FINANSINGUNDEMI.COM/DIŞ HABERLER SERVİSİ
İtalya’da hükümet ile bankalar arasında yıllardır süren vergi gerilimi yeni bir safhaya girdi. Başbakan Giorgia Meloni, ülkedeki finans devlerine odaklanan ve bu kez daha “siyasi olarak uygulanabilir” bir vergi hazırlığı içinde. Daha önceki vergilendirme girişimlerinin finans çevrelerinin direnciyle karşılaştığı düşünülürse, hem hükümetin hem de bankacılık sektörünün bu kez uzlaşmaya daha yakın olduğu açıkça görülüyor.
AVRUPA’DA KREDİ KURULUŞLARINA VERGİ RÜZGARI
Ukrayna’daki savaş, küresel tedarik zinciri sorunları ve kamunun artan borç yükü nedeniyle Avrupa genelinde politika öncelikleri değişiyor. Bütçeler üzerinde baskı hisseden ülkeler arasında, bankacılık sektöründen ek gelir sağlamak için uygulanabilir vergileri gündeme almak da yaygınlaşıyor. İtalya’da ise artan faiz oranlarının sağladığı devasa banka kârları, hükümeti yeni bir verginin eşiğine taşıdı.
HÜKÜMET-BANKA DENGESİNDE YENİ STRATEJİ
Meloni liderliğindeki hükümet, geçmişte merkez sağ ve bankaların baskısıyla zayıflayan vergi girişimlerinden ders aldı. Bu kez, sektörle önceden görüşmeler yürüterek daha kapsayıcı ve işbirliğine dayalı bir süreç işletiyor. İç dinamiklere aşina kaynaklara göre, taraflar pragmatik bir uzlaşı zemininde buluşmaya istekli. Bankalar, faiz oranlarının artışıyla kritik ölçüde büyüyen karlarının siyasi baskı yaratacağının farkında.
Koalisyonun popülist sağ kanadı, bankaları yüksek kredi faiz oranları ve düşük mevduat getirileri nedeniyle sert şekilde eleştirirken; muhalefetin bir bölümü bu kârların esasen Avrupa Merkez Bankası’ndan gelen faiz ödemelerine dayalı olmasına karşı çıkıyor. Hükümet tarafı ise finans piyasalarının istikrarı ve bütçeyi dengeleme amacı arasında hassas bir çizgide ilerlemeye çalışıyor.
YENİ VERGİ MODELİ VE ALTERNATİFLER
Yapılan hazırlıklara göre gündemdeki vergi taslağı, 2020-2022 yılları ortalamasını aşan banka kârlarını yüzde 4 ila 6 oranında vergilendirmeyi öngörüyor. Daha küçük, bölgesel ölçekli bankalar ise daha düşük oranlardan yararlanacak. 2025’te yürürlüğe girebilecek bu sistem, iki yıl boyunca uygulanacak ve bütçeye yaklaşık 2,5–3 milyar avro katkı sağlayabilecek.
Kaynaklara göre, tasarı, Meloni hükümetinin sert çıkışlarının aksine, İspanya’daki benzer modellerden ilham alan daha yumuşak bir çözüm sunuyor. Bu önerinin yasal açıdan daha geçerli olacağı ve piyasaları sarsmadan yan gelir elde edilmesini hedeflediği belirtiliyor. Hazine Bakanlığı ise kamuoyuna, vergi üzerinde görüşmelerin sürdüğünü doğrulamaktan kaçınıyor.
'POPÜLİST' DAMGASINDAN PRAGMATİK ADIMA
Söz konusu vergi, artık bankacılık sektörüne karşı popülist bir adım olarak değil, ekstra gelirlerin toplumsal fayda için yeniden dağıtılmasının teknik ve kontrollü bir yolu olarak sunuluyor. Hedef noktada yüksek faiz oranlarından olumsuz etkilenen ailelere, kredi borçlularına ve KOBİ’lere daha doğrudan destek sağlanması var.
Önceki denemelerde, özellikle Merkez Bankası ve kimi merkez sağ grupların güçlü tepkisiyle karşılaşan hükümetin, bu kez daha hazırlıklı ve temkinli davrandığı gözleniyor. Finans sektöründeki sağlıklı mali yapı ve düzenleyicilerin daha az direnç göstermesi, farklı siyasi kanatlardan gelen görüş ayrılıklarını dengelemede belirleyici olacak.
SİYASET VE DİRENÇ
Yine de siyasetin dinamikleri karmaşık. Forza Italia gibi daha liberal partiler, ekstra kâr vergilerine genel olarak mesafeli kalmakta ısrar ediyor. Ancak, uzlaşıya açık bir söylem de var. Öte yandan başbakan yardımcısı Matteo Salvini gibi isimler, bankaların elde ettikleri rekor kârları topluma yeterince yansıtmadığını iddia ederek daha ağır eleştiriler yöneltiyor.
İtalya’da banka vergisi tartışmasının bu yeni evresi, siyasi popülizm ile ekonomik gerçekçilik arasında bir denge arayışını temsil ediyor. Hükümet ve sektörün yeni bir uzlaşı ile ilerleme arayışı, Avrupa’da kredi kuruluşlarına uygulanan vergi dalgasında ilgiyle izleniyor.
Montella da vergi rekortmeni çıktı