KISA DÖNEMDE PİYASAYI RAHATLATACAK İKİ ÖNERİ
Tarih: 13 Ocak 2009 - 14:11
1- Mevzuat değişiklikleri bir an önce yapılsın, 2- Kamu, alacaklarını öderken hızlı davransın... Finansbank Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Ömer Aras'tan çarpıcı açıklamalar...
Ece CEYHUN - DÜNYA GAZETESİ- BORSA / FİNANS SERVİSİ
Finansbank Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve Grup CEO'su Dr. Ömer Aras, piyasalardaki likidite akışkanlığının kısa vadede sağlanması, kredi verirken bankaların elinin rahatlatılması için BDDK tarafından da ilk adımları atılan bazı mevzuat değişikliklerinin bir an önce tamamlanmasını gerektiğine dikkat çekti. Aras ayrıca kamunun iş yaptığı taşeronlara ödemelerini gecikmeden yerine getirmesinin bile piyasayı rahatlatacak bir unsur olacağını da ifade etti.
DÜNYA'ya 2008 değerlendirmelerini ve 2009 beklentilerini anlatan Aras, bu yıla çeyrekler bazında baktığını söyledi. Aras, her krizin kendine özgü çözümler getirdiğini ve bir çok inovatif fikrin bu tip dönemler sonrasında çıktığını kaydederek "Bu krizin ardından da inovatif fikirler çıkacağına inanıyorum. Türk zekası işleyecek. Krizin fırsata dönüştüğünün somut örneklerini göreceğimizi düşünüyorum" dedi.
Aras, bankaların 2001 yılından farklı olarak çok büyük bir kredi portföyünün üzerinde oturduğunu buna karşılık reel sektörün borç rasyolarının hiç bu kadar yükselmediğine işaret etti. Aras'ın piyasalardaki nakit akışını rahatlatmak ve bankaların elini rahatlatmak için iki önerisi var.
Aras'a göre bankaların elini rahatlatacak en önemli gelişme BDDK tarafından da hazırlık çalışmaları sürdürülen karşılıklar kararnamesi değişikliklerinin bir an önce yapılması. Aras "Yürülükteki takip mevzuatına göre kullandırılan kredinin anapara veya faizi ödenemediğinde takip mevzuatı bankayı 90 gün içinde bildirmeye zorluyor. Böyle bir dönemde bir takım geçici esneklikler yapılabilir. Hem banka hem borçlu rahatlatılabilir. Karşılıklar kararnamesinde yeniden yapılandırmaya mahsus maddeler yeniden yapılandırmaya teşvik edecek şekilde değiştirilebilir" diyor.
'Türkiye bu yıl yüzde 5 büyür' diyerek yatırım düğmesine basan bir firmanın satış kayıpları veya kur oynamaları ile zora girebileceğini buna karşılık bankaların bir tolerans vermek rahat nefes aldırmak adına krediyi yeniden yapılandırma noktasında ellerinin daha rahat olmasına gerektiğine işaret eden Aras, şöyle devam etti: "Mesela, borcunun vadesi gelir deriz ki 'Tamamını şimdi ödeme. Yarısını öde, yarısını da 1 sene uzatalım. Bize bu imkanları verecek mevzuat değişikliklerinin birinci aşamada yapılması lazım.
Reel sektörden aldığımız sinyallerden bir tanesi de devlete hizmet eden mal alışverişinde bulunan gerek müteahhit gerek sanayici olsun ödemelerini zamanında aldığı takdirde, ki bazı gecikmeler olduğunu duyuyoruz, bu bile ekonomiye devletin bir düzenli kaynak aktarması ve rahatlatması şeklinde yorumlanabilir. Yapılmış olan her nevi satın almanın bunda taahhüt sektörü de dahil devletin aldığı her nevi tüketim malı olsun her şeyde zamanında ödeme yapması birinci aşamada ekonomiyi olumlu etkiler. Yani kamunun harcamalarını artırmasına gerek yok. Öncelikle zamanında ödesin. Bu yapılırsa büyük aşama kaydedilir. Piyasayı çok rahatlatır."
Dünya yeni dersler çıkartacak
2001 krizinden Türkiye'nin kendisine büyük dersler çıkardığını ve ödevini iyi yaptığını kaydeden Aras, dünyanın da bu krizden dersler çıkartmasını dolayısıyla yeni regülasyonların devreye girmesini bekliyor. Aras, büyük ekonomilerin bu kaosun ardından sadece bankaları değil derecelendirme kuruluşlarını ve halka açık şirketleri de yeni denetim esaslarına göre değerlendirmeye alacağını söyleyen Aras, "Yeni regülasyonların devreye girmesini bekliyorum" dedi.
Mart ayında yapılacak yerel seçimlerin ekonomi için bazı açılımları olsa da Aras 2009 genelinde ekonominin yavaş büyüyeceğini düşünüyor. Finansbank'ın 2009 rotasını belirlemek için ilk yaptıkları bütçelerde Türkiye ekonomisinin yüzde 4-4.5 büyüyeceği varsayımı altında yürüdüklerini belirten Aras, "Son çeyrekteki dalgalanma ve gelişmeler sonrasında büyüme tahminlerimizi yüzde 1.7'ye düşürdük. Ama yine de Türkiye tahminlerimiz paralelinde %1.5-2'lik büyüme ile 2009'u geçerse başarı olarak görmek lazım" diye konuştu.
Finansbank olarak 2009 planlarını yaparken yılı kesintisiz büyüme dönemlerinden ayırdıklarını ve planlarını çeyrekler bazında revize edebilecekleri sinyalini veren Aras, "2009'da bir çok yeni ürün çıkarttığımızı göreceksiniz. Yaratıcı fikirlerle ortaya çıkacağız" dedi.
Bir çok şirket ilk üç çeyrekteki karını son çeyrekte geri verdi
2008 yılını finans dünyası açısından tarihi bir dönem olarak niteleyen Aras dünyada yaşanan değişikliklerin bugün kimsenin tahmin edemeyeceği bir boyuta ulaştığını kaydetti. Kredi piyasalarındaki daralmanın geçen yılın son çeyreğinde piyasalarda keskin hareketler yaşanmasına neden olduğunu anlatan Aras, "Satış hacminde, dolayısıyla karlılıkta bir düşüş yaşandı. İlk üç çeyrek de yaratılan iş hacmini, sektörüne ve şirketine göre değişmekle beraber, son çeyrekte bir çok şirket geriye verdi. Dolayısıyla kredi riskinin ön plana çıkmış olduğu bir seneye girmiş bulunuyoruz" değerlendirmesinde bulundu.
Bankalar büyük bir kredi portföyünün üzerinde oturuyor
Aras, sektörün 2001 krizinde kredi portföyünün küçük ve belli işletmelere dağılmış bir görünüm verdiğini halbuki bugün bankaların 2009 yılına hiç olmadığı kadar büyük bir kredi portföyü ile girdiğine dikkat çekti.
1990'ların sonu ve 2001 krizine giden süreci hatırlatan Aras "Yüksek enflasyon ortamında ana gruplara, büyük şirketlere verilen hatta o dönemde bir takım bankaların da kendi sahibi olduğu holdinglere açtığı krediler vardı. Türkiye'nin o dönemdeki sıkıntıları farklıydı" şeklinde konuştu.
Aras şöyle devam etti: "Bugün banka bilançolarında kredi kartı riskinden tutun da KOBİ ve bireysel kredilere proje finansmanı kredilerine kadar alınmış yaygın ve büyük bir risk var. Bu yıl mutlaka takipteki alacaklar artacaktır. Bazı şirketlerin sermaye artışı yapması gerekecek. Bankalar müşterilerinden öz kaynak artışı isteyebilir. Bunu yapabilecek olan var yapamayacak olan var. Bu nedenle yılın ilk yarısında Türkiye bu krizin yarattığı etkilerin ana hareketliliğini yaşacak. Yılın ikinci yarısı ise işlerin biraz daha düzene gireceği ve 2008'in aynı dönemi ile karşılaştırıldığında göreceli olarak daha iyi bir dönem bekliyoruz. Yılın son çeyreği 2009'un en iyi dönemi olacak."
Türkiye'nin 2001 krizinden beri geçen süre içinde global piyasalara entegre olduğunu ve fakat nispeten bu dalgaya hazırlıklı girildiğini aktaran Aras, "Özellikle finans sektörünün 2001 krizinden çıkarmış olduğu dersler, bugünkü gücü ve sermaye yapısı ile bugüne kadar hakikaten iyi bir sınav verdi diyebiliriz" ifadelerini kullandı.
Bilançolar artık içeriye taşınmalı
Varlık Barışı ile Türkiye'ye birkaç milyar dolarlık fon girişi olmasını bekleyen Aras, dışarıdan alınan krediler ile içeriden alınan krediler arasındaki vergi farklarının kaldırılması gerektiğinin altını çizdi. "Artık bilançolar içeriye taşınmalı" diyen Aras, şöyle konuştu: "Türk bankacılık sisteminin belli bir aktif büyüklüğü var. Bu aktifin belli bir oranı kadar yurtdışında da var. Çünkü bankalar yurtdışında kurdukları şubeler veya yabancı bankaların ortağı olmaları nedeniyle ana hissedarları veya ortakları üzerinden Türkiye'ye kredi veriyor. Bu Türk bankacılık sistemini olduğundan küçük gösteriyor. Üstelik bankalar Maliye ile de sorun yaşıyor. Bunlar sisteme patinaj yaptırıyor. Bu patinajdan kurtulmamız lazım."
Yürürlükteki bankacılık yasasını bir reaksiyon yasası olduğuna dikkat çeken Aras, "Verilen bir krediden 20 yıl süre ile bankacının bütün ailesinin varlıkları ile sorumlu olması gibi bir madde dünyanın hiç bir yerinde yok. Bunu kamu vicdanı da kabul etmez. Bankalar Kanunu'nda bundan sonra yapılacak değişikliklerde AB normları dikkate alınmalı. Bu tip maddeler zaman içinde sektörde çalışan kalitesini bile etkileyebilir. Çünkü gereksiz yere sorumluluk altına sokuyor bankacıları. BDDK atamadan zaten bir bankaya genel müdür veya yardımcısı olamıyorsunuz bireysel bazda tedbirler alınabilir" dedi.
Sektörde konsolidasyon sürer
2001 dönemi Türk bankacılık sektörü için tarihi bir dönem olarak karşımıza çıkar banka sayısı hızla düşerken 2004-2006 yılları ise sermaye yapısının değiştiği dönem olarak karşımıza çıktı. 2008 yılında yaşananlarının da Türkiye'ye izdüşümü olacağını savunan Aras, "3-4 yıl içinde bankacılıkta yeni bir konsolidasyon olur. Yurtdışında birleşenler doğal olarak burada da birleşir. Türkiye'deki yatırımları başarılı olduğu için yurtdışında sıkışan bankalar başka birine buradaki yatırımlarını satabilirler. Dolayısıyla Türkiye de bundan sonra banka sayısının artmasından ziyade azalmasını bekliyorum. Ayrıca son yarıda görebiliriz, sıralamada da değişiklikler bekliyorum" öngörüsünde bulundu.
Bu kriz iş yapış şekillerini değiştirecek
Reel sektörün hem yavaşlayan ekonomik aktivite ile hem de kurdaki gelişmeler nedeniyle krizin etkilerine açık olduğunu kaydeden, Aras, "Bu krizin kendi içerisinde bir yaratıcılık gerektirdiğine inanıyorum. Aslında baktığınızda kriz ve inovasyon birlikte giden iki kavram. Bir çok kriz ortamından inovatif fikirler doğmuştur. Bunun en büyük örneği de İkinci Dünya Harbi'nde, o kriz döneminde yapılan araştırma geliştirme faaliyetleridir. 2008-2009 krizi de eminim iş yapış şekillerini değiştirecek. Burada maliyetlerin kontrolü, verimliliğin artışı, piyasaların geliştirilmesi öne çıkacak" dedi.
İhracatçı krizi fırsata çevirebilir
Reel sektörün bu krizde göreceli bir avantajının da olduğunu söyleyen Aras, şu ifadeleri kullandı: "Yavaşlayan Avrupa yurtdışından alımlarını büyük adetlerden küçük adetlere indirecek. Büyük siparişler vermek yerine küçük miktarlarda almak ve stok bulundurmamak isteyecek. Çin ve Uzakdoğu yerine Türkiye'den almayı tercih edecek. Burada göreceli olarak bizim sanayicimizin, şirketlerimizin, KOBİ'lerimizin bu konumdam istifade etme fırsatları var. Bu, bazı sanayicilerimiz tarafından da teyit edilmiş durumda. Avrupalı 100 binlerce tişörtü Çin'den alacağına 10 binlerce tişörtü Türkiye'den alacak. Yeniden inşa edilecek Irak piyasası bile Türkiye için önemli bir piyasadır. Turizm sektöründe de fırsatlar yakalanabilir."
Türk zekası işleyecek
Ömer Aras'a Finansbank'ın çoğunluk hisseleri NBG'ye geçtikten sonra Yunanlı bankanın Türkiye haricindeki 5 yurtdışı iştiraki de bağlandı. Bugün Bulgaristan, Romanya, Makedonya, Sırbistan ve Arnavutluk'a da bakan Aras, bu krizde de Türk zekasının işleyeceğini ve bizim göreceli olarak diğer gelişen pazarlardan daha kolay bu kaosu atlatacağımızı düşünüyor. Türklerin bu krizlerden inovatif fikirlerle ortaya çıkacağı öngörüsünde bulunan Aras, "Bu krizin etkisinde olan tüm ülkelerin reaksiyonlarını mukayese ettiğimde kriz tecrübelerimizin çok iyi çalıştığını görüyorum. Bazı şeylere çok kolay karar verip gayet doğal bir şekilde hareket edebiliyoruz. Oysa diğer ülkelerde bu tip tecrübeler daha önce yaşanmadığından bocalama olabiliyor. O bakımdan bizim finans sektöründe çalışan bankacılarımızın ve reel sektöre bu konuda çok güveniyorum ve çok iyi şeyler olacağına inanıyorum. Biz zaten bankacılık uygulamaları olarak baktığınızda bir çok AB üyesi ülkeden bile ilerideyiz. Krizle mücadele etme adına Türkiye'de inanılmaz birikim var. Bu krizi ABD bile iyi yönetemedi. 1994 krizi, Asya krizi ve 2001 krizi bize çok şey öğretti. Bu belki övünülecek bir şey değil ama kaç yıllık kaptan olduğunuz değil kaç fırtına atlattığınız önemlidir. 2001 krizini bizimle bankadan yaşayan ile bu tarihten sonra işe başlamış çalışanlarımız arasında bile fark var" bilgisini verdi.
En önemli parametremiz işsizlik rakamları
2009 yılının en önemli parametresini işsizlik olarak gören Aras, "Bu yıl, işsizliği kontrol etmek adına çok dikkatli geçirmek lazım" dedi. Türkiye gibi milli gelirini, kişi başına gelir düzeyini AB normlarına taşımaya çalışan bir ülke için işsizliğin çok önemli bir yara olduğunu kaydeden Aras, bu sorunun hem reel sektöre hem de bankalara dolaylı etkisi olduğuna da dikkat çekti.
Konservatif planlar yapıldı
2007 yılında 100, 2008 yılında ise 47 şube açarak 458 şube ile yeni yıla giren Finansbank'ın ajandasında bu yıl 15 yeni şube açılışı var. Daha önceki planlarında 2009 yılında 550 şubeye ulaşma hedefi olan banka bu yıl için daha mütevazi planlarla yürüyor. Personel sayısında ise küçülme öngörmeyen banka bu yıl personelini daha aktif kullanacak. Aras, piyasadaki dengelerin alıcı piyasasından satıcı piyasasına döndüğüne dikkat çekerek "Personelimizi günün koşullarına göre daha dinamik kullanabilmek amacı ile çapraz eğitimlere tabi tutarak bankanın gereksinim duyulan bölümlerinde değerlendiriyoruz. Bu ilerisi için de farklı bölümlerde deneyim kazanmış, bankacılık kurallarını daha makro görebilen iyi elemanlar yetiştirebilmeyi de sağlayan bir fırsat aslında" diye konuştu.
Site adresi: https://www.finansingundemi.com/haber/kisa-donemde-piyasayi-rahatlatacak-iki-oneri/255097