ERGUN ÖZEN'DEN UYARI
Tarih: 23 Mart 2009 - 11:23
Faizde dolar-TL makası kapanıyor. Bundan sonra dolarizasyona dikkat.
Merkez Bankası'nın kısa vadeli faizleri bir puan daha indirerek yüzde 10,5'a çekmesine rağmen bankaların mevduat faizlerine bu indirimi birebir yansıtamayacağını savunan Garanti Bankası Genel Müdürü Ergun Özen, "Şu anda mevduat faizleri yüzde 13 seviyesinde. Merkez Bankası faizini bir puan düşürdü diye biz faizlerimizi yüzde 12'ye düşürebileceğimizi sanmıyorum.
Çünkü mudinin eline stopajını çıkarttığında ciddi düşük bir getiri kalıyor.
Bu da dolarizasyon ihtimalini artırıyor. Faizde kritik seviyelere geldik"
dedi. Mevduat faizlerinde indirim olasılığını düşük ihtimal olarak gören Özen, kredi faizlerinde ise önmüzdeki üç aylık dönemde iyileşme öngörüyor.
Garanti Bankası'nın 2002 yılından bu yana düzenlediği Garanti Anadolu Sohbetleri'nin 2009 yılındaki ilk durağı olan Kocaeli'nde reel sektör temsilcileri ile bir araya gelen Ergun Özen, kendisini önümüzdeki dönemde iki noktanın endişelendireceğini belirterek bunlardan birincisini dolarizasyonun artması (vatandaşın dolar almaya başlaması) ikincisini ise Hazine'nin yeniden piyasaya girerek borçlanmasına bağlı olarak TL'nin daralması olarak özetledi.
Bugüne kadar Merkez Bankası'nın faiz indirimlerinin önden yüklemeli indirimler olduğunu ve bu indirimleri kendilerinin de savunduklarını anlatarak "Bundan sonra faiz indirimlerinin de böyle devam etmeyeceğini biliyoruz. Merkez Bankası önden yüklemeli faiz politikası yaptı ve doğruydu.
Bundan sonra ölçülü faiz indirimi olur. Ancak Merkez Bankası'nın bundan sonraki faiz indirimleri kritik noktalar. Enflasyonun yüzde 4'e 5'e düşeceğini savunanlar var. Ben faiz telaffuz etmeyeceğim çünkü kritik seviyeler diye düşünüyorum. Sene başında benim kısa vadeli faizlerle ilgili yılsonu tahminim yüzde 11'lerdi. Şimdi yüzde 10,5'a geldik. Bankacılık sektörü mevduat faizini belirlerken ne yapar. O/N'ın üstüne 1 puan 2 puan ekler. Bir bankacı olarak baktığım zaman yüzde 8'e inmiş bir O/N faiz. 2 puan ekleseniz eder yüzde 10. Stopajıda düşürürseniz vatandaşın eline geçer
8.5-9 puan. DTH'a bakıyorsunuz bugün yüzde 4-5'i buluyorsunuz. O zaman vatandaş ben zaten 4-5'i buluyorum yüzde 3'te devalüasyon olsa TL ile aynı yere gelir der. Ters para ikamesinin çok oturmadığı ülkelerde faizler nereye kadar düşecek. Açıkçası çok TL yok. Türkiye'de ciddi bir dolarizasyon var.
Bir ara çözülmeye başlamıştı ama hareket yarım kaldı" değerlendirmesini yaptı.
Özen, bankaların faizler çok gerilediğinde TL mevduat toplamakta zorlanacağına, bir dönem yapılan swap anlaşmaları ile sağlanan uzun vadeli kaynakların geride kaldığına ve uluslararası piyasalardan finansman bulmanın da zorlaştığına dikkat çekti. Bu arada şimdiye kadar itfalarını piyasada para bırakarak çeviren Hazine'nin önümüzdeki dönemde borçlanmasını da artıracağını aktaran Özen, "Çok dikkatli olmamamız gereken yerlere geldik"
dedi.
Bundan sonra 4-5 banka yerine 2-3 banka ile çalışın
Bankacılık kesiminin son aylarda batık kredi sorununun arttığına dikkat çeken Ergun Özen, reel kesim temsilcilerini uyararak, "4-5-6 banka ile çalışmayı bırakıp 2-3 bankaya inin. Ben demiyorum ki herkes bir banka ile çalışsın ama 2-3 banka ile çalışmakta banka sayısını düşürmekte fayda var"
dedi. Özen, bankacılık kesiminden kredi kullanmakta zorlandıklarını söyleyen reel kesim temsilcilerine, "Bu dönemde banka ile çok iyi ilişki kurmakta fayda var. Bazen çok az tanıdığımız müşterilerin taleplerine sıcak bakmıyoruz. Ve o zaman 31 Mart 2009 bilançosunu istiyoruz. Krizin şirket bilançosundaki etkilerini görmek istiyoruz. Nasıl görmek istemeyelim ki faizler artmış. Kur yükselmiş. Alacakların tahsilinde sorun artmış" diyerek mevcut durumu özetledi.
Ergun Özen, Kocaeli buluşmasında özel sektör temsilcilerine şu mesajları
verdi:
* KÜÇÜKLERİN ÜZERİNE BÜYÜK FİRMALAR DA GİTTİ: Bu krizde firmaların alacaklarının tahsili konusunda bankalara göre da hızlı hareket ettiğine de vurgu yapan Özen, özellikle büyük firmaların, küçük firmaların çok üzerine gittiğini söyledi. Gazetecilerin ve reel kesim temsilcilerinin sorularını da yanıtlayan Özen, 2009 yılına ilişkin beklentilerini ise şöyle özetledi:
* TAHSİLİ GECİKMİŞ ALACAKLAR PROBEM HALİNE GELDİ: Kredi faizlerinde ciddi sorun var katılıyorum. Ancak bunun nedenleri var. Birincisi risk primi çok ciddi arttı. Yani tahsili gecikmiş alacak problemi bankacılık sektöründe ciddi problem haline geldi. Bankacılık sektörü bunu marjına (faiz
oranlarına) koymak zorunda.
* KREDİ FAİZLERİ YÜZDE 1,9'DAN 1,6'YA İNECEK: Ticari kredilerde şu anda aylık yüzde 1.9'lar seviyesinde oluşan faiz önümüzdeki günlerde aşağıya gelecektir. Ama bundan sonra Merkez Bankası faizleri ne kadar indirirse indirsin sektör öyle bir noktaya geldi ki bunu mevduat faizlerine yansıtmakta zorlanacak. Çünkü mudi mevduat faizlerini aşağı çektiğimizde bunu yeterli görmeyecek. Ayrıca tahsili geciken alacaklarda sorun arttı.
Güven krizi var diyoruz güven yerine geldikçe makas da kapanacaktır. Ben kredi faizlerinin önümüzdeki üç ay içinde yüzde 1.6'lara geleceğini düşünüyorum.
* ÖNÜMÜZDEKİ 2-3 AYDA KREDİLER HIZLANACAK: Önümüzdeki 2-3 ay içinde kredilerin çok ciddi şekilde hızlanacağını düşünüyorum. Özellikle TL kredilerin. Ama yabancı para kredilerde sorun yaşanmaya devam ederiz. Biz burada dışarıya bağımlıyız. Sendikasyon kredileri uzatmada zorlanıyoruz herkes şapkasını önüne koysun. 5 yıl, 10 yıl vadeli kaynak bulduğumuz uluslararası sermaye piyasaları ise şimdi kapalı. Uzun vadeli kredilerde önümüzdeki günler için çok büyük açılım görmüyorum ama TL kredilerde canlanma bekliyorum.
* HAZİNE'NİN BORÇLANMASI ARTACAK: Ters para ikamesinin çok oturmadığı ülkelerde faizler nereye kadar düşecek? Açıkçası çok TL yok. Epeydir müşteri olmayan Hazine önümüzdeki sene yine piyasalardan borçlanmak için gelecek.
Bütçe açığı artacak Hazine'nin borçlanması da bayağı artacak göreceksiniz.
Şimdi TL kıt. Hazine elini cebinize atttığında o zaman faizler hafifçe artmaya başlayacak. Bütün bunlara baktığınız zaman faizde çok dikkatli olmamız gereken yerlere geldiğimizi düşünüyorum.
Yalnız bankacılık sektörünün faizleri düşürmek için yeri vardır önümüzdeki günlerde de inecektir.
* SENDİKASYONLAR YÜZDE 50-60 YENİLENİR: Mayıs ayında bizim sendikasyon vademiz doluyor. Bundan sonra bizim gibi bir çok bankanın sendikasyon kredileri yenilenecek. Bu ortamda yüzde 50-60 arasındaki yenileme başarlıdır diye düşünüyorum. Çünkü dışarısı çok iyi değil. Geçen yıl bizim sendikasyonumuzda 24-26 banka vardı. Oysa ki bu yıl bu bankalardan dördü yok, dört tanesi ise kamulaştırıldı. Yani 8 banka gitti. Kamulaştırılan bankaların karar mekanizmalarında aksama başladı. Politika değişikliği olacak mı bilmiyorum.
* OBAMA REKLAMI ÇOK AKILLICA: Obama reklamını yaparken çok akıllı bir kampanya dizayn ettik. Ve kredi talebi normalden fazla arttı.
* IMF YANLIŞ YAPTI: IMF bazı Türk bankaları sermaye sorunu yaşayacak demiş.
Kimse kusura bakmasın ama hata yapmışlar. Talihsiz bir çalışma. Bir Ukrayna, bir Macaristan ve Polonya ile kıyaslanmayacak bankacılık var Türkiye'de.
Bizim sermaye yeterlilik rasyomuz nereden bakarsanız bakın onların 5-6 puan yukarısında. Burası döviz kredisi vermemiş orada mortgage kredileri İsviçre Frangı ile Yen, Euro ve Dolar ile verilmiş bizde öyle bir şey yapmadık.
Bizde tüketci kredileri TL'dir. Türk bankaları ile bu bankaları aynı kefeye koyuyorsanız yanlış bir analiz diye düşünüyorum.
* SATIN ALMA PROGRAMDA YOK: Biz Romanya'ya çok odaklandık. Başka ülke telaffuz etmem. Romanya'da büyümeye devam ediyoruz. Şu anda gündemimizde satın alma yok. Organik büyüme devam edeceğiz.
Akat'a göre dalgalanma olsa da ortalama dolar kuru 1.7 TL
Yaşanan krizi tüm krizlerin 'ağa babası' olarak tanımlayan Bilgi Üniversitesi İİBF Ekonomi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Asaf Savaş Akat, "Bu kriz karakolda bitecek ama kaç ölüyle bitecek belli değil" dedi. Bu yıl yüzde 4 küçülme bekleyen ve Türkiye'nin son derdi olarak enflasyonu gören Akat, yıl sonunda TÜFE'nin gerçekleşme oranını yüzde 5 olarak görüyor.
Türkiye'nin sorununu 'talep' olarak özetleyen Akat, bir dönem 50 milyar dolar mertebelerinde dolaşan dış açığında artık sorun olmaktan çıktığını kaydetti. Akat, Merkez Bankası faizlerinin yüzde 7'ye kadar düşürülme potansiyeli olduğunu kaydederek yıl ortalamasının dolar/TL'de 1.7, paritenin ise 1.35 olacağını öngördüğünü söyledi.
Bitmemiş kriz yoktur
Akat, herkesin krizde dibin görülüp görülmediğini sorduğunu ve tartıştığını hatırlatarak "Dipten uzak olmadığımızı düşünüyorum. Dipte biraz kalacağız.
Yatay seyirden ise çok uzak değiliz" diye konuştu. Ekonomilerin yükselmesi için 20102u hatta 2011'i işaret eden Akat, esprili bir dille "Bitmemiş kriz yoktur, bu da bitecek" dedi. Akat, krizin ekonomide bir çok kalıbı yıktığına ve ezberleri bozduğunu artık eskisi gibi kamu borcu, dış açık, bütçe gibi göstergelerin yanında bankacılık sektörlerinin rasyolarına ve hatta ailelerin borçluluk oranlarına bakılmaya başlandığını hatırlattı. Akat, "Eskiden bir kriz çıktığında kur patlar, faiz fırlar ve enflasyon yükselir ekonomi küçülürdü. Şimdi faiz düşük, enflasyon düşük, kur patlamamış, ekonomi küçülüyor üstelik sırada bozulmuş. Bu bizim ilk krizsiz krizimiz.
Üstelik bizim kriz deneyimimiz var. Mesela Almanya ilk defa yaşayacak"
şeklinde konuştu. Akat, çıkış için snayiciye dış pazarlara açılmasını özellikle bozulmamış pazarlara gitmesini tavsiye ederken "Bu dönemler kendine güvenen için fırsattır. Güçlünün Pazar payını artıracağı dönemlerdir" dedi.
Herkes depo kurdu, su yok
Akat, sorunun küresel ama çözümlerin yerel olduğunu ve atılan son adımları 'küresel sorunda son bireysel atışlar' olarak gördüğünü kaydederek "İstanbul'da su sorunu çıktığında herkes evine su deposu alıp hidrofor kurdurmuştu. Bireysel olarak sorununu çözmüştü ama genel su sorunu çözülememişti. Şimdi küresel piyasalarda yaşananlarıda buna benzetiyorum.
Herkes hidrofor-depo düzeyinde ama su yok" diye konuştu.
KUTULAR
İşsiz kalanlar evin geçimini üstlenenler
Kocaeli Ticaret Odası Başkanı İbrahim Keleş, ilin ülke açısından önemli bir bölgesel güç olduğunu belirterek "Bölgemizde özel sermaye itici bir güç olmasına rağmen ilimiz kamu yatırımlarından payına düşeni ne yazık ki alamamıştır. Sıfatı ekonomiye sağladığı katkılar ve istihdama yarattığı kaynaklar nedeniyle 'sanayi kenti'dir. Tüm dünyada yaşanan ekonomik krizden Kocaeli'de payına düşeni almıştır" dedi. Keleş, krizin her geçen gün kendini hissettirdiğini ifade ederek geleceğe umutla bakmak için yetişmiş insan kaynağını ekonomi alanında seferber etmek gerektiğini anlattı. Yaşanan bu krizden en az zararla sıyrılmayı umut ettiklerini vurgulayan Keleş, işsizlikteki artışa dikkat çekerek işsiz kalan her 100 kişinin 74.2'sinin erkek olduğunu belirterek bunun her 4 kişiden 3'üne denk geldiğini ve bu kişilerin evin geçimini sağlamakla yükümlü bireyler olduğuna işaret etti.
Keleş, bunun Türk aile yapısı üzerinde tahribat yaratabileceğine ve toplumsal hasara neden olabileceğini aktararak "Yarınlara inanmazsak geleceği nasıl inşa edeceğiz" diye sordu. Keleş, piyasanın eninde sonunda canlanacağına olan inancının da tam olduğunu belirtti.
Kocaeli umudunu ÖTV indirimini bağladı
Kısa çalışma ödeneğinde zorluk yaşıyor
Kocaeli Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Zeytinoğlu otomotiv sanayinin ağırlığının bulunduğu ilde ÖTV indiriminin büyük katkısının olmasını beklediklerini söyledi. İlde işsizliğin 38 binden 48 bine çıktığını ilin en büyük sorunun da bu olduğunu kaydetti. Zeytinoğlu, üyeleri arasında yaptıkları kapasite kullanım araştırmasına göre geçen yılın ocak ayında 73 olan kapasite kullanım oranının kasım ayında 58'e ocak ayında ise 46'ya kadar gerilediği bilgisini verdi. Zeytinoğlu, şubat ayında ise ufak bir kıpırdanma le oranın 47'ye çıktığını anlatarak "Vergide 2009 çok kötü olacak. Devletin vermesi gereken faiz artacak" şeklinde konuştu. Zeytinoğlu, kısa çalışma ödeneği uygulamasında da zorluklar yaşandığını bildirdi. İlde
19 bin personel sahibi 167 firma kısa çalışma ödeneği için Çalışma Bakanlığı'na başvururken sadece 13 firmanın başvurusu onaylandı. Başvurusu onaylanan şirketlerde 173 kişi çalışırken 13 firmanın da başvurusu reddedildiğini anlatan Zeytinoğlu, Dünya Ticaret Örgütü "Uluslar arası Ticaret istatistikleri 2007" yayınında yer alan 189 ülkenin dış ticaret tutarlarına göre yapılan incelemede o yıl gerçekleştirdiği 48 milyar dolarlık dış ticaret hacmi ile 130 dünya ülkesini geride bıraktığını dikkat çekerek "2008'de ise toplam dış ticaret hacmimiz 58.6 milyar dolar oldu.
Kocaeli, ülke imalat sanayinin yüzde 13'ünü, kimya sanayinin yüzde 27'sini ve oto üretiminin yüzde 34,5'ini karşılar duruma gelmiştir. Türkiye'nin toplam dış ticaretinin yüzde 17,6'sını Kocaeli gerçekleşmiştir" dedi.
Kocaeli'nden tahsil edilen verginin 74 ilden tahsil edilen vergiye eşit olduğuna da dikkat çeken Zeytinoğlu, "400 büyük firmanın genel müdürlüğü burada olmadığı için vergileri başka ilde toplanıyor. Bu da ile olan yatırımı azaltıyor. Bu büyük firmaların merkezlerini Kocaeli'ne almaları evet belki zor bir ihtimal ama vergilerini ilimizde ödemeleri yapılabilecek düzenlemelerle mümkün" diye konuştu.
Aile şirketini dördüncü kuşağa
İletmenin 10 altın kuralı var
Aile şirketlerinin ekonominin temel direği ve lokomotifi olduğunu belirten Aile Şirketleri Danışmanlığı Başkanı Dr. Haluk Alacaklıoğlu, ABD'de işletmelerin yüzde 70'i Türkiye'de ise yüzde 99.9'unun aile şirketi olduğunu söyledi. Şirketlerin 10 sene sonra 5 sene sonra nerede olmak istediğine vizyonlarının ne olduğuna iyi karar vermesi gerektiğinin altını çizen Alacaklıoğlu, doğru adımlar atan şirketlerin zamana meydan okuyabileceğine dikkat çekti. Alacaklıoğlu, şöyle konuştu: "Şirketler de 3. ve 4. kuşak temsilcilerin sayısı ya az ya da yok. Dünya genelinde ve ülkemizde yüzlerce aile şirketiyle yaptığımız çalışmalarda iki nesilden öteye başarılarını devam ettirebilen ailelerde 10 ortak nitelik görüyoruz. Bunlar; Ortak değerler, gücün paylaşımı, gelenekler, öğrenme ve kendini geliştirme arzusu, ilişkilerin sürdürülebilmesi için etkinlikler, içtenlikle başkalarını gözetme, karşılıklı saygı, birbirine destek verme ve yardımlaşma, iyi tanımlanmış kişiler arası sınırlar ve tabi ki güven. Genelde şirket yönetimi ve hissedarlık konuları üst üste geldiği zaman aile üyeleri arasındaki iletişim daha karmaşık bir hal alır. Aileyi saran ve etkileyen ilişkiler (tedarikçiler, çalışanlar, danışmanlar vs) çok daha karmaşık bir ağ halindedir. Bunun için şirket sahibi aileler daha sık ve sonuçları daha önemli kararlar almak zorundadırlar. Aile şirketlerini geleceğe taşımanın en etkin yolu kurumsallaşma olarak gösteriliyor. Kurumsallaşma deyince herkesin aklına hemen işi profesyonellere devretmek geliyor. Oysa patronlar şirketi yönetmeyi değil, varlıklarını yönetme çabası içinde olmalılar."
Ece CEYHUN- Mehtap ÇİFTÇİ - KOCAELİ-DÜNYA GAZETESİ
Site adresi: https://www.finansingundemi.com/haber/ergun-ozenden-uyari/257016