FİNANSİNGUNDEMİ.COM/DIŞ HABERLER SERVİSİ
Amerika’da yapılan yeni bir araştırma, zenginliğe giden yolun gösterişli harcamalardan değil, planlı bir para yönetiminden geçtiğini ortaya çıkardı. Amerikalıların neredeyse üçte ikisi her ay ortalama 139 doları gereksiz yere harcarken, en zengin kendi kendini yetiştirmiş milyonerler bambaşka bir rota izliyor. Milyoner hayatının temel sırrı, ne kadar kazandığınızda değil, sahip olduklarınızı nasıl yönettiğinizde yatıyor.
Verilere göre, milyonerlerin %94’ü disiplinli bir bütçe planı izliyor ve kazançlarının altında yaşamayı tercih ediyor.
İşte finansal bağımsızlığa ulaşmanın yedi temel kuralı:
1- Planlı bütçe
Hali vakti yerinde olanlar, bütçe yapmaktan fazlasını gerçekleştiriyor; gelir, gider, tasarruf ve yatırım dahil tüm finansal akışlarını titizlikle izliyor. Bu planlar öneri değil, adeta birer iş stratejisi. Zenginlerin %84’ü ekonomideki dalgalanmalara karşı uzun vadeli yol haritalarına sahipken, çoğu kişi harcamalarını bile zar zor takip ediyor. En büyük ayrım ise, zenginlerin "önce kendime ödeme" kuralını uygulaması. Tasarruf, diğer bütün gereksinimlerden önce gelen, erteleyemeyecekleri bir sorumluluk olarak görülüyor.
2- Gösterişten uzak durmak
Ek gelir elde ettiklerinde, zenginler hemen hayat standartlarını artırmıyor. Bunun yerine paralarını statü sembollerine değil, zamanla değer kazanacak varlıklara dönüştürüyorlar. Çoğu kişi çevresine ayak uydurmak için harcarken, zenginler asıl değerin finansal güvenlikte olduğunu biliyor.
3- Finansal okur yazarlık
Milyonerler, yatırım ve para yönetimi konularında güncel kalmak için zaman ayırıyor. Araştırmalar, zenginlerin %85’inin her ay en az iki gelişim kitabı okuduğunu gösteriyor. Oysa ortalama Amerikalının sadece yarısı bütçeleme ve tasarruf kavramlarına aşina. Bu bilgi farkı kötü finansal kararların ana kaynağı olarak öne çıkıyor.
4- Değer odaklı harcama
Zenginler, harcama yaparken her seçimin uzun vadeli hedefleriyle uyumlu olmasına dikkat ediyor. Önemli ihtiyaçlara büyük harcama yapmaktan çekinmezken, gereksiz kalemlerde acımasızca kısmaya odaklanıyorlar. Oysa çoğu insan sıkıldığında ya da dürtüyle alışverişe yönelebiliyor ve bu da gerçek servetin birikmesini engelliyor.
5- Krediye sıcak bakmıyorlar
Milyonerler, yüksek faizli borca, özellikle tüketici kredilerine sıcak bakmıyor. Borç kullanımını, sadece iş veya büyük yatırım fırsatları için değerlendiriyorlar. Pek çok kişi ise yaşam standardını korumak için borca sarıldığından, birikim yapmakta zorlanıyor.
6- Acil durum fonu
Zenginler, beklenmedik harcamalarda zor durumda kalmamak için üç ila altı aylık masrafı karşılayacak acil durum fonları oluşturuyor. Amerikalıların çoğunluğunda ise 1.000 dolarlık birikim bile yok. Bu nedenle en küçük bir kriz dahi onları borç batağına sürüklüyor.
7- Profesyonel destek
Finansal yönetimin profesyonel bir iş olduğunu kabul eden zenginler, uzmanlardan danışmanlık alıyor. Yapılan ödemeleri, daha fazla kazanç ve vergi avantajı için yatırım olarak görüp, paralarını güvende tutuyorlar.
Kısacası, gerçek servet; yedi adımda özetlenen planlama, eğitim, tasarruf ve bilinçli harcama alışkanlarından geçiyor. Zenginliğin anahtarı şansta ya da şatafatta gizli değil; kişisel finans disiplini ve uzun vadeli stratejide yatıyor.
Buffett’ın ardından Körfez fonları da ABD bankalarından çıkıyor
Finansal piyasalarda belirsizlik hâkim!
Eski İngiltere Başbakanı bankacılık sektörüne dönüyor
Piyasalar indirim bekliyor, Fed ne diyor?