İŞTE AKBANK'IN BAŞARISININ SIRRI
Tarih: 20 Haziran 2009 - 11:45
Akbank Yönetim Kurulu Başkanı Suzan Sabancı Dinçer International Herald Tribune'e (IHT) konuştu. işte o haber ve Suzan Sabancı Dinçer'in önemli açıklamaları
Eski tarz bankacılık ve aile şirketleri şimdilerde yeniden revaçta. Her ikisi de; aşırı karmaşık türev ürünler ve mal sahibi olmadıkları için sorumluluk almaktan genellikle kaçınan yatırımcılarla çarpık bir kapitalizm versiyonu tarafından karakterize edilen büyüme döneminin ardından, geçmişte bırakılan türden bir istikrarı ve değerleri beraberinde getiriyor.
KURUMSAL MESAFE KORUNDU
Piyasa değeri açısından Türkiye'nin en büyük bankası olan Akbank, bu temkinli kategoriye tam olarak uyuyor. Bir aile şirketi olan Sabancı Holding, hisselerin yaklaşık yüzde 44'üne sahip; aile üyelerinin de yüzde 7 hissesi var. Bankanın en büyük hissedar olarak Sabancı ailesi, 61 yıl önce Türkiyenin 4. büyük şehri Adana'da pamuk üreticilerine kaynak sağlayarak faaliyetlerine başlayan bankanın yönetimindeki dönüşüm ve değişim sürecini destekledi.
Bankanın kuruculardan birinin torunu olan şu andaki Akbank Yönetim Kurulu Başkanı Suzan Sabancı Dinçer, bankanın başarısının sırrının bir bakıma Sabancı Holding ile ilişkilerinde kurumsal bir mesafenin korunmasından kaynaklandığına inanıyor.
'ARAMIZDA ÇİN SEDDİ VAR'
Sabancı Dinçer, akrabaları tarafından yönetilen Holdingle ilişkilerle ilgili : "Bütçemizi onlara sunuyoruz, ancak aramızda profesyonel bir "Çin Seddi" var" diyor. Suzan Sabancı Dinçer, bu ilişkinin, uzun vadeli yatırım perspektifini benimsemiş olan Sabancı Holding'in müdahaleci olmayan kurumsal yönetim modelinden kaynakladığını düşünüyor.
Akbanktaki kariyeri 23 yılı bulan Suzan Sabancı Dinçer, geleneksel bankacılığın Akbankın güçlü tarafı olduğunu kaydetti. Türev ürünlerimiz yok, bilançomuzda görülen neyse o diyor.
Akbank'ın sahip olduğu ve gelişmiş ülkelerdeki pekçok bankanın iki katından fazla olan yüzde 17.6lık sermaye yeterlik rasyosu da bu yaklaşımın bir parçası. Açıkçası, bunun altında kısmen, Türkiyeyi 2001-2002 yıllarında sarsan krizin ardından oluşturulan bankacılık sektöründeki sıkı düzenleme ve denetim sistemi de yatıyor.
'BİLANÇOSU SEKTÖRÜN GENELİNDEN İYİ'
Bank of America/Merrill Lynch Analisti Ecem Nalbantgil, Nisan ayında yayınladığı araştırma raporunda, Akbankın bilançosunun sektörün genelinden daha iyi durumda olduğunu belirtiyor. Bankanın yüzde 3 olan takipteki krediler oranının yıl sonuna kadar çok fazla artması beklenmiyor. Türk bankacılık sisteminde takipteki kredilerin oranı yüzde 3.6 ve analistler, bu oranın, sene sonuna kadar yüzde 5.5in oldukça üzerine çıkacağını düşünüyorlar.
Ancak Nalbantgil, Akbank hisselerinin, rakiplerinin altında performans göstereceğini tahmin ettiğini, bunun da esas olarak hisse fiyatının şu ana kadar daha dirençli olmasından kaynaklandığını belirtiyor.
Yüzde 25'i İstanbul Menkul Kıymetler Borsasında işlem gören Akbank hisselerine en büyük destek, işlem gören hisselerin yüzde 80ine sahip olan uluslararası yatırımcılardan geliyor.
2007 yılının başlarında, Citigroup 3,1 milyar dolar karşılığında, bankanın yüzde 20 hissesini aldı. Birçok iştirakini ve yatırımını satmaya niyetlenen ve Amerikan bankası, Akbankı uzun vadeli ve stratejik bir yatırım olarak gördüğünü ifade etti.
Bu stratejik ortaklığın faydaları Suzan Sabancı Dinçerin Citigroup Uluslararası Danışma Kurulu'nda yer alması ve Citigrouptan üst düzey bir yöneticinin Akbank Yönetim Kurulu'nda yer alması veya beraber yeni ürünlerin geliştirilmesiyle sınırlı değil.
Sabancı Dinçer, bu stratejik ortaklığın, uluslararası bankacılık piyasasının ne kadar sıkıntılı olduğunun emarelerini 2008in ilk döneminde görmelerini sağladığını ve böylelikle Akbankın dış piyasalara açılımında çok daha dikkatli davrandığını belirtiyor.
Hızlı büyüme yılları sırasında yabancı bankaların Türk Bankacılık sektörüne girişlerine rağmen, Türk bankaları genellikle pazar paylarını korudular. Üç kamu bankası dahil olmak üzere en büyük yedi bankanın toplam pazar payı yaklaşık yüzde 80.
Kurumsal finansman alanında hizmet veren danışmanlık şirketi CFSnin kurucusu Sinan Arslaner bankacılık sektöründe insan ilişkilerinin belirleyici olduğuna inanıyor. Akbankta şube müdürünüzü ziyaret edip, kahvenizi içerken sorunlarınızı anlatabilirsiniz diyor. Bankanın bilgisayar ekranında görünen çok haneli bir numaradan ibaret değilsiniz. Akbankın müşterilerine her şeyden önce birer insan olarak yaklaşması, bankanın krize rağmen pazar payını korumasına, hatta büyütmesine yardımcı oluyor.
DOLAR BAZINDA KARINI YÜZED 11 ARTIRDI
Londra yakınındaki Richmond Üniversitesi'nde finans ve uluslararası pazarlama eğitimi aldıktan sonra işletme yüksek lisans (MBA) derecesini Boston Üniversitesinden alan, evli ve iki çocuk annesi Sabancı Dinçer, ziyaretçilerini her zaman ofisinden çıkıp güleryüzle karşılıyor. Türkiyede kadınların iş dünyasının üst mevkilerinde kendilerine yer bulmalarının çok alışılmadık bir durum olmadığını belirten Sabancı Dinçer, Vodafone Türkiye ve Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneğinin (TÜSİAD) başındaki kadınları da örnek olarak gösteriyor.
Akbankın toplam kredileri, kurumsal, küçük ve orta büyüklükteki işletmeler ve tüketici kredileri olmak üzere yaklaşık eşit olarak dağılıyor. Banka, olağandışı kalemler hariç olmak üzere 2009 yılı ilk çeyreğinde 569 milyon lira (363 milyon dolar) net kar açıkladı. Bu rakam, net karda dolar bazında yıllık olarak yüzde 11lik bir artış olduğunu gösteriyor. Türkiyenin gayrisafi yurtiçi hasılasının ise yılın ilk çeyreğinde en az yüzde 6 gerilediği tahmin ediliyor. 2009 yılında ekonominin yaklaşık yüzde 3,5 daralması bekleniyor.
Türkiye ile diğer gelişmekte olan piyasa ekonomileri arasındaki temel farkın Türkiyede bankacılık sektöründe sorun yaşanmaması olduğunu belirten Suzan Sabancı Dinçer, Bizim gündemimizde farklı bir konu var; o da Türkiyenin büyümesini nasıl sağlayabiliriz diyor.
Site adresi: https://www.finansingundemi.com/haber/iste-akbankin-basarisinin-sirri/259486