BANKACILARA İKİNCİ BİR ŞANS VERİLMELİ Mİ?
Tarih: 28 Nisan 2009 - 09:08
2008 yılında başkalarının parasıyla büyük risk alan bankerler, dünya ekonomisini dizleri üzerine çökertti. İhtiyacımız olan son şey, bankerlerin bunu tekrarlaması için onlara bir kez daha şans vermek olacaktır.
15 Temmuz 2007'de New York Times, "En Zenginler, Yaldızlı Bir Dönemden Duyulan Gurur" başlıklı bir makale yayımladı. "Yeni ünlüler" arasında en öne çıkan şahsiyet olarak gösterilen kişi, kendisinin ve finans sektöründeki diğerlerinin elde ettikleri muazzam servetin bu kişilerin topluma sağladıkları katkıların sonucu olduğunu savunan, Citigroup'un eski başkanı Sanford Weill'di.
Makalenin yayımlanmasının hemen ardından finansal alanda büyük bir abide olan Weill, çöküşü ve süreç içinde diğerlerini de etkileyen muazzam hasarı onarmak üzere kredi aldı. Büyük Bunalım'ın tekrarlanmasından sakınabilsek bile, dünya ekonomisinin bu krizden çıkması yıllar alacak.
Bütün bu gelişmeler, Sunday's Times gazetesinde yayımlanan ve yatırım bankalarında ücretlerin geçen yıl dip yaptıktan sonra, yeniden 2007 seviyelerine kadar yükseldiğini aktaran makaleden niçin rahatsızlık duyulması gereğini açıklıyor.
Niçin bu rahatsız edici? Bunu açıklamama izin verin.
Birincisi, bırakın bu muazzam ücretlerin meşru olmasını, Wall Street'in gerçekleştirdiklerinin topluma gerçekten de olumlu bir katkısı olduğuna dair artık herhangi bir gerekçeye inanmak bile söz konusu değil.
Parlak bir yıldız
2007 yılının yaldızlı Wall Street'inin o sıralar henüz oldukça yeni bir olgu olduğunu akıldan çıkarmamak gerek. 1930'lardan yaklaşık 1980'lere kadar bankacılık ağır başlı, oldukça sıkıcı bir sektördü ve ortalama olarak diğer sektörlerden daha iyi ücretler ödenmiyordu, ama buna rağmen ekonominin çarkları dönüyordu.
Peki, öyleyse nasıl oldu da bazı bankerler birden bire muazzam servetler elde etmeye başladı? Bize anlatılan, bunun bankerlerin yaratıcılığının (finansal yenilikçiliğin) karşılığı bir ödül olduğuydu. Ancak bu notada topluma gerçekten de yararı dokunan son döneme ilişkin gerçekleşmiş önemli bir finansal yenilik düşünmek pek mümkün değil. Bunun aksine, balon patlatmak, regülasyonlardan kaçınmak ve fiilen servet zincirleri oluşturmak için oluşturulan yeni ve gelişmiş yöntemler söz konusu oldu.
FED Başkanı Ben Bernanke'nin yakın zamanda finansal yenilikçiliği savunmak üzere yaptığı bir konuşmasına göz atalım. Bernanke'nin "iyi" finansal yenilikçilik olarak verdiği örnekler şunlardı: 1. Kredi kartları (pek de öyle yeni bir buluş değil). 2. Kredi limitlerinin aşılmasına karşı güvence ve 3. Subprime mortgage kredileri (bunları ben uydurmuyorum). Bankerlerin böyle büyük meblağlar almasına yol açan yenilikler bunlar mıydı?
Buna rağmen bir serbest piyasa ekonomisinde yaşadığımızı ve çalışanlarının ücretlerini saptamanın özel sektörün kendisinin bileceği bir iş olduğunu savunabilirsiniz. Ancak böyle bir savunma beni ikinci argümanıma getirir: Wall Street artık reel anlamda hiçbir şekilde özel sektörün parçası değil. Wall Street, devletin vesayeti altında ve her bir hücresi devlet yardımına bağımlı.
Kamu yararı ilkesi
Sadece halihazırda sağlanan 600 milyardan bahsetmiyorum. Bunun yanı sıra FED tarafından sağlanan muazzam krediler; Federal Konut Kredileri Bankaları'nın sağladığı büyük ölçekli krediler; vergi mükellefleri tarafından finanse edilen AIG'nin ödemeleri; muazzam şekilde artan federal güvenceler ve daha geniş ölçekte iflas edilmesine izin verilemeyecek kadar büyük veya stratejik olduğu düşünülen tüm finans kurumlarına sağlanan destekler söz konusu.
Bazı kişiler, bir bütün olarak ekonomiyi kurtarmak adına Wall Street'in kurtarılmasının gerekli olduğunu ileri sürebilir ve aslında bu noktada ben de hemfikirim. Ancak vergi mükelleflerinin bunca verdiği paralardan sonra söz konusu finans şirketleri, 2007 yılının pratiklerine ve ücret seviyelerine geri dönmekten ziyade, kamu yararına hizmet veren kurumlar gibi davranmalı.
Dahası, böylesine ödemeler sadece öfke verici olmanın ötesinde, aynı zamanda tehlikeli de. Sonuç olarak bankerler niçin bunca devasa risklere girdi? Çünkü başarılarının (ve hatta başarının sadece geçici görünümünün bile) karşılığı muazzam ödüller söz konusu; hatta şirketlerini batıran yöneticiler bile yüz milyonlarca doları ceplerine atarak, gidebildi. Şimdi de riskli oyunlarını federal destekle yürütenlere sunulan benzeri ödüller görüyoruz.
Doğru ya da yanlış, bankerler iş dünyasının günlük sıradan haline geri dönüşünün yakın olduğuna inanıyor gibi görünüyor.
Umarız ki liderlerimiz bunun yanlış olduğunu onlara gösterir ve gerçek reformları gerçekleştirir. 2008 yılında başkalarının parasıyla büyük risk alan bankerler, dünya ekonomisini dizleri üzerine çökertti. İhtiyacımız olan son şey, bankerlerin bunu tekrarlaması için onlara bir kez daha şans vermek olacaktır.
PAUL KRUGMAN/New York Times
Site adresi: https://www.finansingundemi.com/haber/bankacilara-ikinci-bir-sans-verilmeli-mi/257993