TÜSİAD Perakende Çalışma Grubu bünyesinde EY-Parthenon tarafından hazırlanan Türkiye Perakende Pazar Değerlendirmesi Raporu, ekonomik kriz ve gelir kaybının tüketici davranışlarını kalıcı biçimde dönüştürdüğünü ortaya koydu. Rapora göre artan fiyat baskısı, markalı ürünlerden uzaklaşmayı hızlandırırken özel markalı ürünler artık geçici bir tercih olmaktan çıkarak kalıcı hale geldi. Aynı zamanda yükselen maliyetler ve borçluluk, perakendecilerin kârlılığı ve fiyatlama gücü üzerinde ciddi baskı oluşturuyor.
Raporda, ekonomik daralma koşullarında tüketicilerin önceliklerinin köklü biçimde değiştiği vurgulandı. Her 10 tüketiciden 7’si alışverişte en belirleyici kriter olarak uygun fiyatı öne çıkarırken, ürün kalitesi ikinci sıraya geriledi. Tüketicilerin üçte biri yalnızca zorunlu ihtiyaçlarını satın aldığını belirtirken, harcamaların giderek temel ürünlere yöneldiği gözlendi.
Sektör büyüklüğünü koruyor
Ekonomim'den Yener Karadeniz'in haberine göre rapor, TÜSİAD Yönetim Kurulu Üyesi ve Tarım, Gıda ve Hizmetler Yuvarlak Masası Başkanı İzzet Özilhan, Ticaret Bakanlığı İç Ticaret Genel Müdürü Adem Başar ve EY-Parthenon Türkiye Şirket Ortağı Yusuf Bulut’un katıldığı basın toplantısıyla kamuoyuna açıklandı. Çalışmaya göre Türkiye perakende ekosistemi, pandemi ve son yıllardaki ekonomik dalgalanmalara rağmen hem büyüklüğünü hem de ekonomideki stratejik konumunu korumayı başardı.
Toptan ve perakende sektörü, 5,8 trilyon TL’lik büyüklüğüyle imalat sanayinin ardından gayrisafi yurt içi hasılaya en fazla katkı sağlayan ikinci sektör oldu. Toptan ticaret, ulaştırma ve depolama ile birlikte sektörün GSYH içindeki payı 2019’da yüzde 22 iken, bu oran yüzde 24’e yükseldi. Aynı dönemde söz konusu alanlar toplam istihdamın yaklaşık yüzde 19’unu oluştururken, ilişkili sektörlerle birlikte 6,4 milyon kişiye istihdam sağladı.
Gelir yapısı talebi yeniden şekillendiriyor
Yüksek enflasyona rağmen tüketici harcamalarının görece dayanıklılığını koruduğu belirtilen raporda, fiyat artışlarının etkisiyle perakende ticaret hacminin yıllar içinde büyüdüğü kaydedildi. Perakende ticaret hacmi 2023’te 10,5 trilyon TL’ye ulaştı. Bu artışta enflasyon kaynaklı fiyat dinamikleri, seçim dönemi etkisi, kredi genişlemesi, tüketicilerin erken alım ve stoklama eğilimleri ile pandemi sonrası talep normalleşmesi etkili oldu.
2024 ve sonrasında ise makroekonomik dengelenme ve döviz kurundaki görece yatay seyrin, perakende hacminde daha dengeli bir görünüm yaratması bekleniyor. Raporda, fiyat istikrarının güçlenmesi ve enflasyondaki düşüşün, sektörün hacim ve kategori bazlı büyümesine alan açacağı öngörüldü.
Demografik dönüşümün de perakendenin uzun vadeli talep dinamiklerini doğrudan etkilediğine dikkat çekildi. Nüfus artış hızının yıllık bileşik yüzde 0,6’ya gerilemesi ve yaşlanma eğiliminin hızlanması, tüketim alışkanlıklarında kalıcı değişimlere işaret ediyor. Kentleşme oranı artarken, göç hareketleri tüketici profillerinde bölgesel farklılaşmayı daha belirgin hale getiriyor.
Marka bağlılığı zayıflıyor
Rapora göre hanehalkı kullanılabilir gelirindeki gerileme ve gelir dağılımındaki bozulma, tüketicilerin kararlarını fiyat–kalite dengesi eksenine taşıdı. Bu ortamda güvenilirlik ve kalite, tüketicinin daha yüksek fiyat ödeme isteğini belirleyen temel unsurlar olarak öne çıktı.
Son yıllarda marka bağlılığının belirgin biçimde zayıfladığına işaret edilen raporda, özel markalı ürünlerin tüketici sepetinde kalıcı yer edindiği vurgulandı. 2025’in ilk yarısında özel markalı ürünlerin toplam harcama içindeki payı yüzde 22’ye ulaştı. Tüketicilerin yüzde 58’i alışveriş yaptığı markaya ya da perakendeciye bağlılık hissetmediğini belirtirken, yüzde 59’u taze gıdada özel markalı ürünleri tercih etti. Bu tüketicilerin yüzde 35’inin son bir yıl içinde özel markalara yöneldiği kaydedildi.
Dijitalleşme ve çok kanallı yapı güçleniyor
TÜSİAD Yönetim Kurulu Üyesi İzzet Özilhan, dijitalleşmenin perakende sektörüne hız, verimlilik ve ölçülebilirlik kazandırdığını belirterek, bu dönüşümün müşteri ilişkilerini güçlendiren uygulamaları yaygınlaştırdığını ifade etti. Tüketicilerin fiyat-kalite hassasiyeti ile hız beklentisinin arttığını vurgulayan Özilhan, markaların daha erişilebilir, kişiselleştirilmiş deneyimler sunmaya ve özel markalı ürün seçeneklerini artırmaya yöneldiğini söyledi.
Raporda çevrimiçi alışverişin de kalıcı bir kanal haline geldiği ortaya kondu. Türkiye’de çevrimiçi alışveriş penetrasyonu 2019’da yüzde 34 iken, 2025 Ağustos itibarıyla yüzde 56’ya yükseldi. Son üç ayda çevrimiçi alışveriş yapanların oranı 2019’daki yüzde 23 seviyesinden 2024’te yüzde 39’a çıktı. Buna rağmen tüketicilerin yüzde 44’ünün hâlâ fiziksel mağazayı tercih etmesi, çok kanallı stratejilerin perakendeciler açısından önemini koruduğunu gösterdi.
Rapora göre tüm bu veriler, Türkiye’de perakende sektörünün güçlü kalmayı başardığını ancak tüketici davranışlarındaki dönüşümün fiyat odaklı, daha temkinli ve daha seçici bir alışveriş dönemine işaret ettiğini ortaya koyuyor.
İtalyan lüks moda markası ETRO’ya Türk ortak
Ünlü moda markası Primp kepenk indiriyor
Yazdır