İŞ'TEN İSTANBUL YAKLAŞIMI ÖNERİSİ
Tarih: 23 Aralık 2008 - 11:23
İş Bankası Genel Müdür Yardımcısı Aykut Demiray, global krizin Türkiye'yi diğer ülkelere göre daha az etkilediğini söyledi.
AA'na demeç veren Demiray, global krizin Türkiye üzerindeki etkilerini değerlendirdi. Demiray, 2006'dan beri büyüme rakamlarında bir yavaşlama görüldüğünü belirterek, " Son açıklanan yüzde 0,5'lik büyüme rakamları ve iç talebin düşmüş olması, enflasyon kaygılarının da nispeten ortadan kalkmış olması, tüketim ve yatırımdaki düşüş gösteriyor ki bu krizin etkilerini yaşıyoruz" dedi.
Global krizden bankacılık sektörünün diğer sektörlere göre daha çabuk etkilendiğini kaydeden Demiray, yurt dışından alınan kredilerin vadelerinin kısaldığını ve maliyetlerinin arttığını söyledi.
Yine bu kredilerin bulunmasının giderek zorlaştığını vurgulayan Demiray, şöyle devam etti:
''Bu durum, Türkiye'nin kredi değerliliğinin düşüp düşmemesinden ziyade, yurt dışındaki kredi veren veya krediye aracılık eden kuruluşların yaşadığı sıkıntılar nedeniyle Türkiye gibi ülkelerde doğrudan veya dolaylı sermaye girişinde ve yatırımlarda bir azalma olmaya başladı.''
Global krizden Türkiye'nin daha az etkilendiğini ve dünyada da kısmi bir yatışma ve istikrar gözlendiğini belirten Demiray, "Her şeyden önce güven konusunda endişe var. Bireyler geleceğe güven duymazsa tüketim isteklerini erteliyorlar. Bunun yanı sıra bankacılık kesimi de kredi açmak konusunda çok hevesli değil" dedi.
"SORUNLU KREDİLERDE BÜYÜME OLACAKTIR"
Demiray, önümüzdeki dönemde bankacılık sektörünün sorunlu krediler nedeniyle etkileneceğine savunarak, "Sorunlu yani geri dönmeyen kredilerde bir büyüme olacaktır. 350 milyar YTL'lik kredinin yüzde 6 veya yüzde 10'unun dönmeyeceği şeklinde görüşler de var" diye konuştu.
2009 yılında büyüme hızının yüzde 2'ler seviyesine gerileyebileceğini belirten Demiray, Türkiye'nin büyüme motorunun önceden global likidite bolluğu olduğunu, artık global likidite bolluğunun bulunmadığını ve bunun Türkiye'nin büyümesini etkileyebileceğini kaydetti.
Piyasalarda güven ortamının oluşturulmasının büyük önem taşıdığını vurgulayan Demiray, sözlerine şöyle devam etti:
"IMF anlaşmasının bir an önce sonuçlandırılması lazım. Bunun hem uluslararası piyasadaki yatırımcılara hem de iç piyasaya vereceği olumlu sinyaller, bu güvensizlik ortamının aşılmasına yardımcı olacaktır. Anlaşıldığı kadarıyla IMF'den bir miktar para da alınması söz konusudur. Bu paranın, uygun bir şekilde ekonomiye enjekte edilmesi halinde küçülmeyi sınırlayıcı, büyümeyi destekleyici bir etki yapacaktır. Ama bugün birçok sektör talep düşüklüğü ve bankaların kredi vermesinden kaçınması nedeniyle veya kredi koşullarının çok sıkı olması nedeniyle sıkıntıda. Otomotiv sektörü, inşaat sektörü gibi sektörüler aslında büyük ölçüde bankaların açtığı bireysel kredilere dayanarak yürürlerdi. Büyük yatırımların da finansman güçlüğü nedeniyle bir süre ertelenmesi gerekecektir."
"HERKES FELAKET BEKLERSE, FELAKET OLUR"
Demiray, ekonomide psikolojinin çok önemli olduğuna dikkati çekerek, "Herkes felaket beklerse felaket olur, herkes iyimser olursa işler iyiye gider. Likidite meselesinin çözülmesi yani bankacılık sektörüne bir miktar likidite verilmesi uygun olur yada verileceğinin kesin bir dille ifade edilmesi gerekir" dedi.
Türk bankalarının çok büyük miktarlarda likidite sıkıntısı çektiğini zannetmediğini anlatan Demiray, bankaların `yarın ne olur endişesi' ile likidite almaya yöneldiğini ve bunun da Türk lirasının değerini düşürdüğünü vurguladı.
"15 MİLYAR DOLAR DÖVİZ BOZDURULDU"
Demiray, Döviz Tevdiat Hesaplarından 15 milyar dolar bozdurulduğunu belirterek, "Türkiye'de yerleşik kişilerin bankalarda tuttuğu dövizlerden 15 milyar dolar kadar bir azalma oldu. Normal şartlar altında bankaların bu 15 milyar dolar dövizi piyasaya, yabancılara satması lazımdı. Bankalar bunu yapamadı, çünkü ellerinde para yoktu. Bu nedenle doların fiyatının aşağı çekilmesi çok mümkün olmadı. Likidite önemli bir endişedir " şeklinde konuştu.
İş Bankasının kriz nedeniyle bir takım önlemler aldığını anlatan Aykut Demiray, kredi verme hızlarını düşürdüklerini, limitleri daralttıklarını ve eskiden beri birlikte çalıştıkları müşteri ve firmalarla çalışmayı tercih ettiklerini söyledi.
Herhangi bir kesimi desteklemek üzere bir çalışma yapmadıklarını dile getiren Demiray, krizin reel etkilerini azaltmak üzere İstanbul Yaklaşımı gibi bir yaklaşımın ortaya konması gerektiğini belirtti. Demiray, "Muhasebe uygulamalarının bir miktar değiştirilmesi uygun olur. Karşılık politikasının gözden geçirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Günün şartlarına göre bunların yeniden değerlendirilmesi gerekiyor" dedi.
Site adresi: https://www.finansingundemi.com/haber/isten-istanbul-yaklasimi-onerisi/254571