Avrupa Birliği’nde (AB) uygulanacak yeni iklim politikası, 2026 itibarıyla sadece sanayiyi değil, günlük yaşamı da doğrudan etkileyecek. Karbon Sınırda Düzenleme Mekanizması (CBAM) adı verilen bu yeni sistem, 1 Ocak 2026’dan itibaren yürürlüğe girecek ve AB’ye ithal edilen bazı ürünlere üretimleri sırasında salınan sera gazları üzerinden ek bir karbon maliyeti getirilecek.
CBAM kapsamında demir-çelik, alüminyum, çimento, gübre, hidrojen ve gelecekte elektrik gibi karbon yoğun ürünler için ithalatçılar, ürünlerinin gömülü emisyonlarını belgeleyen CBAM sertifikası almak zorunda kalacak. Lund Üniversitesi’nden Simona Sagone, mekanizmanın amacını “AB içindeki şirketlerle AB dışındaki üreticiler arasında adil rekabet sağlamak ve küresel ölçekte karbonsuzlaşmayı teşvik etmek” olarak özetliyor.
Türkiye gibi AB’ye ihracata bağımlı ülkeler, CBAM’e uyum sağlamak için temiz teknolojilere yatırım yapmak ve emisyon ölçüm altyapısını güçlendirmek zorunda kalacak. Türkiye’nin ihracatının yaklaşık yüzde 41’i AB’ye yöneldiği göz önüne alındığında, otomobil, makine, rafine petrol ve benzeri ürünlerde düzenlemenin etkisi şimdiden hissediliyor.
CBAM’in etkileri yalnızca sanayiyle sınırlı değil. İthalatçıların ek maliyeti tüketicilere yansıtması muhtemel olduğundan otomobil, beyaz eşya, elektronik ve inşaat malzemelerinin fiyatlarında artış görülebilir. Ayrıca gübreler üzerinden dolaylı olarak gıda üretimi de etkilenebilir. Öte yandan sistem, ürünlerin karbon ayak izinin şeffaf şekilde raporlanmasını sağlayarak tüketicilerin bilinçli tercih yapmasına da olanak tanıyacak.
CBAM’in küresel etkileri de büyük olacak. Tedarik zincirleri yeniden şekillenirken, ülkeler kendi karbon fiyatlandırma sistemlerini hayata geçiriyor. Bazı gelişmekte olan ekonomiler CBAM’i “yeşil korumacılık” olarak nitelendirerek haksız baskı eleştirisinde bulunuyor. Avrupa’da CBAM gelirlerinin kırılgan haneleri desteklemek, temiz teknolojileri finanse etmek ve enerji verimliliğini artırmak için kullanılması planlanıyor, ancak fonların dağıtımı ve etkinliği tartışma konusu.
Sagone, “CBAM, perde arkasında küresel ticarette karbonun hesaba katılma biçimini kökten değiştiriyor. İklim politikası artık insanların günlük hayatına doğrudan dokunuyor” diyor. Euronews'in haberine göre bu yeni düzenleme, sadece şirketleri değil, tüketicileri, ihracatçıları ve küresel tedarik zincirlerini kapsayan geniş bir dönüşümü işaret ediyor.
AB düzenlemesi ve iklim kanunu karbon piyasalarını hareketlendirdi
Almanya karbon fiyatlandırmasından rekor gelir elde etti
Yazdır