Ankara Kuyumcular ve Saatçiler Odası Başkanı Timuçin Sönmez, altın fiyatlandırmasında yaşanan bilgi karmaşasının önemine değinerek, televizyon kanallarının ajans ve Merkez Bankası verilerini çarparak hatalı rakamlar sunduğunu vurguladı. Sektörde oluşan fiyat farklarını gidermek amacıyla “ziynet fiyat” adlı uygulamanın ocak ayında devreye alınacağını belirten Sönmez, tüm yayın organlarının doğru bilgilendirme için bu veri tabanını esas almasını önerdi.
Altının muhasebeleştirilmesi ve alım satım vergisinde yeni bir düzenlemeye ihtiyaç duyulduğuna dikkat çeken Timuçin Sönmez, “Mevcut muhasebe ve vergi sistemi, altın sahibini ve alışverişiyle iştigal olanı kayıtdışına çıkmaya zorluyor” uyarısında bulundu. Devletin altın ve mücevher sektörünü kayıt altına almak istediğini dile getiren Sönmez, “En önemli konumuz altının muhasebeleştirilmesi ve kayıt altına alınması. Devlet sektörü kayıt altına almak istiyor, sektör ise kayıt altında olmayı devletten daha çok istiyor. Ama mevcut düzenleme kayıt altında olmaktan uzaklaştırıyor. Düşünün bir mal varlığınız var ve sistem sizin bu mal varlığınızı, bir hırsız gibi, bir kaçakçı gibi saklamak zorunda bırakıyor. Böyle davranmayı hiçbirimiz istemiyoruz, kimse istemez” diye konuştu.
“185 bin lira limiti turistleri tedirgin ediyor”
Sönmez 10 Aralık’ta bakanlıkların temsilcilerinin de katılacağı Başkanlar Kurulu Çalıştayı’nı işaret ederek, “Bu toplantıda muhasebeleştirmeden sahtecilikle mücadeleye tüm sorunlarımızı anlatacağız. Kiralamadan alışverişte kimlik, pasaport zorunluluğu limiti gibi konularda da önerilerimizi sunacağız. Kayıt altında bir sektörün üretimini, kalitesini, güvenirliliğini, istihdamını ve ihracatını artırmak tek hedefimiz” dedi. Mücevher sektörünün 10 ayda 6.7 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirdiğine ve bunun katlanarak artabileceğine vurgu yapan Sönmez, “Yurtiçinde de turistlere satışı artırabiliriz. Ama 185 bin liranın üzerinde altın alırken form doldurmalarını ve pasaport fotokopisi vermelerini istiyoruz. Bu turistleri tedirgin ediyor” ifadelerini kullandı. Sönmez, “185 bin lira limiti birkaç yıl önce belirlendi. O tarihten buyana altının ons fiyatı ve döviz fiyatı katlanarak arttı. Dünyada bunun örnekleri var ve limiti 15 bin dolar olarak belirlemişler. Yani 600-700 bin liraya denk geliyor. Limit tutarının tekrar belirlenmesi, turistlerin alım yapmasını kolaylaştıracaktır” dedi.
“Yıldıracak kadar detaylı belge isteniyor”
Dünya'dan Ferit Parlak'ın haberine göre, MASAK tarafından yapılan denetimlerin haklı olmakla beraber, yerli ve yabancı müşterileri yıldıracak kadar detaylı belge istenmesinin hem ticarete hem de dolaylı olarak ihracata engel olduğunun altını çizen Sönmez, kuyumculuk sektörünün kara para ile mücadelede üzerine düşeni yaptığını ancak uygulamaların sahada daha öngörülebilir ve sade hale getirilmesi gerektiğini kaydetti. Sönmez, yüksek tutarlı işlemlerde kimlik tespiti gibi yükümlülüklerin zaten kuyumcular tarafından yerine getirildiğini, şüpheli işlemlerin de mevzuat gereği ilgili kurumlara bildirildiğini hatırlatarak, “Biz hem devletimizin yanında durmak hem de müşteriyi ürkütmeyen, ticareti tıkamayan bir sistem istiyoruz.” diye konuştu. Her meslekte iyiler olduğu kadar kötülerin de bulunduğunu belirten Timuçin Sönmez sözlerini şöyle sürdürdü:
“İyileri kötülerle aynı sepete koyarsak onları da kaybederiz. Kuyumculuk mesleğinin dışına çıkanlara gereği yapılmalı, kuyumculuk mesleğini icra edenler de masumiyet karinesinden yararlanmalı. Kaçak altının ne olduğu, kimin tarafından üretildiği, ayarı belli değil. Dolayısıyla kaçak altın ile üretilerek satışa sunulan ürünlerde ayar sorunu var ve kuyumcu da müşteri de zarar görüyor. Kuyumcunun bunu anlaması mümkün değil.” Sönmez, Darphane ürünlerinin çok değerli olduğunu ve onların taklit edilmesi sorununun da ciddi boyutlarda olduğuna dikkat çekerek, “Aslı ile kopyasını ayırmak mümkün olmayınca vatandaş da mağdur oluyor” açıklaması yaptı. Sönmez, sahte altınla mücadelede teknolojinin önemine de vurgu yaparak, altının saflığını ve ayarını tespit eden altın test cihazlarının kullanımının yaygınlaşmasının hem tüketici hem de kuyumcu açısından hayati olduğunu söyledi. Sönmez, bu amaçla kullanılan altın test cihazları gibi teknolojik ürünlerin, Darphane ve piyasadaki altınların ayarının tespitinde önemli bir güven unsuru oluşturduğunu ifade etti.
“Takı sahteciliğinde teknoloji desteğine ihtiyaç var”
Sönmez, 10 Aralık’ta Başkanlar Kurulu toplantısı yapıyoruz, 11 Aralıkta kamunun (Adalet, İçişleri, Hazine, Ticaret bakanlıkları ile RTÜK) katılacağı bir ATO Meclis Salonu’nda bir Çalıştay yapacaklarını ifade ederek şunları söyledi: “Türkiye genelindeki bütün kuyumculuk sektörü oda ve dernek başkanları da katılacak. 20 tane sektör sorunu belirledik. Örneğin, sahte altınla ilgili sıkıntılar çok arttı. Sahtekarlığın sınırı yok, çeşidi çok. Hatta bugün darphanenin bastığı altınların replikalarından, altın olmayan ürünlerin ileri teknoloji ile altın gibi kaplanarak kuyumcuların dolandırılması noktasına ulaştı. Sahteciliği ikiye ayırmak lazım. Biri kuyumculara, diğer nihai tüketiciye yönelik yapılan.”
Cumhuriyet altını, çeyrek altın denilen has altınları paketli de olsa, ayarının düşük olduğunu ya da hiç altın olmadığını tespit eden cihazlar bulunduğuna dikkat çeken Sönmez, “İthal etmeye de başladık. Hem ekonomik, hem küçük ve yüzde 99’luk doğruluk payına sahip. Bu makinelerle has altında sahtecilik konusunu aşmaya başladık. Takıların kontrol edilmesi kısmı ise biraz sorunlu. XRF makineleri var ve bunlar 50 binden başlayıp 100 bin dolara kadar fiyatlı makineler. Hacim olarakta büyük. Kuyumcu mağazalarının metrekareleri ise bunlar için küçük kalıyor. Bu nedenle takıları kontrol edemiyor kuyumcular. Bunun için de ortak bir sistem, platform üzerinde çalışıyoruz” ifadesini kaydetti. Sönmez, “Çalıştayın arkasından Türk Cumhuriyetleri Kuyumculuk Platformu’nu kuracağız. Bütün Türki cumhuriyetlerini bir platformda toplayacağız, onların madenleri bizdeki Know-How işçilikler ortak bir havuzda toplanacak” dedi.
“Sahtecilikte cezalar artırılmalı”
Kuyumcuların çabalarıyla yakalanan sahtecilerin, adli kontrolün ardından kısa sürede bırakıldığının altını çizen Sönmez, “Ankara için pilot bir uygulama geliştirdik. Diğer oda başkanlarımızda örnek almaya başladı. Genelde sahte altın satmaya çalışanlar dış semtlerden başlıyor. Merkeze çok gelmiyorlar. Çünkü emniyet güçlerine uzak kalıyor dış semtler. X bir kuyumcuya böyle bir sahte ürün geldiyse hemen ürün fotoları sisteme giriyor, anında mesaj yoluyla bütün kuyumculara bunu iletiyoruz. Bazı durumlarda suç sabitse şahsın fotoğrafı da iletiliyor. Ankara emniyetinde de 6 kişilik bir ekip kuruldu. Bilgileri onlara da atıyoruz. Bu sistemle, Ankara dışından sahte altın bozdurma amacıyla gelen şahıslar mutlaka yakalanıyor. Yakalatmada başarı oranımız yüzde 95’lerde. Ama sıkıntı şu, biz yakalatıyoruz adliye bırakıyor. Adalet Bakanlığı’ndan cezaların artırılmasını talep edeceğiz” diye konuştu
Altın fiyatı veren TV’lere uyarı
Altın fiyatlarını alt yazı bandından duyuran TV kanallarını da uyaran Sönmez, “TV kanalları ajanstan aldıkları ons fiyatları ile Merkez Bankası’ndan aldıkları dolar fiyatını çarpıp, altın fiyatı diye ekrana yansıtıyor. Burada, fiyat piyasadan alınmadığı için sorunlarla karşılaşılıyor. Müşteri gelip diyor ki, ‘Ben ekranda gördüm, altın bugün 5 bin lira’. Bizde 6 bin lira. Fark, işçilik gibi kalemler var çünkü. Onunla ilgili oda olarak ‘ziynet fiyat’ diye aplikasyon yaptık. Burada her şeyin fiyatları olacak, her ilin fiyatları yer alacak. Biz buradaki fiyatların baz alınarak ekranlara yansıtılması önerisinde bulunacağız. Aplikasyon Ocak ayı içerisinde hizmete alınacak” açıklamasında bulundu.
“Sektöre sahip çıkılmazsa mücevher ithalatı artar”
AgaOne Genel Müdür Yardımcısı Tanyel Yılmaz, mücevher ve takıların Türkiye’de üretilmemesi durumunda bunun ithalatla tedarik edileceğini kaydetti. Yılmaz, “Mücevher ve takıları Türk kuyumcusundan alamazsak İtalyan, Fransız, Hintli kuyumculardan almak durumunda kalırız. Kimse farkında değil ama altınla, gümüşle, elmasla iştigal eden stratejik bir sektördür kuyumculuk. İster üretimi ister perakendesi ister ihracatı, neresinden bakarsanız bakın bir ülkenin en değerli maddi varlıklarından birisi sahip olduğu altın birikimidir. Ona da Türk kuyumcuları sahip çıkmalı, onlar işlemelidir” diye konuştu.
Altında kiralama dönemi
Türkiye’ye getirmek istedikleri yeni altın kiralama modeli ile ilgili bilgiler de veren Yılmaz şunları söyledi: “Şu ana kadar Monetary Metals’in kurduğu pazaryeri sistemi, ABD merkezli olmak üzere uygulandığı İsviçre, Almanya gibi ülkelerde sorunsuz bir yapı kuruldu. Türkiye’de de bunu yasaklayan bir sistem yok ve bildiğimiz kadarıyla insanların altınlarını toplayanlar var. Biz devletimizin yetkilileri ile de iş birliği yaparak sistemi en ufak bir boşluk olmadan kurmak için çalışıyoruz. Belirli teminatları vermeyen, bilançosu, vergi tablosu şeffaf olmayan ve uluslararası standartlarda yeterli olmayan firmalara zaten altın kiralanmayacak. Canı isteyen ‘altın kiralamak istiyorum’ diyemeyecek.”
Yılmaz, altın kiralama modelinin devreye girmesiyle birlikte, öncelikle sistemde yararlanmak isteyen firmaların kurumsal koşulları yerine getirerek kayıt altına girmek sorunda olacağını anlattı. Sistemden altın kiralamak isteyen firmaların şeffaf bilanço, iç denetim raporları ve teminat ile ilgili koşulları sağlamaları halinde üretimde kullanacakları altını satıl almayarak kiralayacaklarını ve bunun da bilançolara ve karlılığa olumlu yansıyacağını anlattı.
Altın sahipleri fiziki altınlarını has olarak mülkiyetlerinde tutacaklarını ve karşılığında yine altın olarak kira geliri elde edeceklerini anlatan Yılmaz, özellikle uluslararası kurumsal yatırımcıların cazip kiralama koşulları olması halinde Türkiye’ye ciddi bir yatırımı altın/ döviz olarak getireceklerini ve bunun da cari dengeyi pozitife çevireceğini belirtti.
Altın fiyatlarında kritik seviyeler: Analistler uyardı!
Kuyumcular altın satışını durdurdu
Kuyumculardan 'Suriye altını' uyarısı: Bozdurmak imkansız
Yazdır