Yazdır
Finansingundemi.com
Çocuklarımız yetişkin olduğunda, hayatın koşturmacası ve yeni zorluklar arasında kaybolmuş hissedebiliriz. O dönemde, önceden belirlediğimiz sosyal dönüm noktalarına ulaşmış olsak da, hayatımızın bir anlamı kalmadığını veya günlerin rutinin içinde ilgisizce akıp gittiğini düşünebiliriz. Klinik psikolog Dr. Beth Kurland, işte tam bu noktada içsel niteliklerimizi keşfetme fırsatının doğduğuna inanıyor.
Böylece sinir sistemimizin dinlenip yenilenmesine imkân verir, gelişimimiz için gerekli ortamı yaratırız. Çünkü esenlik, bir kez ulaşınca sabitlenen bir son durak değil; aksine, onu besleyen içsel niteliklerle kurulan sürekli bir bağlantı pratiğidir. Psychology Today'deki yazısında Kurland, bunu desteklemenin beş önemli yolunu şöyle sıralıyor:
OYUNUN DEĞERİNİ HATIRLA
Çocukluğumuzdan uzaklaştıkça, oyunun ruhsal ferahlık ve stres azaltıcı etkilerini sıkça unutuyoruz. Oysa ki hayatımıza biraz oyun ve şakalaşma katmak, ruh halimizi önemli ölçüde iyileştirebilir. Bu illa ki spor yapmak ya da büyük aktiviteler demek değil; bazen çimlerde çıplak ayakla yürümek, kimseye aldırmadan dans etmek, çocuklarımız veya torunlarımızla yerde oturup onlara ayak uydurmak anlamına geliyor.
"BURADA VE ŞİMDİDE" OLMA
Araştırmalar, şu anın içinde olduğumuzda ve zihnimizle-bedenimizle mevcut anı deneyimlediğimizde, otomatik pilotta yaşadığımızdan çok daha mutlu olduğumuzu gösteriyor. Şimdiki ana odaklanmak, farkındalık meditasyonu ile geliştirilebileceği gibi, gün içindeki küçük niyetlerle de mümkün. Örneğin, kendimize "Bir sonraki beş dakika boyunca partnerimle, yürürken veya bitkileri sularken tamamen anın içinde olacağım" diyerek basit bir farkındalık pratiği başlatabiliriz. Farkındalıkla geçen anların ruh halimize etkisini gözlemlemeyi de unutmamak gerek.
YARATICILIĞI CANLI TUT
Araştırmalara göre yaratıcılık, öznel iyi oluşun en temel kaynaklarından biri. Yaratıcılık illa ki büyük işler başarmak değildir; küçük şeylerle de ortaya çıkabilir. Resim yapmak, müzikle uğraşmak, el işleriyle oyalanmak, bambaşka fikirler veya yemekler üretmek, günlük yazmak, yeni bir tarif denemek... Tüm bunlar kişinin farklı yönlerini besler.
SOSYAL BAĞLANTILARI KUVVETLENDİR
Sosyal ilişki ve aidiyet hissi, sağlığımız, esenliğimiz ve uzun ömür için hayati önem taşır. Ancak herkesin bağlantı kurma biçimi farklıdır. Çok sayıda insanla vakit geçirmekten mi hoşlanıyorsunuz, yoksa tek bir yakın dost sizin için yeterli mi? Toplumunuza, ailenize ve hobilerinize dahil olmak size iyi geliyor mu? Ya da zaman zaman tek başınıza vakit geçirmek, kendinizle yeniden bağlantı kurmak mı ihtiyacınız? Bu tercihlerinizi fark etmek ve sosyal bağları dengeli şekilde sürdürmek önemlidir.
NEŞEYİ TAKİP ET
Neşe, refahımız ve sağlığımız üstünde hayati bir rol oynar. Neşe bazen bir sonucu ya da başarıyı beklemeden, sadece ilgimizi çeken veya hoşumuza giden bir şeyle uyum içinde hareket edince kendiliğinden doğar. Hafta içinde küçük neşe anlarını fark etmeye çalışın: Nereden geliyorlar, nasıl gelişiyorlar? Hareket etmek, doğada vakit geçirmek, müzik dinlemek, sevdiklerinize sarılmak veya anlamlı bir uğraşa odaklanmak... Herkesin kendine özgü neşe kaynakları olabilir; bunların izini sürmek, esenliği canlı tutmanın anahtarıdır.
Unutmayın, esenliğe ulaşmak bir varış değil, çoğunlukla sürekli bir içsel yolculuktur. Bu yolculukta oyunu, anı, yaratıcılığı, sosyal bağı ve neşeyi küçük pratiklerle hayatınıza dahil etmek, zorluklarla başa çıkma ve yaşamın anlamını derinleştirme yolunda en değerli dostlarınız olacaktır.
Sabah kahvesi mutluluk veriyor
Mutluluk odaklı alışverişin 5 formülü
Mutluluk disiplinli olmaktan mı geçiyor?
Y kuşağının mutluluk kriteri diğer nesillerin dört misli