Akbank Genel Müdürü Kaan Gür, 5. Finansın Geleceği Zirvesi ile 13. Para Sohbetleri Zirvesi’nin “Bankacılığın Geleceği” oturumunda yaptığı konuşmada, bankacılık sektörünün mevcut görünümüne ve 2026 yılına yönelik beklentilere ilişkin önemli değerlendirmelerde bulundu.
“Bankacılıkta eksik halka sürdürülebilir kârlılık; 2026’da bu döngü kırılacak”
“Bankacılık sektörünün hedefi enflasyonun üzerinde, kalıcı ve sağlıklı karlılık yaratmaktır’ diyen Akbank Genel Müdürü Kaan Gür sözlerine şöyle devam etti:
“Ekim sonu itibarıyla sektörün özkaynak karlılığı 25,4 seviyesinde. Bunu yıllıklandırdığımızda yaklaşık yüzde 30’a geliyor ki, hala enflasyonun altında bir karlılıktan söz ediyoruz. Bankacılığın sürdürülebilir çalışabilmesi için temel bankacılık gelirlerini enflasyonun üzerinde, kalıcı bir şekilde yaratabileceğimiz bir ortama ulaşmamız gerekiyor. Bugünkü politika seti, makro ihtiyati tedbirler ve geçici düzenlemeler karlılığı baskılıyor; ancak sektör de ülke ekonomisinin istikrarı adına üzerine düşeni yapıyor.”
“2026 daha olumlu bir görünüm sunuyor; ortak uyum sayesinde normalleşme başlayacak”
2026 yılının bu yıla göre çok daha olumlu bir tabloda geçeceğine işaret eden Gür, “Faiz indirimi kararları beklentileri netleştiriyor ve politika setinin tüm paydaşlar tarafından güçlü şekilde desteklenmesi normalleşme sürecini hızlandırıyor. Bankacılık sektörü, reel sektör ve finans ekosistemi bu programa aynı disiplinle uyum sağlıyor. Bu geçiş döneminin kısa süreceğini ve 2026’dan itibaren daha dengeli bir ortama döneceğimizi öngörüyorum” dedi.
“Enflasyonun seyri, faiz patikası, kredi maliyetleri ve verimlilik sektörü şekillendirecek”
2026 yılında sektörün radarında dört kritik konunun olduğunu belirten Kaan Gür, “Enflasyonun seyri, faiz indirimlerinin devamı, kredi maliyetlerindeki gelişmeler ve verimlilik artışı. Bu dört başlık bankacılığın sadece karlılığını değil, reel sektöre vereceği desteğin ölçeğini de belirleyecek. Bugün Türk bankacılık sektöründe kamusu, özeli, katılım bankalarıyla birlikte Basel kriterlerinin çok üzerinde, yaklaşık yüzde 18’lerde seyreden yüksek bir sermaye yeterliliği var. Takip oranları yönetilebilir seviyede, karşılık ayırma prensipleri son derece güçlü. Bankalarımız hem risk yönetiminde hem uluslararası piyasalara fonlama erişiminde çok yetenekli ve dirayetli bir yapıya sahip. CDS seviyeleri 5 yıllık görünümde çok olumlu bir noktaya geldi; bu da borçlanma maliyetlerimizi düşürerek fonlama koşullarını daha da iyileştirecek” dedi.
“Türkiye bankacılık sisteminin sermaye yapısı, insan kaynağı, fonlama kabiliyeti ve regülasyon uyumu açısından son derece sağlam olduğunu belirten Gür, “Bugün eksik olan tek başlık sürdürülebilir karlılıktır. Politika setindeki normalleşme adımları ve verimlilik artışıyla birlikte 2026’dan itibaren bu konuda daha olumlu bir katkı göreceğimizi düşünüyorum.” ifadelerini kullandı.
Akbank'tan 1.5 milyar liralık takipteki alacak satışı
Akbank sendikasyon kredisini uzun vadeli yeniledi
Akbank'tan 9 ayda ekonomiye 2 trilyon 224 milyar TL kredi desteği
Yazdır