Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Katar'ın başkenti Doha'da düzenlenen 23. Doha Forumu kapsamında, "Parçalanma Çağında Arabuluculuk" başlıklı açılış oturumuna konuşmacı olarak katıldı.
Suriye iç savaşından sonra açık kapı politikası yürüttüklerini belirten Fidan, "Suriye'deki kriz ilk başladığında böyle bir politika benimsedik. Ve neticesinde çok sayıda Suriyeli mülteci savaştan kaçarak sınır kapılarımıza geldi. Bu politikanın iç politikada bize bir bedeli oldu ancak sonuç itibarıyla insani hedeflere hizmet etti." dedi.
Avrasya bölgesinde pek çok sıkıntıyla karşı karşıya olduklarını aktaran Fidan, Ukrayna'da, Gazze'de ve Suriye'de işlerin yoluna girmesi için çaba yürütüldüğünü dile getirdi.
"Şu anda arabuluculuk ve barış inşası faaliyetleri kapsamında (ABD Başkanı Donald) Trump'ın yapmak istedikleri Türkiye'nin çıkarlarıyla örtüşüyor." diyen Fidan, Ukrayna'da ve Gazze'de ateşkes istediklerini söyledi.
Dışişleri Bakanı Fidan, Suriye’de istikrarın sağlanabilmesi için uluslararası işbirliğine ihtiyaç duyulduğunu, bu süreçte çok ağır dersler çıkardıklarını belirterek, "Bölgemizde yaşanan sorunlara arabuluculuk yaparak, aslında insanların yaşadığı acıları hafifletmiş olduk. Özellikle mülteci krizi kapsamında." ifadelerini kullandı.
Türkiye’nin Gazze’ye asker gönderip göndermeyeceğine ilişkin değerlendirmelerde bulunan Fidan, Türkiye’nin barış çabalarına katkı sunmaya hazır olduğunu vurgulayarak, "Öncelikli olarak Türkiye üzerine düşeni yapmaya hazır. Halihazırda devam eden barış çabalarına katkıda bulunmaya da hazır ve zaten herkes bu sürece destek veriyor." dedi.
Uluslararası İstikrar Gücü konusunda ise kapsamlı bir tartışmanın sürdüğünü belirten Fidan, "Nasıl hayata geçirilecek? Özel olarak misyonu ne olacak? Hangi kurallar çerçevesinde hareket edilecek? Bu konularda henüz etraflıca bir değerlendirme yapılıyor. Uluslararası İstikrar Gücü’nün misyonu konusunda gerçekçi olmak ve beklentileri oluştururken nüanslara dikkat etmek gerekiyor. Çünkü sahada belli gerçeklikler var." diye konuştu.
Fidan, "Bence ilk hedef, Uluslararası İstikrar Gücü’nün konuşlandırılmasıyla Filistinliler ile İsraillilerin sınır hattında birbirinden ayrılmasının sağlanması olmalı." değerlendirmesinde bulundu.
Uluslararası İstikrar Gücü’nün etkin olabilmesi için emniyet güçlerinin kurulup eğitilmesi ile barış kurulunun oluşturulmasına yönelik yerel idarenin tesis edilmesi gerektiğini kaydeden Fidan, güce hangi ülkelerin katkı sağlayacağının halen belirsiz olduğunu ancak konuşlandırmanın ardından sürecin kademeli olarak şekilleneceğini ifade etti.
Rusya Ukrayna Savaşı'na da değinen Fidan, "ABD’nin yokluğunda Avrupa’nın daha yaratıcı, daha dirençli ve dayanıklı çözümlere ihtiyaç duyduğu görülüyor. Bana göre bu savaşı sonlandırmanın tek gerçekçi yolu, tarafları inançla ve gerektiğinde zorlayarak barış müzakerelerine yönlendirmektir. Nitekim müzakereler halihazırda devam ediyor. Avrupa’nın Rusya’ya güvenmemek için pek çok sebebi var; aynı şekilde Rusya’nın da kimseye güvenmemek için birçok gerekçesi bulunuyor." yorumunu yaptı.

Katarlı mevkidaşı Al Sani ile görüştü
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Katar'ın başkenti Doha'da düzenlenen 23. Doha Forumu kapsamında, Katar Başbakanı ve Dışişleri Bakanı Muhammed bin Abdurrahman Al Sani ile bir araya geldi.
Diplomatik kaynaklardan edinilen bilgiye göre, Fidan ve Al Sani, 23. Doha Forumu kapsamında görüştü.
23. Doha Forumu'nda "Newsmaker Interview" oturumunda soruları yanıtladı
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Suriye'de SDG adını kullanan terör örgütü PKK/YPG'nin Suriye ordusuna entegrasyonuna ilişkin, "PKK söz konusu olduğunda SDG içerisinde bazı unsurların bulunduğunu biliyoruz ve tek hedeflerinin Türkiye'ye karşı mücadele yürütmek olduğunu biliyoruz. Dolayısıyla Suriyeli olmayan unsurların SDG'den çıkarılmasını istiyoruz. Türkiye'nin çıkarlarının ve güvenliğinin aksi yönünde konuşlandırılmış bütün unsurların çıkarılması gerekiyor." dedi.
Bakan Fidan, Katar'ın başkenti Doha'da düzenlenen 23. Doha Forumu kapsamında, "Newsmaker Interview" başlıklı oturumda The Guardian gazetesi diplomasi editörü Patrick Wintour'un sorularını cevapladı.
Fidan, Suriye ile ilgili söylenecek çok şeyin olduğunu, Suriye'nin kendileri için her zaman çok önemli bir ülke olduğunu, Suriye ve Irak'ta her ne olursa olsun bu olanların etkilerinin derhal Türkiye'de görüldüğünü söyledi.
Suriye'de patlak veren olayların, emniyet, güvenlik, mülteci krizi, ekonomi, sınır sorunları açısından ve pek çok bakımdan Türkiye üzerinde çok büyük bir etkisinin olduğunu aktaran Fidan, şöyle devam etti:
"Türkiye belirli yükleri taşıyabilecek bir ülke. Ancak Suriye'de insanlık trajedisi gerçekleşti. Bu bizim için dayanılmaz. İşte bu nedenle Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan bir açık kapı politikası benimsedi. Esed rejiminden kaçan milyonlarca insan, evlerini yurtlarını terk ederek kaçan insana kapılarımızı açtı. Suriye rejimine İranlılar, Ruslar çok büyük destek verdiler. 2016'lar, 17'ler çok zor yıllardı ve artık uluslararası toplum Suriye'deki muhalefete destek vermeyi bıraktı. Suriye muhalefetine destek konusunda Katar ve Türkiye yalnız bırakıldı çünkü Amerikalılar ve Batı, bazı çevrelerden tavsiye alıp Suriye'deki muhalefetlerine PKK'ya yardım etme tavsiyesi almışlardı."
"Suriyeli olmayan unsurların SDG'den çıkarılmasını istiyoruz"
Fidan, Suriye’de SDG adını kullanan terör örgütü PKK/YPG'nin Suriye ordusuna entegrasyonu ile ilgili soruyu yanıtladı.
Türkiye'nin SDG'den ne istediğini açık bir şekilde ifade ettiğini hatırlatan Fidan, Şam hükümetinin de SDG'den beklentilerini açık bir biçimde dile getirdiğini söyledi.
Fidan, kendileri açısından bu konuda çok önemli birkaç hususun olduğunu, belirterek, "Suriye hükümeti ve SDG kendi aralarında bir anlaşma yapabilirler çünkü Suriye hükümeti egemen bir hükümettir. Kendi anlaşmalarını yapabilir ancak PKK söz konusu olduğunda SDG içerisinde bazı unsurların bulunduğunu biliyoruz ve tek hedeflerinin Türkiye'ye karşı mücadele yürütmek olduğunu biliyoruz. Dolayısıyla Suriyeli olmayan unsurların SDG'den çıkarılmasını istiyoruz. Irak'tan, İran'dan, Türkiye'den katılan unsurların derhal ayrılmasını istiyoruz. Bu güzel bir başlangıç olur. İkincisi ise Türkiye'nin çıkarlarının ve güvenliğinin aksi yönünde konuşlandırılmış bütün unsurların çıkarılması gerekiyor. Tabii daha büyük çaplı ve daha teknik değerlendirmeler, görüşmeler yapılacaktır Şam'da. Zira kolay bir süreçten bahsetmiyoruz. 50-60 bin kişilik birimlerin yeni oluşturulan bir orduya dahil edilmesi sürecinden bahsediyoruz. Bu sürecin iyi niyetle yürütülmesi gerekir." diye konuştu.
SDG'nin sadece prosedürel, sembolik bir süreç peşinde ve dünyanın geri kalanına entegrasyon sürecine katıldıkları izlenimini uyandırmayı amaçlayıp gerçekçi somut adımlar atmadıklarında bunun inandırıcı olmayacağına dikkati çeken Fidan, bu nedenle kendilerinin her iki taraftan gerçek bir angajman beklediklerini vurguladı.
Fidan, terör örgütü PKK elebaşı Abdullah Öcalan ile yapılan görüşmelerin bu entegrasyon sürecinde rol oynayıp-oynamayacağı sorusuna ilişkin ise şu değerlendirmelerde bulundu:
"Bir rol oynayabilir. 2009-13 yılları arasında MİT Başkanlığı görevini yürütürken PKK lider kadrosuyla angajmanlarım oldu. Görüşmelerim oldu, belirli bir noktaya varmaya çalıştık. Esasında bir ortak anlayışa ulaşmaya çok yaklaştık. Aslında ulaştık da fakat PKK terk etti bu ortak anlayışı, Suriye sebebiyle ve Öcalan da üzerine mutabık kalınan bu anlaşmadan PKK'nın yüz çevirmesi karşısında ne yapacak ona bakmak lazım. Bu geçmişte kaldı her halükarda. Ancak tarih tekerrürden ibaret biliyorsunuz. Özellikle Suriye'de bir rol oynayabileceğini düşünüyorum. Ancak bir rol oynamak ister mi, yoksa bunu bir kaldıraç olarak mı kullanmak isteyecek? Bilmiyoruz."
"İsrailler tarafından gerçekleştirilen ateşkes ihlalleri gerçekten tarif edilemez düzeyde"
ABD Başkanı Donald Trump'ın İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'dan Gazze'deki İsrail ordusu birliklerini geri çekmesini isteyip istemeyeceği sorusunu cevaplayan Fidan, Trump'ın Netanyahu ile çok kapsamlı bir telefon görüşmesi gerçekleştirmesi gerektiğini, Orta Doğu'da barışın öncülüğünü yapan ve bu sürecin sahibinin de Trump hükümeti olduğunu ve onlardan çok beklentilerinin olduğunu aktardı.
Fidan, "Sağlanmış olan ateşkes başarısızlığa uğrayabilir. İsrailler tarafından gerçekleştirilen ateşkes ihlallerinin gerçekten tarif edilemez düzeyde olduğunu söylemek gerekiyor ve bu süreç durma noktasına neredeyse gelmek üzere. İşte bu nedenle Başkan Trump, Netanyahu'yla detaylı bir görüşme gerçekleşecektir." dedi.
Netanyahu'nun Gazze için kurulacak Uluslararası İstikrar Gücü'nde Türk birliklerini görmek istemediğini ve bunu gizlemediğini belirten Fidan, bu konuda Mısır ve İsrail'in Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Kurulu kararı gereği danışılması gereken ülkeler arasında olduğunu söyledi.
Sunucunun, "Başka ülkeler de Türkiye olmazsa biz bu güce katılmayız dediler" ifadesine ilişkin değerlendirmelerde bulunan Fidan, Uluslararası İstikrar Gücü'nün bir parçası olmaları halinde bölgede kolaylaştırıcı bir rol oynayabileceklerini belirterek, "Meşruiyetlerini arttırabiliriz ve halkın desteğini de alacağız. Endonezya, Azerbaycan, başka Müslüman Arap ülkelerle de yakın çalışıyoruz. Onlar da böyle bir tablo görmek istiyor. Yani kendileri birlik gönderebilmek için Türkiye'nin varlığını istiyorlar." şeklinde konuştu.
Fidan, Uluslararası İstikrar Gücü konusunda gerçekçi davranılması gerektiğini, en başta ihtiyaç duyulan şeyin İsraillerle Filistinler arasındaki savaşı durdurmak olduğunu, bu nedenle Uluslararası İstikrar Gücü varlığına ihtiyaçlarının olduğunu söyledi.
İsrailler ve Filistinlilerin birbirlerine saldırmamalarını istediklerini vurgulayan Fidan, şunları kaydetti:
"Öncelikli olarak savaşı durdurmanın yolu bu diye düşünüyoruz. Tekrar çatışmanın başlamasının önüne geçmenin yolu bu diye düşünüyoruz. Fakat Uluslararası İstikrar Gücü'nden şu ana kadar İsrail güvenlik güçleri tarafından tamamlanmamış bir görevin de tamamlanmasını bekliyoruz, aslında barış planında başka hükümler de var. Bu hükümler Gazze'deki güvenlik, emniyet güçleri, görev ve sorumluluklarla alakalı. Bu iki güç bu iki tarafı birbirinden ayırabilirsek ancak diğer meseleleri Gazze içindeki diğer meseleleri ele alabiliriz. İsrail bir tehdit olmamalı Gazze açısından, Gazze'de İsrail için bir tehdit olmamalı. Dolayısıyla Filistin idaresini rayına sokmalıyız. Emniyet güçlerini rayına sokmamız gerekiyor. İdari komitesine katılımı rayına sokmamız gerekiyor. Aynı zamanda en önemlisi barış kurulunu işletebilmemiz gerekiyor."
Fidan: Karadeniz'deki saldırılar seyir güvenliğini ihlal ediyor
Bakan Fidan, AB Yüksek Temsilcisi Kallas ile görüştü
Bakan Fidan: Türkiye ile İran bölgenin iki güçlü ülkesi
Bakan Fidan: Türkiye, Gazze'de elini taşın altına koymaya hazır
Yazdır
