ÖZEN: IMF ANLAŞMASI 2010 İÇİN YAPILMALI
Tarih: 26 Mayıs 2009 - 10:15
DENİZLİ'de Capital ve Ekonomist dergilerinin TTNet işbirliği ve Denizli Sanayi Odası'nın desteğiyle düzenlediği 'Global KOBİ Buluşmaları' toplantısında konuşan Garanti Bankası Genel Müdürü Ergun Özen, IMF'yle anlaşmanın 2009 yılı için değil 2010 yılı düşünerek yapılması gerektiğini...
Milliyet.com.tr'nin haberine göre, Anemon Otel'de düzenlenen toplantıya konuşmacı olarak katılan Özen, global krizin boyutlarının çok büyük olduğunu, son aylardaki göstergelerle iyi işaretler gelmeye başladığını, ancak bunun krizde dibin görüldüğü olarak yorumlanmaması gerektiğini söyledi.
Toplantının son konuşmacısı olan Garanti Bankası Genel Müdürü Ergun Özen, IMF ile hükümetin anlaşmasının bu yıldan çok 2010 yılının kurtarılması için önemli olduğunu belirterek, ''Eğer bu kriz olmasaydı 2007-2008 rakamlarıyla hükümet vadesi gelmiş bir IMF anlaşmasıyla piyasalara önemli bir çıpa gösteriyorum diyebilirdi. Anlaşmaya sadece bunun için ihtiyacımız olabilirdi. Ama buna ikinci bir etken özel sektörün borç çevirme konusu şimdi üçüncüsü iç borçlanma eklendi. Eğer iç borçlanman yüksekse, eğer özel sektöre borçlanacaksan, eğer uluslar arası piyasalarda itibarımızı sürdüreceksek, IMF ile anlaşma yapılmasını doğru görüyorum. Bu anlaşma sadece 2009 yılında hükümetin elini rahatlatmak için değil Türkiye'nin 2010 yılını kurtarması lazım. Türkiye'nin bütün global para piyasalarına şuna ikna etmesi lazım. '2009 yılında benim piyasalarım bozuldu 2010 yılında ekonomide pozitif büyümeye geçtiğimiz zaman rakamları düzelteceğim' mesajını IMF şemsiyesi altında verirsek, kuvvetli olacağını düşünüyorum'' diye konuştu.
Global ekonomik krizin 1929 buhranından sonra yaşanan en büyük kriz olduğunu, bu krizde bankacıların, siyasetçilerin, para otoritelerinin ve piyasa regülatörlerinin çok yanlış yaptığını düşündüğünü vurgulayan Özen, ''Para otoritelerinin, merkez bankalarının yaptığı hatalar çok önemli. Ekonomide bazı kurallar vardır ki değişmez. Reel faiz oranı pozitif reel faiz dediğimiz şey her ekonomi kitabında aynı yazar. 2000'li yıllara baktığımız zaman dünyada bir negatif faiz ortamı görüyoruz. O kadar ucuzlayan bir faiz ki insanları cesaretlendiriyor, bankaları cesaretlendiriyor, şirketleri cesaretlendiriyor. O cesaretlenme balon gibi büyüyor, emtia fiyatları yükseltiyor, inanılmaz boyuta geliyor, ondan sonra da balon patlıyor. Piyasa regülatörlerinin etkin denetim yapmaması da çok büyük problem. Etkin bir şekilde bakmıyorlardı. Herkes şuna sığınıyordu o kadar büyük ki batmaz, şimdi gelinen noktada bu kadar büyük ki nasıl kurtaracağız diye konuşmaya başladılar'' dedi.
Global krizin yaşandığını, enseyi karartmamak gerektiğini, krizden bir an önce çıkmak için gerekenlerin yapılmasına dikkati çeken Özen, ekonomide iyi işaretlerin gelmeye başladığını vurguladı. Türkiye'nin kapasite kullanım oranını en kısa zamanda yüzde 80'lerin üzerine çıkarması gerektiğini, sanayi üretimini artırması gerektiğini vurgulayan Özen, ''Dibe geldik yorumları yapılıyor. Dip son demekle ilgili bir şeydir. Tahmin etmek son derece zordur. Göstergelerin bize söylediği tek bir şey var. Daralmanın küçülmenin hızı yavaşlıyor. Hala yavaşladığını düşünürsek dibi bulmuş muyuz, ben pek emin değiliz. Ben dibe geldik düşüncesinde değilim. Göstergeler ayağımızı çok sağlam şekilde tutmanız gerektiğini belirtiyor. Ekonomide pozitif işaretler gelmeye başlamıştır'' diye konuştu.
Özen, bankacılık sektörünün krizde kredi musluklarını kapattığı eleştirilerine katılmadığını belirterek, şöyle devam etti:
''Bankacılık sektörüne haklı eleştiriler var, bir kısmına katılıyorum ama bankaların verdiği kredi miktarı 2000'li yıllardan bu yana 31 milyon TL'den 2008 yılında 132'ye milyon liraya kadar gelmiş. Ondan sonra düşmüş, ama bankacılık sektörü kredi vermeyi biliyor. Kriz ortamı yaşanıyorsa bankalar dikkatli oluyor. Ekonominin toparlanmasına paralel olarak yükseleceğine düşünüyorum. Daralan bir ekonomi var, azalan kapasite kullanımı, sanayi üretimi azalması, tüketim ve yatırım araçlarının daralmasına neden oluyor, bu da kredilerin azalmasını beraberinde getiriyor. Banka gitmiş şirketin kapısında yatmış kredisini geri çağırmış gibi bir şey söz konusu değil. Vadesi gelip kapanan krediler var. Ciddi bir azalma var. Sektörler krediler azalmaktadır katılıyorum; ama bunda talebin de çok önemli rolü olduğunu söylüyorum. Kapasite kullanım oranı çok önemli bir rakam herkesin bakması gerekiyor.''
Bankacılık sektörünün faiz oranlarını geç indirdiği yolundaki eleştirilere katıldığını belirten Özen, Türk bankacılık sektörünün şu an inanılmaz derecede sermayesi olduğunu, bunun bankacılık sektörünün başarısı olduğunu, diğer ülkelerde bankalar likidite sorunu yaşarken Türk bankacılık sektörünün sermaye sorunu yaşamadığını vurguladı. Özen, krizi aşmak için hükümetin getirdiği destek ve teşviklerin kamu maliyesini bozacağını, bunun da önümüzdeki yıllarda bütçe açıkları, enflasyon ve yükselen faizleri beraberinde getireceğini söyledi.
Site adresi: https://www.finansingundemi.com/haber/ozen-imf-anlasmasi-2010-icin-yapilmali/258712