Yazdır

KRİZİN BİTİŞ SİNYALİ BANKACILIKTAN GELİR

Tarih: 03 Mart 2009 - 00:37

Ekonomist Dergisi'ne konuşan Akbank Genel Müdürü Zafer Kurtul, "krizin bitiş sinyallerini, ilk bankacılıktan gelir" dedi.

MB’nın faiz indiriminin kredi faizlerine yansımasının zaman alacağını söyleyen Akbank Ğenel Müdürü Zafer Kurtul, global krizde toparlanmayla ilgili olarak “2009 sonuna doğru veya 2010 yılı içinde olabilir” diyor. Kurtul, ilk toparlanma sinyallerini bankacılık sektöründen bekliyor. Kurtul’a göre “Ekonomik toparlanma başlamadan 6-9 ay öncesinden borsalarda sinyallerini görmeye başlarız.” Global kriz bütün dünyada finans sektörünü tabiri caizse hallaç pamuğu gibi atıyor. Ancak Türkiye’de 2001 krizinden sonra alınan önlemlerin etkisiyle sağlıklı bir yapıya kavuşan sektör, dünyada esen bu sert rüzgarlara karşı sağlam bir şekilde duruyor. Sabancı Grubu’nun amiral gemisi ve sektörün önde gelen bankalarından Akbank’ın genel müdürü Zafer Kurtul ile global krizin sektöre etkilerini ve Akbank’ın izlediği stratejiyi konuştuk. Ekonomist: Merkez Bankası’nın (MB) son faiz indirim kararını nasıl değerlendiriyorsunuz? Zafer Kurtul: MB’nın 19 Şubat’taki 150 baz puanlık faiz indirim kararı, enflasyon endişelerinin azaldığını gösteriyor. Bu indirimle gecelik borçlanma faizi yüzde 11.5’a düştü. Bizim yıl sonu enflasyon beklentimiz ise yüzde 6.5-7.0 arasında, yani hala yüzde 4 civarı bir reel faiz söz konusu. Faiz indirimi, çok doğru bir karar oldu. Faizlerin düşmesinin önemli faydaları var; birincisi iç piyasaya canlılık getirecek; ikinci ise kamunun borçlanma maliyetlerini azaltacak. Artık oranların iyi seviyelerde olduğunu düşünüyorum. Tabii, TL yatırım enstrümanları cazibesini kaybetmemeli. MB faiz indirimi, kredi faizlerine ne zaman yansır? Kurtul: Kredi faizlerine yansıması biraz zaman alabilir. Bankalar kredi faiz oranlarını belirlerken kredi riskini ve faiz riskini göz önüne almak zorunda. MB faizleri ise gecelik faizler. Örneğin konut kredilerinin vadesi 10 yıl, tüketici kredilerinin iki yıl olabiliyor, dolayısıyla faizlerdeki düşüşün ne kadar istikrarlı ve uzun süreli olacağını değerlendirip, kredileri buna göre fiyatlamamız gerekiyor. Bankaların kredilerini geri çağırdığı iddialarını nasıl değerlendiriyorsunuz? Kurtul: Şirketin kredi değerliliğinde bir endişe varsa müşteriden ilave teminat istenebilir, fakat kredi geri çağırma diye bir durum söz konusu değil. Akbank için bunu rahatlıkla söyleyebilirim. Akbank olarak likidite sorunumuz yok. Sektörümüzde de likidite sorunu yok. Akbank olarak, şu ana kadar, 400 binin üstünde müşterimize taşıt kredisi verdik ve 2 milyon müşterimize ihtiyaç kredisi sağladık. Bütün bunlar Akbank’ın ülkemize ve reel sektörümüze inancının ve sağladığı desteğin bir göstergesi. Konut kredilerinde 2008 yılında yaklaşık 25 bin müşterimize konut kredisi verdik. Şu ana kadar konut kredisi kullandırdığımız ve ev almasına destek olduğumuz müşteri sayımız 150 binin üstünde. 2008 Aralık sonu itibariyle ticari krediler pazar payımız yüzde 13. Kurumsal kredilerimizde şu ana kadar yaklaşık 90 tane uzun vadeli büyük projeye 8.5 milyar doların üzerinde finansman sağladık. Örneğin, Koç Holding sendikasyonuna 75 milyon Euro ile katıldık ve bu miktar 12’si yabancı 14 banka arasında bir bankanın sağladığı en yüksek tutar oldu. Bu eleştiriler sizde nasıl bir etki bırakıyor? Kurtul: Takdir edersiniz ki her bankacının ilk önceliği sağlıklı kredi vermektir. Bir bankanın sağlıklı olmasının temel koşulu, sağlıklı bir aktif yapısının olmasıdır. Yurt dışında bankaların aktif kalitesi bozulunca neler olduğunu görüyoruz. Mevduat sahibini korumak, öncelikli görevimizdir. Sonuçta bu kaynaktan, yani mevduat olarak toplanan kaynaklardan krediler kullandırılıyor. Bankaların sağlığı bozulursa tüm ekonomi büyük zarar görür. Mevduatımızın yüzde 85’ini kredi olarak kullandırıyoruz. Bu yeterince yüksek bir oran… Bu oranın çok fazla yükselmesi, bankanın likidite riskini arttırır. Sonuçta her bankacı kredileri sağlıklı büyütmek, geliştirmek ister. Aksi takdirde banka karlılık hedefini yakalayamaz. Son dönemde takipteki kredilerin oranı çok hızlı bir şekilde artıyor. Bu durumu nasıl yorumluyorsunuz? Kurtul: 2009’da takipteki kredilerde bir miktar artış göreceğiz. Bu artış banka bilançolarını, özellikle bankaların karlılıklarını negatif etkileyebilir. Şimdilik KOBİ ve kredi kartı takip oranlarında biraz artışlar var. Ümit ediyoruz bu trend uzun süre devam etmez. Akbank olarak 2008 yılı boyunca temkinli ve stratejik bir büyüme sergiledik. Kredilerimiz 2008 yılında yüzde 23 artarak 49.1 milyar TL’ye ulaştı. Buna karşın takipteki krediler rasyomuz, Aralık 2008 sonu itibariyle yüzde 2.3 gibi düşük bir seviyededir. Sektörün takipteki kredi oranı yüzde 3.6 seviyesinde bulunuyor. Geri dönmeyen kredi oranları, bu yıl yüzde 5-6’ya çıkabilir ve bankalarımızın karlılığı negatif etkilenebilir. Ancak takipteki kredilerin bankaların sağlığını bozacak oranlara ulaşmasını beklemiyorum. Sektörün özkaynakları kuvvetli. Kredi kalitesini yükseltmek, birinci önceliğimiz. Akbank yurt dışında ve yurt içinde banka alma fırsatlarına bakıyor mu? Kurtul: Yurt dışında banka satın almak için şu anda yaptığımız bir çalışma yok. Türkiye’nin gelişme potansiyeli çok yüksek. Türkiye’nin geleceğine çok inanıyoruz. Ülke içinde konsolidasyon imkanı olursa ve bu bizim hissedarlarımız açısından bir değer yaratacaksa ilgileniriz. Global kriz daha ne kadar devam eder, ne zaman toparlanma işaretleri almaya başlarız? Kurtul: Krizin sonuna geldiğini söylemek çok zor. 2009, zor bir yıl olacak. Dünyanın gelişmiş ülkelerinde bankalar fonksiyonlarını yerine getiremiyor. Bankaların problemleri çözülmeden krizle baş etmek mümkün gözükmüyor. ABD’de yeni hükümet, sorunu çözmek için çok gayret gösteriyor. Örneğin global ölçekte alınan mali teşvik paketleri 2 trilyon dolara ulaştı. Ayrıca başta ABD olmak üzere FED, kredi piyasalarına destek olmak için muhtelif politika araçlarını da kullanıyor. Amaç; faiz oranlarının düşük kalmasını sağlayarak birçok piyasada kredi koşullarının kolaylaştırılmasının sağlanması… Ancak bütün bu önlemler piyasaları tatmin etmiyor. 2009’un seyrini, iki kilit unsurun nisbi gücünün belirleyeceği söylenebilir: Bunlar, özel sektörde harcamaların ve kredilerin azalmaya devam etmesi, ki bu toplam talebi azaltacaktır; diğer taraftan da toplam talebi destekleyecek global kapsamlı finansal ve maliye politikaları. Elbette bir noktadan sonra toparlanma görmeye başlayacağız ancak zaman vermek zor; 2009 sonuna doğru veya 2010 yılı içinde olabilir. İlk toparlanma sinyalleri bankacılık sektöründen gelir ve borsalarda ekonomik toparlanma başlamadan 6-9 ay öncesinden sinyallerini görmeye başlarız. Banka hisse fiyatlarındaki artış, krizden çıkışın ilk sinyalleri olabilir. Akbank’ın 2009’a bakışı ve vizyonu Zafer Kurtul’un Akbank’ın 2009’a yönelik stratejisiyle ilgili değerlendirmesi ve beklentileri başlıklar halinde şöyle: * 2009’da da sağlıklı büyümeye devam edeceğiz fakat ilk altı ay daha temkinli ve dikkatli olacağız. * Yılın özellikle ilk yarısı, büyümenin hız keseceği, kar marjlarının nispeten düşük olacağı bir dönem olacak. Bu dönemde daha temkinli ve dikkatli olacağız, önceliği aktif kalitesine vereceğiz. * Pazar payı kazanmak için agresif olmayacağız. * Hem döviz hem de TL mevduat hesaplarında büyümemiz gayet iyi. 2009’da da böyle devam etmesini bekliyoruz. * Otomotiv kredilerinde fazla bir büyüme beklemek gerçekçi olmaz. * Yüksek oranlarda olmasa da bireysel krediler (özellikle ihtiyaç ve konut) büyümesini sürdürür. * Ticari kredilerde sektördeki konumumuz güçlü. Ticari kredilerimizi sağlıklı olarak geliştirmeyi hedefliyoruz. * 2009’da 7 milyar dolar civarında sendikasyon yenilenebilir. Bu yıl vadesi gelen toplam sendikasyon kredileri tutarı, yaklaşık 10.5 milyar dolar. Akbank ise 2009 içinde yaklaşık 2.5 milyar dolar tutarında sendikasyon geri ödemesi yapacak. Kayhan Öztürk /EKONOMİST
Site adresi: https://www.finansingundemi.com/haber/krizin-bitis-sinyali-bankaciliktan-gelir/256355