Yazdır

Küresel sistem dolardan kaçıyor!

Tarih: 11 Temmuz 2025 - 16:48

ABD’nin ticaret ve gümrük politikaları, doların küresel rezerv para konumunu zayıflatırken, dolarsızlaşma ivme kazanıyor ve küresel döviz sistemine ilişkin yeni bir düzen arayışı belirgin hale geliyor.

Doların başlıca para birimleri karşısındaki değerini ölçen dolar endeksi, bu yılın ilk yarısında yüzde 11'in üzerinde gerileyerek 97 seviyesine düştü. Bu, 1973’ten bu yana yılın en kötü ilk yarısı olarak kayda geçti. Endeks, ABD Başkanı Donald Trump'ın gümrük vergilerini açıkladığı 2 Nisan’dan bu yana ise yüzde 7 değer kaybetti.

Uluslararası yatırımcıların dolara güveni zayıflarken, bu durum küresel finans sisteminde belirsizliği artırıyor. Trump yönetiminin politikalarının küresel ticarette yarattığı parçalanma ve jeopolitik çalkantılar, merkez bankaları ve yatırımcıları dolardan uzaklaştırarak altın, euro ve Çin yuanı gibi alternatif varlıklara yönelmeye itiyor.

Trump yönetimi, ABD ihracatını desteklemek amacıyla doları zayıflatma yönünde adımlar atarken, dolar yıl başından bu yana euro karşısında yüzde 12'den fazla geriledi. Bu durum, ABD’nin dış ticaret açığını daraltmasına katkı sağladı ancak yüksek bütçe açıkları nedeniyle borçlanma maliyetlerini artırma riskini de beraberinde getiriyor.

Çin ise para birimi yuanın değerini dolara sıkı şekilde bağlı tutuyor. Bu bağ, Çin'in ihracat fiyatlarının başta Avrupa olmak üzere önemli pazarlarda daha rekabetçi olmasını sağlıyor.

BRICS ve merkez bankaları dolardan uzaklaşıyor

Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika’dan oluşan BRICS ülkeleri, ticari işlemlerinde dolardan uzaklaşma çabalarını hızlandırdı. ABD Başkanı Trump, 8 Temmuz’da BRICS’in "doları yok etmeye çalıştığını" savunarak, buna izin vermeyeceğini belirtti.

Resmi Parasal ve Finansal Kurumlar Forumu (OMFIF) raporuna göre, merkez bankalarının yüzde 70’i ABD’deki siyasi gelişmelerden endişe duyuyor. Katılımcıların net yüzde 16’sı gelecek 12–24 ay içinde euro varlıklarını artırmayı planlıyor. Aynı dönemde merkez bankalarının yüzde 32’si altın rezervlerini artırmayı hedefliyor.

Trump’ın mali politikalarına yönelik belirsizlik, kamu harcamalarını kısma vaatlerinin boşa çıkması ve dış politikasının yabancı ülkelere yük bindirmeye dayanması, yabancı yatırımcıların ABD piyasasından uzaklaşmasına neden olabilecek başlıca faktörler olarak sıralanıyor.

Lagarde, euronun uluslararası sistemde daha büyük rol üstlenebileceğini düşünüyor

Avrupa Merkez Bankası (ECB) Başkanı Christine Lagarde, doların zayıflamasıyla euronun uluslararası sistemde daha büyük bir rol üstlenebileceğine işaret etti.

Lagarde, 26 Mayıs’ta Berlin’de düzenlenen “Parçalanmış Bir Dünyada Avrupa’nın Rolü” başlıklı forumda yaptığı konuşmada, çok taraflı işbirliklerinin yerini ikili ilişkilerin aldığına dikkat çekerek, mevcut küresel düzenin temellerinin sarsıldığını belirtti.

Lagarde, “Küresel düzende temel bir değişime tanık oluyoruz. Açık piyasalar ve çok taraflı kurallar yıkılıyor, sistemin temeli olan doların baskın rolü bile artık güvende değil.” dedi.

Lagarde, euronun uluslararası rolünün güçlenmesinin, Euro Bölgesi’ne daha düşük finansman maliyetleri, döviz kuru dalgalanmalarının azalması ve yaptırımlara karşı daha güçlü koruma sağlayacağına işaret etti.

Çin'den "çok kutuplu para sistemi" vurgusu

Çin Merkez Bankası Başkanı Pan Gongsheng da, 18 Haziran’da yaptığı açıklamada, küresel döviz sisteminde reform beklentilerini dile getirdi.

Gongsheng, tek bir ülkenin para birimine dayalı sistemin risklerine dikkat çekerek, birkaç büyük para birimine dayanan çok kutuplu bir sistemin gerekliliğini vurguladı.

ABD’deki mali ve düzenleyici sorunların küresel finansal kriz riskini artırabileceğini belirten Gongsheng, bu sorunların tüm dünyaya finansal risk olarak yansıyabileceğini söyledi.

euro başta olmak üzere alternatif para birimlerinin güçlenme potansiyeli artarken, ABD dolar hakimiyetinden vazgeçme niyetinde değil.

ABD Kongresi’nde "haksız yabancı vergiler" uygulayan ülkelere yaptırım öngören yasa tasarısı tartışılırken, analistler olası bir "sermaye savaşına" ilişkin endişelerini dile getiriyor. Tasarı kabul edilirse, ABD yönetimi belirli ülkelere karşı hedefli mali yaptırımlar uygulayabilecek.

ABD’nin toplam borcu halihazırda 37 trilyon dolar seviyesinde ve bu rakamın 2030’a kadar 47 trilyon doları aşması bekleniyor. Faiz ödemeleri şu anda federal vergi gelirlerinin yaklaşık yüzde 20’sini oluşturuyor. Bu durum, ABD tahvil piyasasının ve doların uzun vadeli küresel konumunun sorgulanmasına yol açıyor.

Elon Musk da Trump’ın son bütçe yasasını sert dille eleştirerek, aşırı borçlanmaya dayalı mali politikaları hedef aldı.

Öte yandan, ABD dolar destekli stabilcoin'lere ilişkin yeni düzenlemelerle, doların dünya genelinde "milyonlarca yeni kullanıcıya" ulaşması hedefleniyor. Bu dijital varlıkların, ABD’nin borç yönetiminde daha hızlı ve pragmatik bir araç olarak değerlendirilebileceği belirtiliyor.

Trump’ın ticaret politikalarıyla ithalat fazlalarını azaltmayı hedeflemesi, bir yandan güçlü doları savunurken diğer yandan zayıf dolardan yararlanmak isteyen çelişkili bir yaklaşımı da yansıtıyor.

Alternatifsizlik sorunu

Washington merkezli Brookings Enstitüsü'nden Robin Brooks, ABD'nin borç seviyesine dair endişeleri paylaşırken, doların yerini alabilecek bir alternatifin henüz ortaya çıkmadığını belirterek, "Bunun basit bir nedeni var, Alternatif yok.” ifadesini kullandı.

Çin yuanının devlet kontrolünde olması ve yeterince uluslararası hale gelememesi, euronun ise Euro Bölgesi içindeki borç sorunları nedeniyle sınırları olması, doların alternatifsizliğini sürdüren başlıca faktörler arasında yer alıyor.

Oxford Economics'in paylaştığı son analizine göre, doların para birimi olarak zayıflaması ise bilanço kırgınlıkları yüksek olan gelişmekle olan ülkeler için önemli bir rahatlama kaynağı sağlıyor.

Macaristan, Türkiye, Mısır, Şili, Malezya ve Kolombiya gibi ülkeler, doların zayıflamasından en fazla fayda sağlayan ekonomiler arasında yer alıyor.

Özellikle Türkiye, Şili ve Mısır gibi ülkelerde yerel para cinsinden tahvil ve döviz piyasalarında hala "yeterince fiyatlanmamış" fırsatlar olduğu, dolardaki zayıflamanın devam etmesi halinde bu varlıklara olan talebin artabileceği belirtiliyor.

Analize göre, doların zayıfladığı ortamda Çin yuanındaki hafif yükseliş ve devlet kontrolünün devam etmesi, yuanın hala sınırlı bir alternatif olduğunu ortaya koyuyor.

Dolardaki değer kaybının yalnızca gelişen ülke para birimlerini değil, aynı zamanda yerel tahvil piyasalarını da destekleyebileceği öngörülüyor. Bu da altının yanı sıra gelişen ülke varlıklarının da "güvenli liman" işlevi görebileceği anlamına geliyor.

Site adresi: https://www.finansingundemi.com/haber/kuresel-sistem-dolardan-kaciyor/1858939