GELECEĞE SANAT KALIR
Tarih: 20 Nisan 2009 - 10:01
Bu haftanın konuğu, 2008 yılı Eylül sonu itibariyle, 13 iştiraki ve 373 şubesiyle Türkiyenin özel sermayeli 6. büyük; son yıllarda tarım sektörünün gelişmesi yönünde sürdürdüğü yoğun faaliyetler ve sektöre sunduğu yenilikçi ürünler ile tarıma en büyük yatırımı yapan özel bankası konumundaki...
DenizBank, yalnızca içinde bulunduğu sektöre değil, sosyal sorumluluk misyonu ile kültür ve sanata da destek oluyor. Bu amaçla DenizBank Kültür Sanat Yayıncılık Ticaret ve Sanayi A. Ş. (DenizKültür), bilimsel araştırma, sanat ve edebiyat başta olmak üzere kültür etkinlikleri düzenlemek ve bu tip etkinliklere destek olmak amacıyla 2004 yılında kurulmuş. DenizKültürün üretim alanları; bilim, sanat ve edebiyat içerikli kitap basımı, işitsel ve görsel kültür malzemeleri, sahne sanatları etkinlikleri, plastik sanatlar ile el sanatlarına yönelik koleksiyon/sergi çalışmaları, sosyal misyona uygun kampanyalar ve yeni fikirlerle gelişecek diğer kültürel çalışmalardan oluşuyor...
Hakan Ateş, Türkiye`nin en tecrübeli bankacılarından. 29 yıllık kariyerinin 12 yılını DenizBankın kurucu genel müdürü olarak geçmiş. DenizBankın faaliyete geçtiği 1997 yılından bu yana kültür ve sanatı, öncelikle yayınladıkları kitaplarla desteklemiş. Objektif tarih bilincinin geçmişimize olduğu kadar geleceğimize de ışık tutacağına inanıyor; bu düşünce çerçevesinde, toplumsal tarih bilincinin geniş kitlelere yaygınlaştırılması yönünde DenizKültür aracılığıyla pek çok projeye katkıda bulunuyor. Ve diyor ki:
Biz, kurulduğumuzdan bu yana her sene hard-cover bir kitap yayınlıyoruz. Seçtiğimiz özel konu Osmanlı. Yani Osmanlı kültürü, Osmanlı yaşamı, Osmanlı coğrafyası, Osmanlı eğlence hayatı, önemli sultanlar ve dönemlerinde yaptıkları her şey⦠Sadece tahta çıktıkları, indikleri değil de gerçekten ne düşünmüşler, vizyonları ne imiş gibi sorulara yanıtlar arıyoruz⦠İkinci Mahmud o işi neden yapmış veya sanata dair ne tür eğilimleri varmış gibi pek çok farklı konuya değinerek biraz koptuğunu da düşündüğüm kültürler arası farkı kapatmayı amaçlıyoruz. Toplumsal geçmişimizin önemli bir parçasını oluşturan Osmanlı İmparatorluğu dönemi boyunca yaşananları, önyargılardan uzak, nesnel ve tümüyle bilimsel temellere dayanan bir bakış açısıyla sunmaya gayret ediyoruz. Yılbaşında yayınlanan son kitabımız Osmanlı Altın Çağının Hükümdarı - Kanuni Sultan Süleyman da böyle bir çabanın ürünü... 2008 başında da 20. Yüzyıl Başında Osmanlı Coğrafyasını hazırlatmıştık... Bir önceki yılki kitabımız Fatih Sultan Mehmet â Osmanlı Devletini Osmanlı İmparatorluğuna Dönüştüren Hükümdar idi...
Ben, yetişkin olana kadar inanın Osmanlıca diye ayrı bir dil olduğunu sanıyordum, daha doğrusu tabii ki ayrı bir dil var, ama o dönemde de bizim gibi Türkçe konuşuyorlardı. Kafamda o kadar ayrışmış ki uzayda başka bir gezegen gibi⦠Biz, onların devamıyız. Dolayısıyla o mozaiği insanımıza anlatmayı hedefledik. Sanıyorum bir ölçüde başarılı da olduk.
Sesli Edebiyat
Edebiyatı da Sesli Edebiyat Yapımları ile destekliyor DenizBank. Öyküler Sesleniyor isimli bir proje gerçekleştirildi 2007 yılında. 1860-1952 yılları arasında doğan 100 yazarımız ve onların birer öyküsü, 20 CDde tiyatro sanatçılarımızın seslendirmeleriyle bir araya getirilmişti.
Evet, az önce sözünü ettiğim gibi Osmanlı tarihi her yönüyle odaklandığımız bir yer. Bir diğer odak noktamızda ise öykü edebiyatımızı en geniş kitleyle buluşturmayı hedefledik ve bu işitsel CD arşivini hazırlattık... O CDleri köy ilkokullarına kadar gönderiyoruz. Çok fazla okuma alışkanlığımız olmadığını biliyoruz, ama edebiyat CDlerde olunca en azından arabasındaki veya okulundaki bir CD çalara koyarak bunu dinleyeceklerini umuyoruz. Görmezlere de çok büyük bir katkı bu arşiv. 20 CDde bir araya gelen 100 öykünün toplam dinleme süresi 26 saati buluyor.
DenizKültürün müzik yapımları ve sponsorlukları da var...
Özellikle de klasik müziğe. Çünkü müziğin diğer alanları çok ciddi destekleniyor, para da kazanıyorlar oradakiler. Popa bakın, halk müziğine bakın⦠Onlar da mutlaka olmalı ve çok da güzel, ama biz, özellikle klasik müziğin, üniversal anlamda müziğin önemli olduğunu düşünüyoruz. Mesela Danimarka gibi çok gelişmiş, kişi başı geliri kırk bin Euronun üzerinde olan bir ülkede opera yok. Bizde yanılmıyorsam altı-yedi opera var. Ayrıca İzmir Senfoni var, İstanbul, Ankara senfoni var⦠Biz, senfoni orkestralarının -özellikle İstanbul ayağının- sponsoruyuz. Dört yılımızı bitirdik. Biliyorsunuz AKM tadilatta olduğu için onlar değişik salonları kiralamak zorundalar. Bu konserlere sponsorlukta bulunuyoruz. Bu orkestraları ben birer Atatürk kurumu olarak görüyor, yaşatılması ve beslenmesi gerektiğini düşünüyorum. Bizi dünyaya tanıtması ve kendi içimizde böyle bir kültürün oluşması açısından çok yararlı olduğunu düşünüyorum. Müziğin üniversal dilini bu anlamda bankacılık olarak destekliyoruz.
DVD ve müzik CDsi formatında ürünler de yayınlıyoruz. Klasik müzikten caza, türküye, opera aryalarına desteklediğimiz projeler var...
Bu arada belgesellere de destek veriyor DenizBank. Örneğin İstanbul Tarihi Yarımada başlıklı bir saatlik bir DVD çıkmıştı. 2006 yılında yitirdiğimiz Tenor Ömer Yılmazın yaşam belgeseli ve müzik CDsi, Bodrum belgeseli hemen aklıma gelenler. Bir de Alptekin Müderrisoğlunun çalışmalarından yapılanlar var sanırım...
Turgut Özakmanın Şu Çılgın Türkleri çok sattı. Kaynakçasında Alptekin Müderrisoğlunun kitaplarına çok dokunmuş dikkat ettiniz mi bilemiyorum. Bankacılık yapmış, ama yıllarını araştırmalara ayırmış bir isim Müderrisoğlu. Onun külliyesini ailesinden aldık. Orada Kurtuluş Savaşımıza, yakın tarihimize ışık tutan çalışmalar var. 31 Mart Olayı Foto Belgeseli, Türk Alman Silah Arkadaşlığı Foto Belgeseli, Yakın Tarih Fotoğraf Arşivi bu çalışmalardan hazırladığımız DVDler. Örneğin fotoğraf arşivi, 12 DVDlik bir set ve tam 20 bin fotoğraf bulunuyor içinde...
Bütün bu çalışmaların yayınlanmasında, Hakan Ateşin sanata yakınlığının payı önemli olmalı. Yıllar önce seslendirme yapmasının, müziği çok sevmesinin... Ama, 11 yıl boyunca sürdürdüğü seslendirme ve oyunculuk kariyerine bir anda son verip ailesinin isteğiyle finans sektörüne geçmiş; sanat çevresinden kopup kendini Anadolunun bir kasabasında müfettişlik yaparken bulmuş. Yıllar sonra da Denizbankın kurucu genel müdürü olmuşâ¦ Ama oyunculuk, içinde hep ukde olarak kalmışâ¦. Biraz da onun ilginç hayat hikayesini dinleyelim:
İlk, orta ve lise öğrenimimi TED Ankara Kolejinde tamamladım. İlkokuldayken öğretmenim Ali ile Ayşe Doğruluk Operetini yazmış ve başrolü de bana vermişti. Okullarda ve özel günlerde oynadık. O zaman gazetelerde haberimiz çıkmıştı. O haberden etkilenmiş olmalılar ki, TRT Çocuk Saati programı yetkilileri beni davet etti ve daha sonra bir sınava soktu. 10 yaşımdayken TRT Çocuk Saati programının kadrosuna katıldım. ODTÜ İşletme Fakültesini bitirene kadar da seslendirme yaptım. Çocuk Saati, Arkası Yarınlar, Okul Radyosu ve televizyonda⦠Beyaz Gölge, Kadın Polis, Arsen Lüpen gibi yapımlarda⦠Beyaz Gölgede, İsviçreli Robinsonlarda, Şeker Kız Candyde vardım. Ailemden hiç harçlık almadan on yaşından itibaren hayatımı idame ettirdim.
29 yıllık bankacı
ODTÜ bittikten sonra da acaba sanatla ilgili bir şey mi yapsam diye düşündüm, çünkü hoşuma gidiyordu. Ama babam bir mühendis, iki çocuğunu kolejde okutmuş kendi kısıtlı imkanlarıyla, sonra ODTÜde⦠Ablam da mimarlıktan mezundur. Ama o, yedi sene Çevre Müsteşarlığında çalıştıktan sonra operacı oldu. Şimdi Ankara Devlet Operasının yirmi küsur yıllık sanatçısı. O, yüreğinin git dediği yere gitti.
Sahne tozu çok enteresan bir şey. Ankara Radyosunda Rüştü Asyalısından Semih Sergene; sonra Zuhal Olcaya, Derya Baykala, Köksal Engüre. Onlar, hep beraber yaşadığımız, birlikte seslendirme yaptığımız insanlardı.
Bu kültürel ortamın dayanılmaz keyfi içinde bankacılık yaşamınızı nasıl parselledi diye sormanın tam zamanı...
Bankacılık 1980de başladı... Yirmi dokuz sene olmuş, neredeyse otuz. Bizim apartmanda İş Bankasında çalışan müfettiş bir ağabeyimiz oturuyordu. Onun eşi annemi o kadar doldurmuş ki; Bize o kadar çok para veriyorlar ki nereye koyacağımızı şaşırıyoruz diye... Onlarda çift ikramiye vardı. Bana da çok methetti, girdim sınavına - ki ODTÜde hukuk ayrıntılı okutulmaz, hukuk çalıştım birkaç ay da - kazandım, ama 12 Eylül oldu, bütün ikramiyeler kesildi İş Bankasında. Sonra, teftiş iyidir dediler, girdik.
Teftiş bana inanılmaz şeyler öğretti. Üniversite duvarlarının arkasında şu veya bu fikri savunmanın başka bir şey, realitenin farklı bir şey olduğunu anladım. İnsanımızın ne kadar adaptasyon kabiliyeti olduğunu gördüm. Kelkitte briç oynuyorlardı, ben pişpirik oynuyorlar sanırken⦠Briç ata sporuymuş halbuki⦠Çekirdekten, bugün benim diyen briç oyuncusunun oynayamayacağı kalitede briç oynandığına tanık oldum. Şunu anladım: Kimseyi azımsamayacaksınız. İnanılmaz yerlerden inanılmaz cevherler çıkıyor. Ve Türkiye coğrafyası çok güzel.
Altı ay turnemiz vardı, Anadoluda şube şube geziyorsunuz daha önce hiç görmediğiniz yerlerde⦠Başta bana çok sıkıcı ve zorlayıcı geleceğini düşündüğüm şey, zevk oldu. Sonra beş yılım orada geçti. Şimdiki gerek mesleki gerek sosyal hayatımda çok büyük katkıları olmuştur. Bankacılığın başlangıç hikayesi bu. Daha sonra İstanbula gelip muhtelif bankalarda; İnterbank, arkasından Doğuş Grubunda çalıştım. Moskovaya gittim, Garanti Bankasının Moskova kurucu genel müdürlüğünü yaptım. İki yıl orada kaldım ailemle birlikte, sonra geldik, DenizBank maceramız başladı 1997de bir otel odasında. Swissotelde iki oda tuttuk. Ben Rusyadan yeni gelmiştim, eşim evi kiraya vermişti, odaların birinde eşim, oğlum ben kaldık; diğer odada tek hatlı bir telefonla işe alımlara başladık. 1 sicil numarası bendim. Sekreterimi bir ay sonra işe aldım, 2 oldu. Şimdi 8 bin 255 kişi halihazırda çalışıyor.
O taraftan bu tarafa da bankanın genel müdürüyüm. Sanıyorum ki epey kıdemliyim Türk bankacılığında genel müdür olarak...
Geleceğe sanat kalır
Evet, deminki sorunuzun yanıtına gelecek olursak buraya gelirken şu on iki senelik öyküde benim eğilimlerim şirkete ve finansal hizmetler kuruluşumuza yansımıştır.
Peki, yarınlara ilişkin son söz?
DenizBankın ilk yıllarında Afife Jale Sahnesinin inşaatını yapmıştık Beşiktaş Belediyesi ve Devlet Tiyatroları Opera ve Balesi Çalışanları Yardımlaşma Vakfı (TOBAV) ile birlikte. Bütün finansmanını üstlenmiştik. O zaman DenizBank sanata evet diye bir sloganla çıkmıştık hala da onun arkasındayız. Sanata evet çünkü bakın geriye koskoca bankalar bile kalmıyor, padişahlar, devlet başkanları kalmıyor. Toplumların sanata dair yaptıkları güzel şeyler- tüm sanatları kastederek konuşuyorum- kalıyor bir tek gelecek yüzyıllara. Ve medeniyetin ifadesi de bu oluyor. Onun için burada ne yapılırsa çok uzun vadede kardır, getirisi olan şeylerdir. Biz de gücümüz yettiğince varız, olacağız.
Sponsorluklarda yaşanan problemler
Hakan Ateşe sponsorluk yaparken yaşadıkları sıkıntıları soruyorum, diyor ki:
İnsan o kadar çok şey yapmak istiyor ki sanata ve kültüre destek vermek için⦠Ama bir problem yaşanıyor sanata dönük destek faaliyetlerinde. Maalesef örneğin televizyonlarda RTÜK kuralları var destekçinin tanıtımını engelleyen... Biraz da basınımızın o anlamdaki ilgisizliğinden söz edeceğim. Destekçiyi çok fazla öne çıkartma eğilimi yok bizde. Logosunu bile göstermezler. Gazete veya televizyonunda haberi yapar, ama kimdir sponsor adı geçmez.
Halbuki ben de sponsorluğu cebimden ödemiyorum ki... Söz konusu olan işletmenin parası. Tabii ki bir ticari gaye de var arkasında. Sosyal sorumluluğu yerine getirmenin yanısıra şirketi daha iyi tanıtmak amacı...
Bir de yanlış bir kanaat var; bütün bu destek faaliyetlerinin vergiden muaf olduğu düşünülüyor. Sanki biz bu işleri yapıyoruz, sonra vergi falan ödemiyoruz. Böyle bir şey de yok. Benim personelimin taksiye bindiği zamanki, yemek yediği zamanki, maaşındaki gider neyse aynı nitelendirilir. Aynı şekilde kurumlar vergisinden tenzil edilebilir, o da kanunen kabul edilmiş olan yerlerde... Sanata kültüre destek giderlerinin tamamı vergiden düşülebilmeli. Ama bu, kontrollü bir şekilde olmalı, istismara bırakılmamalı. Çünkü vergi ödemelerine de ihtiyaç var... Ama üst ve alt limitler koyulabilir.
FARUK SÜYÜN/DÜNYA
Site adresi: https://www.finansingundemi.com/haber/gelecege-sanat-kalir/257733