmadığını söyledi. Temel bileşen Teknik karmaşıklıklar tartışmalı bir nokta olarak kalsa da panelistler genel olarak bir dizi CDS takas evinin birbirlerine bağlanılmasından kaynaklanacak önceden görülemeyecek risk ve maliyet unsurlarının dikkate değer derecede büyük oldukları konusunda uzlaştılar. Taylor, iç içe bir faaliyetin CCP modelinin tüm amaçlarına zarar verecek bir boyutta takas evleri arasında birbirine bağlı kredi pozisyonları yaratacağını söyledi ve “Bir takas evinin temel bileşenlerinden biri de risk yönetimini, düz bir defter kullanan ve piyasanın baskısının hissedildiği gerçeği temeline oturtmasıdır. Ticari bir işlemin bir tarafındaki kişi bir yerde takas yaptığında, bu işlemin diğer yanındaki bir kişi de başka bir yerde takas yapar, yani her takas evinin ya pazarda bir pozisyonu vardır ya da birbirlerine karşı kredi yükümlülükleri vardır; ve bunların hiçbiri bedavaya olmaz” diye ekledi. Maliyetler artabilir Taylor, tüm CCP’lerin karşı tarafın artan kredi riskini hafifletmek için en muhafazakar risk yönetimi çerçevesini benimseyeceklerinden, takas evlerinin birbirlerine bağlanmasının genel ticari maliyetleri artırma ihtimalinin yüksek olduğuna dikkat çekti. Bu senaryo, kendi trade stratejisine en iyi uyan risk yönetim modeline sahip takas evini tercih ederek para kazanan bir üyenin sahip olduğu avantajları büyük ölçüde kaybetmesine neden olur. Yani takas evlerinin birbirine bağlanması, rekabet sayesinde elde edilen kazançların budanmasına neden olabilir. Metcalfe, “Üstelik, CCP’lerin birbirlerine bağlanmasıyla dolaylı olarak diğer takas evi üyeleri ve aldıkları pozisyonlar da birbirine bağlanmış olacağından sistematik risk de artabilir. Bu durum ise tahmin edilmesi oldukça enteresan bir sorun olabilir” dedi. Taylor, kıtalararası temelde borcuna sadık olmayan rejimler arasındaki bağlantıların da sorun olabileceğini ekledi. Bu tarz sorunların ışığında hem dealerlar hem de satın alma tarafındaki firmaların mevcut takas evlerinden birine bağlanmaları durumunda sınırlandırılmış olacakları çok net. Temerrüt havuzu Ancak müstakbel takas üyeleri açısından daha da acil bir başka endişe kaynağı ise CCP’lerin her birinin karmaşık türev ürünlerin takasına ilişkin riskleri yönetmek için önerdiği yöntemler. Örneğin CME, bir CDS karşı tarafının temerrüde düşme riskini mevcut temerrüt havuzunun tamamına yaymak için kendi CDS takas hizmetlerini mevcut platformu üzerinde konsolide etmeyi tercih etmiş. Taylor, bu havuzun sıfırdan yaratılmak yerine kademe kademe üst üste konulmasını gerektirdiğinden, bu modelin takas üyeleri açısından çok daha verimli olduğuna inanıyor. Taylor panelde, “Temerrüt fonlarına, karşılıklı bir sigorta aracı ve sigorta koruması sağlamanın ucuz ve güvenilir bir yolu olarak bakıyoruz çünkü ne kadar çeşitlendirilmiş bir risk havuzunuz varsa o kadar yoğunlaştırılmış risk koruması sağlayabiliyorsunuz” dedi. Liffe NYSE Euronext de benzer şekilde, O’Neill’ın “çok önemli kazançlar” sağladığını öne sürdüğü “portföy çeşitlendirmesini” sunmak için endeks tabanlı CDS kontratlarının takasını konsolide edilmiş bir temerrüt havuzuyla desteklemeyi planlıyor. Adanmış olmak Ancak bu temerrüt havuzu modeli hakkında herkes ikna olmadı. Hem Deutsche-Borse’nin türevler bölümü olan Eurex hem de ICE Trust, onun yerine yeni CDS işlerini ayırmayı tercih ettiler. Örneğin ICE Trust, CDS işlemleri için ayrı bir garanti fonunun yanı sıra tecrit edilmiş bir risk havuzu ile ayrıca tahsis edilmiş bir risk yönetim sistemi kurdu. Communications Intercontinental Exchange’de (ICE) direktör olan Lee Underwood, yazılı bir beyanında, “Bu yaklaşım, takası yapılmış CDS pozisyonlarının riskini futures gibi diğer piyasalarınkinden tecrit etmekte ve bu sayede potansiyel sistematik risklerin diğer katılımcılara veya finansal enstrümanlara nüfuz etmesini engellemektedir. CDS katılımcılarının çeşitlilikten kaynaklanan her türlü kazancının, CDS piyasalarının geleneksel futures piyasası katılımcılarından kaynaklanacak ekstra risklerle dengelenmesi daha kolaylaşmaktadır. Ayrıca risk ayarlı temelde, bu korelasyonsuz ürünleri tek bir takas evinde bir araya getirerek gerçekleştirilebilecek çok az sermaye verimliliği kalmaktadır” dedi. Ancak hem Taylor hem de O’Neill, aslında en kritik sorunun temerrüt fonu modeli olmadığını vurguladılar. O’Neill, “Bence en kritik olanı, diğer herhangi bir ürüne kıyasla CDS kontratlarının sizi temerrüt fonuna götürme olasılığının hiç de fazla olmaması gerektiğidir” dedi ve şunları ekledi: “Aslında temerrüt fonuna gelmeden önceki tüm korumalara odaklanılması önemlidir ve bunlar tüm düzenleyicilerin de öncelikle odaklanmaları gereken korumalardır.” Bunların arasında temerrüt fonu, temerrüt yönetim süreci ve yedek akçe belirleme rejimi vardır. CME, kendine has yedek akçe belirleme rejimiyle, CDS ürünlerine ilişkin riskleri, temerrüt havuzuna bırakabilecekleri kıyaslamalı risklere bakarak yönetiyor. Yeni bir metodoloji Taylor, bu durumu şöyle izah etti; “Bu şekilde kredi ürünü ve değerlemeler için belirlenen yedek akçenin bir şekilde yüksek tutulması sonucu doğuyor, özellikle de takası yapılan diğer ürünlerin risk profillerinden farklı temerrüt risklerinin ve farklı likiditelerin bulunduğu durumlarda”. Ancak Axilrod, türev ürünlerin ticaretini yapmayan pek çok şirketin takas şirketlerince kullanılan risk yönetim standartlarının kendi durumlarının muhakemesini yapmak için uygulanabilir olup olmadıklarına karar verebilecek bir pozisyonda olmadıklarını ileri sürdü. Belchambers da bazı dealer’ların saygın takas evlerinin kendi risk yönetim mekanizmalarını yeterince detaylı anlatmamalarından endişelendiklerine dikkat çekti. Tek bir isme yazılı kontratlar sorunu da ayrı bir vaka. İçlerinde takas evlerinin de olduğu piyasa gözlemcilerinin çoğu, tek isme yazılı CDS kontratlarının fiyatlandırılmasının ve yedek akçe ayrılmasının, endeks tabanlı CDS’lerin aksine, merkezi takas için aşırı karmaşık ve riskli talepler içermesinden kaynaklanan endişelerini dile getirdiler. Tek bir isme yazılı CDS kontratlarının takası için özel bir risk yönetim sistemi geliştirmiş bir ekibe sahip olan Taylor, “Yedek akçe sistemimizi kurarken şeffaf olmaya bu kadar önem vermemizin bir nedeni de zaten buydu. Üyelerimizin yedek akçe rejimimizin nasıl işlediğini anlamak için gereksiz yere kafa yormamalarını veya kendi hesaplarını kendilerinin de yapabilmelerini sağlayacak derecede şeffaf ve yinelenebilir bir metodoloji kurmayı başardık” dedi. Üye katılımı Liffe NYSE Euronext, her ne kadar tek isme yazılı CDS kontratlar için Londra merkezli bir takas evi olan ICH Clearnet düzenlemesi altında takas hizmeti sunmayı planlıyorsa da O’Neill ilişkili güçlükleri tanımlamaktan geri kalmadı. Tek isme yazılı kontratların takası için üyelerin katılımıyla desteklenen güçlü bir temerrüt yönetim sürecinin kurulmuş olmasının önemine dikkat çekti. Bir üye temerrüde düştüğünde genel piyasa likiditesinin tek isme yazılı bir portföyün tamamını kapatması için yeterli fiyatlandırma bilgisini sunma ihtimalinin düşüklüğünden dem vurdu. Söz konusu üye, “İnsanların piyasanın içine girmek ve bu hesabı gerçekten kapatarak katılımcı olmaya zorlandıkları resmileştirilmiş bir temerrüt yönetim süreci kurmanız gerekir” diye ekledi. Ayrıca üyelerin tümünün bu risk yönetim mekanizmasının nasıl çalıştığını, son derece yüksek bir ayrıntı seviyesiyle anlamış olmaları gerektiğinin de altını çizdi. Aslında global CDS endüstrisi hakkındaki tartışmaların diğer tüm OTC türevlerinin mevcut durumunu ve yeniden düzenlenmelerini de kapsayacak şekilde genişlemesiyle bu türden detayların çok daha önemli ve tartışmalı hale gelmeleri kaçınılmaz. (PANEL Michelle Price Finansal ticaret ve teknoloji editorü, The Banker Peter Axilrod Deriv/SerV ve iş geliştirme, DTCC’de yönetim direktörü Richard Metcalfe Uluslararası Takas ve Türevler Derneği’nde global politikalar başkanı Anthony Belchambers Futures ve Options Derneği’nin CEO’su Kim Taylor Şikago Ticaret Borsası’nın takas evi bölümü başkanı ve yönetim direktörü John O’neill Liffe NYSE Euronext’in sabit getirili türevler müdürü (FİNANS PİYASALARINDA ŞU ANDA İNOVASYON HİÇ DE POPÜLER BİR TERİM DEĞİL ANCAK FİNANSAL PİYASALARIN EKONOMİNİN GENELİNE SUNABİLECEKLERİ ARASINDA ÇOK ÖNEMLİ BİR YERİ VAR Kim Taylor) (SORUNLAR ■ GLOBAL BİR DÜZENLEYİCİ REJİM İHTİYACI ■ VERİMLİLİĞİN MAKSİMİZASYONU ■ REKABET İHTİYACI ■ ŞEFFAFLIĞIN ARTIRILMASI ■ TEMERRÜT FONU YÖNETİMİ) (EVET FİNANSIN HEMEN HEMEN HER ALANINDA SINIRLAR ÖTESİ HİZMETLER SUNABİLİRSİNİZ ANCAK BİZ CDS TAKASININ FARKLI BİR KONUMU OLDUĞUNU SÖYLÜYORUZ Anthony Belchambers) (AB VE KUZEY AMERİKA’DAKİ TARTIŞMALARDA ALTI ÇİZİLEN NOKTA, DÜZENLEYİCİ DENETLEME İLE MAKSİMUM VERİMLİLİK ARASINA RİSK-GETİRİ DENGESİ OLDUĞUDUR Richard Metcalfe) ([DEALER’LARIN ÇOĞU, TAKAS ŞİRKETLERİNDE KULLANILAN RİSK YÖNETİM STANDARTLARININ KENDİLERİ İÇİN DE UYGUN OLUP OLMADIĞINA KARAR VEREBİLECEK KADAR İYİ BİR POZİSYONDA DEĞİLLER Peter Axilrod)
Site adresi: https://www.finansingundemi.com/haber/cds-tartismasi-senteze-ulasmak/259645