Yazdır

TEB 2009 PLANLARINI NASIL YAPIYOR

Tarih: 12 Aralık 2008 - 19:02

TEB Genel Müdürü Varol Ciliv’e göre, hane halkı borçlarının milli gelire oranıyla ilgili risk yüksek değil. Türkiye’de yüzde 10 olan bu oranın Avrupa’da yüzde 40’ı aştığına dikkat çeken Civil, “Sorun borcun miktarı değil, yönetiminin yeni öğreniliyor olması” diyor......

“2009 planlarımızı üçer aylık yapıyoruz” TEB Genel Müdürü Varol Ciliv’e göre, hane halkı borçlarının milli gelire oranıyla ilgili risk yüksek değil. Türkiye’de yüzde 10 olan bu oranın Avrupa’da yüzde 40’ı aştığına dikkat çeken Civil, “Sorun borcun miktarı değil, yönetiminin yeni öğreniliyor olması” diyor... PARADA DERGİSİ/ İDİL TARAKLI / [email protected] GLOBAL kriz, 2001’de olduğu gibi yine en çok bankacıları etkiledi. Bu yılın son aylarında yoğun olarak hissedilen kriz, bankacıların 2009 yıl planlarına da yansıyor. Türkiye’de bankaların durumu her ne kadar Avrupa ve ABD’ye oranla sağlam olsa da kriz etkilerini hissettirmeye başladı. Şubeleşmeden eleman alımına, bütçe hedeflerinden karlığı kadar bankacılar 2009 bütçelerini yapmakta zorlanıyorlar. Bu süreçte mali yapıları güçlü, likit ve butik bankaların daha az etkilendikleri bir gerçek. Türk Ekonomi Bankası (TEB) da bunlar arasında gösteriliyor. TEB’in yabancı ortağı BNP Paribas da yurtdışında Fortis’in büyük çoğunluğunu satın alarak krizden karlı çıktı. TEB Genel Müdürü Varol Civil, önümüzdeki yıl için de bankası adına olumlu konuşuyor. Öncelikli hedeflerinin bankacılık sektörüne paralel bir büyüme sağlamak olduğunu vurgulayan Civil, sık sık revizyona gitmek yerine 2009 yılı planlarını üç aylık dönemler halinde yapacaklarını belirtiliyor... Size göre hükümetin hazırladığı paketin “olmazsa olmazları” neler? Öncelikle şunu belirtmekte fayda var; Türkiye’de makro göstergeler batıdaki gibi bir krizi işaret etmiyor. Ancak özellikle son dönemde beklenti yönetiminin iyi yapılamadığını düşünüyorum. Oysa iyi beklenti yönetimi maliyetsiz sonuçlar doğurabilir. Kriz eylülde zirvesini yaptı. MB, eylülden bu yana tek kuruş döviz kaybetmedi. Bankaların sermaye yeterlilik rasyosu da gayet iyi. Bir tek kritik noktamız var, o da cari açık... Şu anda petrol ve ithal ettiğimiz ara malların fiyatı düşüyor. Bu da doğal olarak cari açığın gerilemesini sağlayacak. Dolayısıyla dünyayla kıyaslandığında son derece iyi durumdayız. Güven kaybı yok mu? Bankacılık sektörü ciddi eleştiriler alıyor. Beklenti yönetimi iyi yapılamadığı için bir güven kaybı var. Örneğin, pakette KOBİ’lere kredi olduğunu düşünelim. Eğer güven yoksa KOBİ o krediyi ne yapsın? Açıklanacak ekonomik paketin içinde ne olursa olsun, beklenti yönetiminin iyi muhafaza edilmesi lazım. Bu kapsamda da öncelikle hükümetin açıklayacağı paketin reel kesime yönelik olması ve büyümeyi teşvik etmesi gerekir. Çünkü tartışılan konu özel sektörün borcu ve üretilen malların satılamaması... Sizce piyasada likidite sıkışıklığı var mı? Tabii ki var. Bu çok bariz olarak görülüyor. Çünkü karşılıksız çek miktarında ciddi bir artış var. Çek borçluları “ödemeden men” kararı çıkarıyor. Ve çekini ödemiyor. Reel sektörde de borçlu ile alacaklıların ihtilaflı hale gelmesi likidite sıkışıklığını gösteriyor. Krizin iniş sürecinde olduğu görüşüne katılıyor musunuz? Türkiye ekonomisi artık dünyayla entegre bir hale geldi. Biz bugüne kadar globalleşmenin olumlu taraflarını yaşadık ve bunun nemalarını aldık. Şu anda yaşadığımız ise globalleşmenin olumsuz tarafı. Şimdi bunun bedellerini ödeme sürecini yaşıyoruz. Dolayısıyla bu kadar dünyaya entegre olmuş bir ekonominin dünyadaki daralmadan nasibini almaması mümkün değil. Bunu kabullenip daralmanın bizi acıtmayacak politikalarının sağlanması lazım. Merkez Bankası’nın icraatlarını nasıl yorumluyorsunuz? Bu global dalgalanmada Merkez Bankası’nın aksiyonlarını çok olumlu buluyorum. Merkez Bankası, likidite sıkışıklığının artması halinde faizleri indirmek, tahvil alıp para vermek ya da zorunlu karşılıkları düşürmek yöntemlerinden birini kullanabileceğini açıkladı. Sizce bu yöntemlerden hangisi daha geçerli olur? Bence bunların her biri likidite sıkışıklığının azalmasını sağlar. Ama asıl önemli olan güven kaybının giderilmesi. Bunların içinde de bence en önemlisi döviz munzam karşılıklarının azaltılması. Çünkü bu bankaların reel kesime daha fazla kredi vermesini sağlayacaktır. BDDK ile Merkez Bankası kart hizmet bedeli konusunda farklı düşünüyor. Bir taraf “Sözleşme dışında kart aidatı alınamaz” derken, MB müşterilerin hizmetin maliyetini üstlenmek zorunda olduğu görüşünü savunuyor. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz? Ben de bu konuda bankaların verdiği hizmetin karşılığını alması gerektiğini düşünüyorum. Bankacılık rekabetin yoğun olduğu bir sektör. Müşteri kartını sokup ATM’den her türlü hizmeti alabiliyor, bütün yıl boyunca alışverişini yapıyor, ama yılda bir kere kart hizmeti vermek pahalı geliyor. Ben bunu anlayamıyorum. Şu anda takipteki kredileriniz ne kadar? Problemli kredilerin toplam krediler içindeki payı 30 Eylül itibariyle 1.44’tü. Bugün itibariyle 1.90’a çıktı. Ekonomik daralmaya bağlı olarak bankacılık kesiminde hem kredi büyümesi hem de KOBİ’lerin ödemelerinde yavaşlama bekleniyor. Siz de bu yıl 76 milyon YTL tutarındaki takipteki alacaklarınızı 10 milyon 800 bin YTL’ye sattınız. Takipteki kredileri yine satmayı düşünür müsünüz? Takipteki kredileri satarak, eski döneme yönelik çok sayıda birikmiş dosyayı elden çıkarıp iş yükünü azaltıyoruz. Önümüzdeki dönemde de trende bağlı olarak cazip şartlar bulursak satarız. Fortis Belçika'nın BNP Paribas tarafından satın alınması TEB Türkiye'yi nasıl etkileyecek? Şu anda BNP Paribas’ın satın alınma işlemleri bitmedi. 2008 sonundan önce de bitmeyeceği tahmin ediliyor. Yurtdışındaki prosedür tamamlanmadan buradaki yansımaları hakkında yorum yapmak mümkün değil. Biz halka açık bir bankayız. Dolayısıyla yanlış ve gereksiz beklentiler yaratmak istemem. TEB için 2008 yılı nasıl geçti? 2007 yılına 273 şubeyle başlamıştık. 2008 sonunda şube sayımız 330’a ulaşacak. 30 Eylül itibariyle kredilerde yüzde 2.5, mevduatta yüzde 2.15, aktif büyüklükte ise yüzde 2.15 pazar payına ulaştık. 2009 yılı hedeflerinizi belirleyebildiniz mi? Öncelikli hedefimiz bankacılık sektörüne paralel bir büyüme sağlamak. 2009’da hedeflerimizi tamamen üç aylık dönemler halinde yapacağız. Şu anda ise sık sık revize ediyoruz. Henüz çok net bir şeyler söyleyebilmek için çok erken. KUTU “Kredilerde daralma kaçınılmaz” TEB Genel Müdürü Varol Civil, önümüzdeki dönemde genel olarak kredilerde daralma bekliyor. Ancak Ciliv, bu daralmanın sadece bankaların cimri davranmasından kaynaklanmayacağını da belirtmeden geçemiyor: “Herkes bütçesini daha iyi idare edip borçlanmamaya çalışıyor. Doğrusu da bu. Tüketici kredileri çok konuşuluyor ama kimse rakamlara bakmıyor. Tüm hane halklarının borçlarının milli gelire oranı yüzde 10. Oysa bu oran Avrupa ülkelerinde yüzde 40’ın üzerinde. ABD’de ise çok daha yüksek. Bizde sorun, yeni borçlanmaya başlayan bireylerin borç yönetimini iyi yapamaması. Çünkü bizim ülkemizde tüketiciler borç yönetimini yeni öğreniyor.” Varol Civil, firmaların kredi taleplerindeki daralmayla ilgili ise şu yorumu yapıyor: “Petrol ve petrole bağlı ürünler ile değerli metal fiyatlarının çok artması firmalarda işletme sermayesi gereksinimi doğurmuş, bu da kredi taleplerini yükseltmişti. Oysa bir süredir bu fiyatlar aşağı doğru gidiyor ve firmaların işletme sermayesi ihtiyacı azalıyor. Bu da kredi talebine yansıyor. Ayrıca, dünyada daralmanın olduğu bir ortamda ürettiği malı satamayan firma neden kredi kullansın ki?”
Site adresi: https://www.finansingundemi.com/haber/teb-2009-planlarini-nasil-yapiyor/254312