'Yenidoğan Çetesi' soruşturmasını yürüten Cumhuriyet Savcısı Yavuz Engin'i tehdit eden Mustafa Kemal Zengin'in de aralarında bulunduğu 13 sanık, ilk kez hakim karşısına çıktı. Duruşmada konuşan Yavuz Engin, "Aylin ve Mustafa beni ailemle tehdit etti" dedi.
Bakırköy 21. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen ve dün saat 11.00 sıralarında başlayan duruşmaya tutuklu sanıklar, bazı tutuksuz sanıklar ve taraf avukatlarıyla Cumhuriyet Savcısı Yavuz Engin katıldı. Duruşmada müşteki olarak dinlenen Engin, "Soruşturma savcısı bana, bu kişilerin kimliklerinin tespiti için odaya bir kamera yerleştirmemiz gerektiğini ve bu kişilerden laf almamız gerektiğini söyledi. Aslında bu dosya dürüst bir şekilde görev yapan kişilerin tehdit almaması için adaletin tecelli etmesi gereken bir dosyadır" dedi. Duruşma, sanık savunmalarının dinlenmesi ve avukat beyanlarıyla devam edilmesi amacıyla bugün saat 10.30'a ertelendi.
'KESİNLİKLE ÖLDÜRMEYE TEŞEBBÜS YOKTUR'
Duruşmada savunma yapan tutuklu sanık Mustafa Kemal Zengin, "Malatya doğumluyum, ben bu dosyanın sanığı değil, mağduruyum. Yavuz Çelik'i 15-20 yıldır tanıyorum, kendisi sevilen biridir, arkadaşımdır. Abisini de tanıyorum. Aylin Arslantatar'ı avukat olması nedeniyle tanıyorum, arkadaşlarım vasıtası ile tanıyorum. Aylin'in abisini de tanıyorum. Diğer sanıkları tanımıyorum, bir temasım olmadı." dedi. Zengin'in savunmasına şöyle devam etti:
"Ben geçen sene 11 Ekim'de jandarma tarafından evimde gözaltında alındım, 14 Ekim'de tutuklandım. Arkadaşım Yavuz Çelik bana bir arkadaşının tutuklandığını söyledi. Bana iyi bir ceza avukatı aradığını söyledi. Ben de Aylin Arslantatar'ı aradım. O da dosyayı inceledi, bana 'Bu olayın savcısı çok yakın arkadaşım, benim bu davayı almam doğru olmaz' dedi. Daha sonra bu olayı araştırırken, tesadüfen yenidoğan çetesi olayıyla karşı karşıya kaldım. Sonrasında ben tutuklandığımda Yavuz Engin bizi gözaltına aldı ve başına bizi servis etti. Araştırmayı, hastane çevremden tanıdıklarım vasıtasıyla yaptım. Yavuz Çelik'in yakınının 6 aylık bebeğinin uygunsuz işlemlerle başka bir hastanede, ölümünün gerçekleştiği hastaneye nakledildiğini öğrendim. Bunu öğrenince dehşete düştüm. 3-5 doktorun hastanelerle anlaşarak, yoğun bakım ünitelerini kiraladıklarını, bunu tek başlarına yapamayacaklarını düşündüm. Ancak suç, soruşturma savcısının hastane yönetiminin değil, sağlık çalışanlarının tutuklandığını öğrendim. Aylin Arslantatar'a savcıdan uzak durmasını, buradan pis kokular geldiğini söyledim."
Arslantatar'ın müşteki Yavuz Engin'in kendisine sosyal medya üzerinden mesaj attığını, kendisini makamına davet ettiğini ve görüşmek istediğini söylediğini belirten Zengin şunları söyledi:
"Ben ilk olarak gitmek istemedim ancak Arslantatar, müşteki Yavuz Engin ile yakın arkadaş olması ve annesini tanıyor olması nedeniyle görüşmek istedi. Ben de bu olayla ilgili bildiklerimi anlatmak için Arslantatar ile beraber Yavuz Engin'in yanına gittik. Savcının yanına geldiğimde, size başlarken, 'Ben buraya herhangi bir olaya müdahil olmaya gelmedim' diye başladım. Aylin Arslantatar'ın ısrarı üzerine geldiğimi söyledim. Ben dosyayla ilgili yaptığım araştırmadan bahsederken, konu Tuğçe Toptemel'e geldi. Savcı bana 'Tugce Toptemel ile ilgili ne istiyorsun' dedi. Ben de, 'Yargılansın, beraat etsin' dedim. Basına servis edildiği gibi bir durum asla olmadı. Ben de neden hastane sahiplerinin tutuklanmadığını sordum, raporları sorduğumda ise raporların gelmiş olmasına rağmen 'Raporlar gelmedi' dedi. Biz savcıdan müsaademizi isterken, savcı 'Biraz daha oturun' dedi. Kesinlikle öldürmeye teşebbüs yoktur, savcı beyin özel hayatıyla ilgili bir durum yoktur. Bende savcı beyin bir numarası yoktur, nasıl böyle birşey yapayım. Kimseyle ilgili bir bilgi talebim yoktur. Ben Yavuz Engin'in görüşme çıkışından sonra, Aylin Arslantatar'a, 'Bu kişi senin arkadaşın değil, emin ol ki bizim görüşmemizi kayda aldı' dedim."
'DEVLET KUMPAS KURMAZ'
Savunma sırasında müşteki savcı Yavuz Engin ise, "Devlet kumpas kurmaz" diyerek Mustafa Kemal Zengin'e tepki gösterdi.
'KONUŞMALARIM YANLIŞ ANLAŞILDI'
Sanık Zengin savunmasının devamında, "Gökhan Güler, Tuğçe Toptemel'i tanımıyor, dosya şişirilmek ve doldurulmak için bu iddialarda bulunulmuştur. Benim telefonum incelendi. Muhammet Emin Yıldırım ve Mert Yıldırım ile ilgili bir bağım olmamıştır, uzaktan yakından hiçbir bağım olmamıştır. Beydanur Danış ile Halil Emre Yılmaz sevgiliydi. Halil Beydanur'u darbetmişti. Beydanur'un avukatlığını Aylin Arslantatar yapıyordu. Ortada bir örgüt yoktur, kimsenin birbirini tanımadığı bir yerde nasıl örgüt olabilir. Benim buradaki çoğu kişiyle tanışıklığım yoktur. Bir örgüt olmadığı için ben de örgüt olamam. Tuğçe Toptemel'i tahliye ettiler ve savcının tutuklama talep etmediği kişiler firar etti. Bana itibar zedeleme suikastı yapıldı. Ben siyasetçiyim. Aylin Arslantatar beni Yavuz Engin'e müsteşar olarak tanıttığı için ben onu boşa düşürmemek için bu şekilde anıldım. Konuşmalarımın bir çoğu yanlış anıldı, ses kayıtlarıma montaj yapıldı. Makam odasında 'Kalemin kırıldı' cümlem, dosyada yapılan hatalardan dolayı Engin'in güven duyulmayan kişi olduğunu söylemeyi kastettim. Aylin hanım kime iyilik yaptıysa, ona kötülükle karşılık verilmiştir. Papa suikastı örneğiyle bir hataya düşmüş olabilirim ama aynı ideoloji karşısında insanların isyan edebileceğini vurgulamak için söyledim. Daha önceki ifadelerimde videoyu izlediğimde, uslubumun yanlış olduğunu söyledim" dedi.
MAHKEME BAŞKANINDAN SANIĞA UYARI
Duruşmada mahkeme başkanı, telefon inceleme tutanağında, Zengin'in sosyal medya hesabında Yavuz Engin'i arattığının belirlendiğini söyledi. Buna ilişkin sanık Zengin, "Olay sonrası merak ettim ve baktım ancak hesapları gizliydi" dedi. Zengin savunmasının devamında, "Ben bu olaydan önce dolandırıcılık suçundan 1-2 yıl hapis cezası aldım. Birinin dosyasına yardım istesem, önce kendi dosyama isterim. Biz Aylin Arslantatar ile cezaevinde fakslaşıyoruz, bizim bu konuyla alakamız olmadığını, bir tetikçi tutmadığımızı söyledim. Aylin bana neden tutukluyken Muhammet Emin Orhan'la alakalı bir faks gönderdiğini bilmiyorum. Ben Yavuz Engin'in odasındaki görüşme görüntülerinin hepsinin izlenmesini talep ediyorum. Gayet iyi niyetli bir görüşmeydi, bu olayda hastane sahiplerinin üzerine git hemşirelerin değil demek istedim. Örgütün ikinci görünmeyen lideri de savcıdır. Ben 1 senedir tek kişilik hücrede kalıyorum. Savcı bana kumpas kurdu" dedi. Tutuklu sanık Mustafa Kemal Zengin sesini yükselttiği sırada, mahkeme başkanı sanığa uyarıda bulundu.
Savcı Yavuz Engin ise "Tutuklu yargılanıyorsun rahat ol. Şerefsiz suçlu, bana örgüt lideri diyor" ifadelerini kullandı.
'ZENGİN BANA "BÜYÜKÇEKMECE SAVCISI ARKADAŞIN MI" DİYE SORDU'
Tutuklu sanık Mustafa Kemal Zengin'in ardından tutuklu sanık Aylin Arslantarar'ın savunmasına geçildi. Arslantatar savunmasında şunları söyledi:
"Bu dosyada olayın mağduru olduğum kanaatine varacağınıza inanıyorum. Sadece tanığı olabileceğim dosyada sanık olarak yer almak kötü. Mustafa Kemal Zengin'in abisinin oğlunun avukatlığını yaptım. Aileyle çok sık görüşüyorduk. Çok zor durumdalardı. Böylece arkadaş olduk. Mustafa Kemal Zengin ile 11 aydır tanışıyoruz. Ben burada duyduklarımın hepsini sizlerle öğreniyorum. Yavuz Engin ile çok fazla ortak arkadaşımız vardı. İstanbul'a tayini çıkmadan sosyal medyadan tanıştık. Sosyal medyadan isteği kendi göndermiştir. Ne kadar samimi olduğumuzu ispatlamak için 4 sayfadan ibaret konuşmalarımızı sunuyorum. Ben zengin bir ailenin oğlunun dosyasını almıştım onlar da bana yemek düzenledi. Mustafa Kemal Zengin de yemeğe katıldı. Zengin bana 'Büyükçekmece Savcısı Yavuz Engin senin arkadaşın mı' diye sordu. Ben de 'Evet' deyince bana Yavuz Engin'in tutuklu olan bir sanığın ailesinin tutukluluk nedeniyle kendisine kızgın olduğunu, Yavuz'un Bolulu olduğunu bildiklerini, 'Biz de onun kızkardeşini korkuturuz' gibi sözler söylendiğini anlattı. Mustafa Kemal Zengin'in bu anlattıklarına o gün yemekte olan herkes şahittir. Ben Mustafa Kemal Zengin’in bu sözlerine tepki gösterip çatal fırlattım ve 'Sen ne demek istiyorsun. Kendim için değil sevdiklerim için korkarım' dedim. 'Ben yarın bunu Yavuz'a anlatacağım' dedim. Bana bunu anlatan kişiyi Mustafa Kemal Zengin'i götürüp görüştürmem konusunda anlaştık. Hemen Zengin'i aradım 'Ne biliyorsanız gelin anlatın' dedim. Zengin, 'Çok mu üzülüyorsunuz Aylin hanım' dedi. Bende 'Evet gelin gidelim anlatalım. Çayını içelim gidelim iyidir Yavuz' dedim." şeklinde konuştu. Arslantatar savunmasının devamında, "Ben bir tarafta değilim. Ne Mustafa Kemal Zengin ne de Yavuz Engin ikisi de benim arkadaşım. Hakkımda süphe yokken fiziki takip kararı alınmış. İyi ki takip kararı alınmış. Dosyada sanık olarak yargılanan kimseyle görüşmemin olmadığı tespit edilmiştir. Bir Cumhuriyet Savcısının yalan celişkili ifadeler verdigi ortada. Ben 22. Ağır Ceza'da Yenidoğan dosyasında mı yargılanıyorum. Ben doktor muyum, tıp mı bitirdim, üç hukuk bitirdim ben, ben onun arkadaşıydım. Evime ofisime neden arama emri çıkarttırıyor. Ben kendi elimle Mustafa Kemal Zengin'i getirdim. Ne hakkı vardı. Sen beni Büyükçekmece Adliyesi önünde nasıl çektirirsin. Sen kimsin Yavuz Engin. Kahraman olacağım, çete çökerteceğim dedin."
'ZENGİN'İN, SAVCI İLE GÖRÜŞMESİNİN İÇERİĞİNDEN HABERİM YOKTU'
Duruşmada savunma yapan tutuklu sanık ve Yenidoğan çetesi davasının tutuklu sanıklarından Tuğçe Toptemel'in üvey babası Yavuz Çelik, “Ben niye buradayım anlamıyorum. Bu tutuklama usulsüz bir tutuklama. Soruşturma dosyasında açık ve net bir şekilde yazıyor. Biz de defalarca savcılığa itiraz dilekçesinde bulunuyoruz. Ben et işleri ile ilgileniyorum. Mustafa Kemal Zengin'den sadece kızımın dosyasına bakmasını, bize yardımcı olmasını istedim. Kızımı savunmak isterken, düştüğüm duruma bakın. Dosyada sanık olarak bulunan diğer kişilerin kendi arasındaki meseleler benimle yakından uzaktan alakası yoktur. Sanık Zengin'in soruşturma savcısı Yavuz Engin'i tehdit ettiğini veya tehdit edeceğini bilseydik, bunun cezasını sizden önce biz verirdik. Biz devletini ve milletini seven insanlarız. Mustafa Kemal Zengin'in savcı ile görüşmesine ilişkin içeriğinden haberim yoktu. Öldürmeye teşebbüs iddialarını kabul etmiyorum. Örgüt iddiaları çok saçma bir suçlamadır. Hiç tanımadığım kişilerle bir örgüt kurmamız söz konusu olamayacağı açık ve nettir. Soruşturmada bahsi geçen silah, benim çalışanımın silahıdır. Ben suçsuzum" ifadelerini kullandı.
'TETİKÇİLİK YAPMAM İÇİN 100 BİN DOLAR TEKLİF ETTİ'
Muhammed Emin Orhan savunmasında, “Mustafa Kemal Zengin ile 2018 yılında bir ortamda tanıştım. Yanındaki kişiler ona Sayın müsteşarım diye seslendi. Ben de o yüzden onu müsteşar sandım. O dönem numaralaştık. Ama hiç görüşmedik. Sadece WhatsApp'tan paylaştığı durumları görüyordum ve birçoğu siyasi isimdi. Ben askeri okula girmek istiyordum. O sırada Zengin'i aradım yardım istedim. O da bana 'Seni istihbaratta kullanabiliriz, seni MİT'çi yapalım' dedi. Ve ben bir süre MİT'çi olarak çalıştım ve elden para alırdım. Ancak bunun yalan olduğunu sonradan öğrendim. Bir gün Kemal Zengin beni aradı. 'Bir adliye çalışanı var arabasının plakasını biliyoruz' dedi. Ve benden, o kişinin evinin kapısını ve arabasını kurşunlamamı istedi. Ama bu kişi kim bana söylemedi karşılığında 100 bin dolar vaat etti ama işi kabul etmeden adını söylemem dedi. Başkanım ben 100 bin doları 1 haftada harcıyorum kimsenin maşası olacak değilim. Benim herhangi bir örgütle bağım yok. Bu konuşma sırasında Zengin'e küfür edecektim ama müsteşar diye kendimi tuttum ve teklifi reddedip telefonu kapattım" dedi.
'TEHDİT EDİLDİĞİM İÇİN 3 AY AİLEMDEN UZAKTA YAŞAMAK ZORUNDA KALDIM'
Duruşmada müşteki olarak dinlenen Yavuz Engin beyanında, “Ben o dönem kamuoyunda yenidoğan çetesi olarak bilinen dosyanın soruşturmasını yürütüyordum. 30 Ağustos 2024 tarihinde Aylin Arslantatar tarafından arandım. O sırada memleketin Bolu'dayım. Aylin bana instagram'dan bir mesaj attı. Mesajda, 'Çok önemli konuşmamız lazım hayatınla ilgili' yazıyordu ve ardından beni aradı. Bolu'ya gitmişsin diyerek ailemle ilgili detaylar anlattı ve ben şaşırdım çünkü bu bilgilere herkes vakıf olmaz. Bana abimin sicil kaydını bile söyledi Babamın nerede görev yaptığını bildiğinden bahsetti. Bana 'Hastane patronları sana kin güdüyor yürüttüğün soruşturma için. Tuğçe Toptemel'i haksız yere tutuklamışsın' dedi. Bundan bahsettiğinde amacının ne olduğundan şüphelendim. Beni korumaya mı çalışıyordu yoksa aracı mıydı? Ayrıca kendisi çok önemi bir bilgi verdi; O dönem annem ve babamı İstanbul'a hiç gelmedikleri için buraya getirmek istiyordum. Bunu da ailemle telefonda konuşurduk. Aylin bana, 'Annenle babanı İstanbul'a getirecekmişsin sakın getirme' dedi. Bu kadın bu bilgileri nereden aldı? Bana, 'Peşinde bir tetikçi var araç kullanırken bile tetikte ol' dedi. Biz yaptığımız iş dolayısıyla korkmadan görevimize devam edebiliriz ama ailemizi korumalıyız. Ben de ailemi, eşimi ve çocuğumu farklı bir yere gönderdim. 3 ay kadar ayrı yaşamak zorunda kaldık. İstanbul'a döndüğümde hemen Başsavcımıza haber verdim. Resmi bir şikayette bulundum. Fezleke düzenleyen savcıya ise Aylin ile ilgili 3-4 gün müsaade istedim. Aylin ile bu konuyu yüz yüze konuşmak istedim çünkü dediğim gibi tehdit mi ediliyordu yoksa aracı mıydı emin değildim. Ben kendisine 'Türk savcısı namusunu satmaz' dedim. O da bana 'Çok fevrisin' dedi. Ve çelişkili beyanlarda bulundu. Anladım ki Aylin beni korumak değil üstümde baskı ve tehdit oluşturarak tahliye ettirmek istiyordu. Sonra Aylin şüpheli olarak dosyaya eklendi." dedi.
Görüşme sırasında odasında konuşulanları canlı canlı kayıt altına alındığını aktaran Engin, Mustafa Kemal Zengin'in kullandığı sözlerden aslında bir kişiyi tahliye ettirmek değil de bir dosyayı çökertmek olduğunun anlaşıldığını söyledi. Engin, "Daha sonra soruşturma savcısı bana, bu kişilerin kimliklerinin tespiti için odaya bir kamera yerleştirmemiz gerektiğini ve bu kişilerden laf almamız gerektiğini söyledi. Aslında bu dosya dürüst bir şekilde görev yapan kişilerin tehdit almaması için adaletin tecelli etmesi gereken bir dosyadır" dedi.
'DURUŞMA ERTELENDİ'
Duruşma, sanık savunmalarının dinlenmesi ve avukat beyanlarıyla devam edilmesi amacıyla bugün saat 10.30'a ertelendi.
Yenidoğan Çetesi davasında savcı sert çıktı: Devlet kumpas kurmaz
Yenidoğan çetesi davasında 3 hemşireye tahliye
Yenidoğan Çetesi hakim karşısında
Yazdır