Avrupa, pandeminin ardından 2022’de başlayan Rusya-Ukrayna savaşı ile yüksek enflasyon ve sıkı para politikası dönemi, ayrıca yaşlanan nüfus ve teknolojide hızlanan gelişmelerde geride kalmıştı. Ancak 2026 ile Euro Bölgesi yeni bir döneme giriyor.
Dünyada siyasi belirsizlikler, ticaret savaşları ve faiz politikaları 2025’e damga vurmuştu. OECD’nin son tahminlerine göre, Avrupa ekonomileri gelecek yıllarda farklı performanslar sergileyecek.
Türkiye yüksek büyümeyi yakalayacak
2027 yılına yönelik beklentilerde Avrupa’da İspanya büyümede liderliğini koruyacak ancak hızını kaybederek yüzde 1,8’e gerileyecek.
AB ekonomisinin lokomotifi Almanya da büyümesini hızlandırarak yüzde 1,5’e çıkarken, Fransa ancak yüzde 1 seviyesinde büyüyebilecek.
OECD’ye göre Türkiye ise 2027 yılında yakalaması olası yüzde 4 büyümeyle 27 Avrupa ülkesi içinde en yüksek büyümeyi yakalayacak.
Raporda, ABD’de Trump’ın başlattığı yüksek tarifelerin ihracatı sınırlı ölçüde etkileyeceği, ancak düşen enflasyon ve iyileşen finansal koşullarla tüketim ve yatırımların da destekleneceği ifade ediliyor.
2025’te sürpriz bir ülke!
OECD Ekonomik Görünüm Raporu’na göre bu yılın sonunda, AB ülkeleri arasında en güçlü büyüme yüzde 10,2 ile İrlanda’nın olacak. Bu sıçramada, ABD’nin ilaç ithalatında uygulaması olası yüksek tarifelerin öncesinde ihracatın öne çekilmesi etkili olacak. ABD Başkanı Trump, 1 Ekim’den itibaren ithal ilaçlara yüzde 100’e varan gümrük vergileri uygulanabileceğini açıklarken, ABD’de üretim yapan firmaların bundan muaf olacağını belirtmişti.
Diğer yandan OECD’nin raporunda dikkat çekilen diğer husus ise İrlanda’nın büyüme rakamlarında çok uluslu şirketlerin kârlarının bu ülkede kaydedilmesi de ekonomik tabloyu mevcut durumda daha güçlü gösteriyor.
2025’te de Türkiye ilk sıralarda yer alarak, İrlanda’nın ardından yüzde 3,6 büyümeyle gelmesi bekleniyor. 2025’in AB’de güçlü büyümelerinden biri de yüzde 3,3 ile Polonya olması bekleniyor.
Listenin alt sırasında ise Finlandiya yer alıyor. Zayıf tüketici güveni ve konut sektöründeki sert daralma nedeniyle Finlandiya ekonomisinin 2025’te büyüme kaydedemeyeceği öngörülüyor.
OECD, euro bölgesinde reel GSYH büyümesinin 2025’te yüzde 1,3’ten 2026’da yüzde 1,2’ye gerileyeceğini, 2027’de ise yüzde 1,4’e yükseleceğini tahmin ediyor. Artan ticaret gerilimlerinin, iyileşen finansal koşullar, AB’nin Toparlanma ve Dayanıklılık Fonu (RRF) kapsamındaki yatırımlar ve dirençli iş gücü piyasalarıyla dengeleneceği vurgulanıyor.
2026’da üç ülke öne çıkıyor
2026’da Avrupa’daki 27 ülke arasında büyümenin yüzde 0,6 ile 3,4 arasında değişmesi bekleniyor. Polonya ve Türkiye’nin yüzde 3,4 ile listenin zirvesinde yer alması beklenirken, Litvanya’nın da yüzde 3,1 ile onları takip etmesi bekleniyor.
Bu üç ülkenin, küresel ortalama büyüme beklentisi olan yüzde 2,9’un üzerine çıkabilen tek ekonomiler olacağı da öngörülüyor.
2026’da en zayıf performans ise yüzde 0,6 ile İtalya’da bekleniyor. Avusturya ve Finlandiya’nın da yüzde 1’in altında kalacağı öngörülüyor.
OECD tahminlerine göre İspanya, 2026’da yüzde 2,2 büyüme ile Avrupa’nın en büyük beş ekonomisi arasında lider olacak. Güçlü istihdam artışı, reel ücretlerdeki yükseliş ve AB destekli yatırım programları büyümeyi destekleyen başlıca unsurlar olarak öne çıkıyor. İspanya’nın ABD tarifelerine maruziyetinin sınırlı olması da önemli bir avantaj.
Birleşik Krallık’ta ise kamu harcamalarındaki kısıtlamalar ve soğuyan iş gücü piyasası büyümeyi baskılıyor. Almanya ve Fransa’nın yüzde 1 civarında büyümesi beklenirken, İtalya yüzde 0,6 ile en zayıf halka olarak dikkat çekiyor.
2025’te resesyon yaşayan Finlandiya ekonomisinin, 2026’da yüzde 0,9, 2027’de ise yüzde 1,7 büyüme ile toparlanması bekleniyor. Düşen faizler, dengelenen konut piyasası ve artan savunma harcamaları bu toparlanmanın temel dayanakları olarak gösteriliyor. Ancak küresel belirsizlikler ve ABD tarifeleri risk unsuru olmaya devam ediyor.
Yazdır